Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    DÖRT

    avatar
    1001100051


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 20/12/10

                                                DÖRT                                            Empty DÖRT

    Mesaj  1001100051 Ptsi Ara. 20, 2010 3:42 pm

    Dört farklı hayat, birbirinden farklı dört insan bunların bir araya gelmelerinin sebebi ne? Kader ya da tesadüf…
    Herkes hayatından memnun değildir hep şikâyetçidir neden azla yetinmeyi bilmeyiz ki neden andan zevk almayız?
    Ben Cansu 20 yaşındayım Marmara üniversitesi matematik öğretmeliği okuyorum.160 boyunda,zayıf, uzun,kıvırcık,siyah saçlı saçlı aşırı derecede beyaz tenli normal olmaya çalışan bir kızım ve buda benim hayatım.
    Yine yağmur üç gündür yağmur yağıyor hayat zaten zor bide üstüne yağmur daha zorlaştırıyor. Aslında eskiden yağmuru severdim ama adı üstünde eskiden… Huzur verirdi bana artık sadece eziyet oldu. Üç gündür durmaksızın yağmur yağar mı ya hem de bu kadar işim varken? Her neyse yağmur berekettir deyip işe koyulma zamanı yoksa bu işten de kovulacağım.
    Saat 7:45 dışarısı soğuk, yağmur yağıyor, bir araba tarafından ıslatıldım ve 17 gelmezse işe geç kalacağım güne süper bir başlangıç yaptım. Acaba lotomu oynasam belki 6 rakamıda tuttur İtalya’ya gider bütün servetimi yerim. Çok şükür 17 (Kadıköy-Pendik otobüs hattı) geldi. Ayakta bir saat rahatsız edici bir yolculuktan sonra Kadıköy bu yaşam böyle gitmez bir saat ayakta yolculuk sonra akşam 8 kadar nezihin altını üstüne getir ama buna da şükür sonuçta burada üç gün çalışıyorum diğer işim bundan daha yorucu. saat 8:55 kıl payı yetiştim müdür gözükmeden aşağıya inip üstümü değiştirmem lazım. İti an çomağı hazırla bu adam bana verici mi taktı?
    -Cansu!
    -Cem Bey günaydın
    -Saattin farkı damısın?

    -8:55
    -Sekiz buçuk da burada olup üniformanı giyip hazır bir şekilde beklemen lazımdı.
    -Özür dilerim Cem Bey beş dakikada hazır olacağım.
    -Bak bu son olsun diyeceğim ama her defasında geç kalıyorsun
    -Bir daha olmayacak Cem Bey.
    -Hadi git üniformanı giy.
    Uyuz adam mağaza dokuzda açılıyor ne var yani ben beş dakikada giyiniyorum; sinir. Üstümü giyindim ve yine kahvaltı yapmadığımı fark ettim.
    -yine mi geç kaldın?
    -Aaa Hakan ne haber?
    -iyiyim de şu çalar saatini biraz daha erken bir zamana kursan da her gün azar işitmesen
    -Teknik olarak geç kalmadım mağaza dokuzda açılıyor ben 8:55 de buradaydım ve zaten erken kalkıyorum zaten geç kalıyorsam da bunun suçlusu 17’dir.
    -Tabi bütün suçlu 17’dir. Yine kahvaltı yapmadın dimi.
    -Evet.
    -Bir gün açlık ve yorgunluktan bayılacaksın.
    -Kötülere bir şey olmaz merak etme.
    -Pardon bakar mısınız?
    -Cem Bey yine beni azarlamadan ben müşterinin yanına gidiyim.
    Öğle tatili sonunda açlıktan ölüyorum. Hakan nerde acaba beraber yerdik sanki çok bir şey yiyeceğiz simit sarayına gidip simit yiyeceğiz. .Hakan’da ortadan kayboldumu bir daha bulunmuyor hayır sessiz sedasız yaklaşıyor korkuyorum. Mes…
    -Cansu!
    Yine korktum acaba bu kadar sessiz olmayı nasıl beceriyor?
    -Hakan deminden beri seni arıyordum neredeydin?
    -Hadi boş sorular sorma yemek yemeden öğle tatili bitecek.
    Yine simit sarayındaydık ben kaşarlı simit, portakal suyu o da kaşarlı simit, çay aldı. Hakan’da Marmara’da matematik öğretmenliği okuyordu ikimizde 2. Sınıf öğrencisiydik. Tatlı çocuktu Hakan aslında benim tipim değildi ama ağzı çok iyi laf yapıyordu 1.85 boyunda, esmer, kıvırcık saçlı normal bir çocuktu. Trabzon’dan gelmişti Göztepe’de oturuyordu.
    -Daldın yine hayırdır?
    -Ben mi?
    -Yok ben Cansu.
    -….
    -Hadi çabuk ye geç kalacağız.
    Saat sekize kadar hiç oturmadım aslında işimi seviyordum kitaplarla uğraşmak güzeldi ama bu aralar çok yoruluyordum. İki işte çalışmak çok yoruyordu ama para kazanmak

    zorundaydım. Eve gittiğimde saat dokuz olmuştu. Eylül’ yeni gelmiş bir şeyler atıştırıyordu. Eylül ev arkadaşımdı benden bir yaş büyüktü sınıf öğretmenliği okuyordu. Ben den biraz uzun, zayıf, kumraldı ve saçları düzdü.
    -Ne haber Eylül?
    -Yorgun sabahtan beri kafede koşturuyorum; sen nasılsın?
    -Yorgun ve aç ne yemek var?
    -Dünden kalmış makarna, salata, hazır mercimek çorbası.
    -Özge eşyalarını almaya geldi mi?
    -Yok. Nerde olduğu belli değil sürtüğün. Zaten ne eşyası var ki kıyafetlerini aldı yatağı falan var zaten orda yatağa ihtiyacı yok nasıl olsa sevgilisinin yanına taşındı.
    -Oda doğru önemli olanları almış fazladan yatağa, yorgana, yastığa ihtiyacı olmaz.
    -Hayır Cansu anlayamıyorum yani daha bir hafta öncesine kadar taşınma mevzusu söz konusu değildi birden çıkmaya karar verdi ne oldu çok merak ediyorum.
    -Bir de yanına taşındığı çocuk adam gibi biri olsa çocuğun kaçıncı kandırışı her seferinde de inanıyor. Ben böyle saf kız görmedim hayır birde o beni anlıyor siz anlamıyorsunuz diyor.
    -Ne demezsin çocuk onu kaç kere sokağa attı kaç kere aldattı hala çocuğun yanında aman neyse boş ver bir sürtük için sinirlerimizi bozmaya değmez
    -Şimdi yeni ev arkadaşı bulmamız gerekli
    -Boş ver buluruz hem fazladan yatağımızda var.

    Yemek yedikten sonra banyo yapıp hemen uyudum. Saat 6 buçukta kalktım bu gün okul var akşam iş Hakan’a mesaj atmam lazım liner cebirin notlarını almam lazım ‘Hakan günaydın liner cebir notlarını unutma’ . Yine rahatsız edici bir yolculuk ve 45 dakika sonra Göztepe acaba Ha..
    -Hayret saat yedi buçuk ve sen okuldasın.
    -Hakan bir gün kalpten gideceğim.
    -Benden etkilendiğini biliyordum ama kalpten gitmene gerek yok.
    Etkilenmek mi aslında hoş çocuk ama hiç o bakımdan düşünmemiştim…
    -Liner cebir notlarını getirdin mi?
    -Getirdim. Hadi içeri girmezsek geç kalacağız sende zaman kavramı yok.
    Liner cebir çooooooook sıkıcı matematik öğretmenliğinin bu kadar sıkıcı olacağını tahmin etmezdim. Hakan hiç sıkılmışa benzemiyor acaba tek sıkılan ben miyim? Bu aralar ne kadar Hakan’ı düşünüyorum ama sadece arkadaşım başka bir şey olmaz. Ama yakışıklı çocuk giyim zevkide güzel beni de anlıyor ama olamaz çünkü arkadaşım ve ben hazır değilim.
    Bir buçuk saat liner cebir insanın beyni duruyor. Hakanla kafeteryaya doğru yürüyorduk.
    -Özge işi ne oldu?
    Şimdi Özge nerden aklına geldi?
    -Orkun’un yanına taşındı.
    -Yeni biri arıyor musunuz?

    -Evet. Neden sordun ki?
    -Ben geleceğim.
    -Manyak. Ciddi cevap ver.
    -Öylesine sordum.
    Bizimkiler kafeteryada oturuyordu. Uzun süredir kafeteryaya gitmemiştim.
    -Serkan bebem ne haber?
    -Vay kimleri görüyoruz! İyiyim bebem sen nasılsın?
    -İyiyim ya koşuşturuyoruz işte
    -Özge evden gitmiş neden?
    -Orkun’un yanına taşındı
    -2 kişi kaldınız desene ev arkadaşına ihtiyacınız var mı?
    -Evet bizde ev arkadaşı arıyorduk
    -Bak bu Duygu fen bilgisi öğretmenliği 2. Sınıf KTÜ’den yatay geçişle geldi ev arıyordu.
    -Selam Duygu ben Cansu
    Duygu nerdeyse benle aynı boydaydı zayıftı, saçları uzun ve kahverengiydi
    -Selam Cansu
    -Trabzon’dan gelmişsin memleket Trabzon mu?

    -Rizeliyim sen?
    -Doğma büyüme İstanbul ama köken Rize.
    -Rize’nin neresi?
    -Fındıklı
    -Aaa! Bende fındıklı soyadın ne hangi köy?
    -Balcı Pitshala. Sen?
    -Bende Atak Kubeliyim. Ailen İstanbul’daysa neden eve çıktın?
    -Kendi ayaklarımın üzerinde durmak istedim sonuçta kocaman bir kızım. Ev bulamadın mı?
    -Buldum ama anlaşamadık
    -Neden?
    -Çok dağınıklardı birde ev çok kalabalıktı. Sizin evde kaç kişi kalıyor?
    -Şimdilik 2 kişi kalıyoruz ama normalde 3 kişiyiz.
    -Ev arkadaşın ne okuyor?
    -Sınıf öğretmenliği 2. Sınıf
    -Ev nerede?
    -Küçükyalı
    -Okula kaç dakika uzaklıkta?
    -Trafik varsa 45 dakika normalde 25-30 dakika.
    -Ev nasıl kira ne kadar veriyorsunuz?
    -Ev 3+1 merkezi sistem 2. Kat minibüs yolunda kirada 450
    -Eve ne zaman bakabiliriz?
    -Benim dersim 2 de bitiyor 5’de de işte olmam lazım.
    -Tamam o zaman ben senin telefon numaranı alayım 2 de eve geçeriz
    -053……….. çaldır beni bende seni kaydedeyim.
    Hoca saat bir buçukta bıraktı. Hakan’da benle kızda Serkan’la gelecekti. Serkan ve Duygu akrabaydı Serkan’da benim liseden arkadaşımdı. Serkan, ben, Eylül liseden beri tanışıyoruz yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez o yüzden birimiz bir şey derse hemen yaparız birbirimizi hiç kırmayız.
    -Ne şanslısınız hemen ev arkadaşı buldunuz
    -Evet Hakan ne demezsin çok şanslıyızdır.
    -Ne oldu yine?
    -Boş ver her zaman ki halim hadi şu evi gösterelim.
    Duygu evi çok beğendi ailesiyle konuştu onlarda onayladı. Eylül’de Duygu’yu onayladı. Yarın duygu bize taşınacaktı.Bundan bir hafta önce Özge bizimle kalıyordu şimdi Duygu var.

    Hayatın neler getireceği belli olmuyor kim derdi en yakın arkadaşınız sizin yerinize onu devamlı aldatan bir herifi seçecek hayat garip.
    Akşam dört buçukta işteydim. Bağdat caddesinde Kadife adlı kafe-barda garsonluk yapıyordum. Saat bir buçuğa kadar çalışıyordum. Eve geldiğimde köpek gibi yorgun oluyordum bazen düşünüyorum çok rahat bir hayatım varken neden bu kadar zor bir hayatı seçtim. Tek cevabı gurur…
    Saat altı bu saatte kim arar ki?
    -Efendim
    -Uykucu kalk!
    -Hakan?
    -Tanımasaydın.
    -Oğlum manyak mısın bu saatte aranır mı?
    -Uyan diye aradım senle işim var yedi buçukta bizim eve gel.
    -Bu işi başka zaman yapsak ikide uyudum yorgunum.
    -Yedi buçukta buradasın; hadi çabuk!
    Bu çocuk deli bir insan bu saatte uyandırılır mı? Bu saatte bu kadar ne önemli olabilir ki? Ooooof uykum var!

    Allahtan evleri okula yakın. Bunların daire kaçtı? Of sabah sabah nelerle uğraşıyorum mesaj bari mesaj atiyim ‘Hakan geldim kapıyı aç’ gönder. Açıldı ne çabuk telefon galiba telefon elindeydi galiba kat 3’tü ve buldum.
    -Günaydın Cansu!
    -Sabah sabah ne işi bu?
    -Kaba İnsan bir günaydın der.
    -Günaydın!
    -Hadi gel içeri.
    -Sizinkiler nerde?
    -Serkan işte, Ahmet arkadaşıyla buluşacak.
    Yani yalnız mıyız? Hakan yalnız kalmıştım ama evde hiç kalmamıştım.
    -Nasıl buldun?
    Neyi nasıl buldum? Kahvaltı mı hazırlamış iş bu muydu?
    -Çok önemli dediğin iş bu muydu?
    -Kaç gündür doğru düzgün kahvaltı yapmıyorsun bende kahvaltıya çağırsam gelmezdin.
    -Saol.
    -Sen teşekkür etmesini bilir miydin? Hadi oturda ye

    Hakan’la güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra okula geçtik. Okulda Eylül, Serkan, Duygu bizi bekliyordu.
    -Hakan ben bu gün derse girmeyeceğim.
    -Neden?
    -Canım istemiyor.
    -Tek başına ne yapacaksın?
    -Eve gider uyurum.
    -Yok öyle bir dünya derse giriyorsun.
    -Velim kesildin başıma!
    Beşe kadar diferansiyel denklemler, topolojiye giriş, spike çektim beynim durma noktasına geldi. Akşam işe gittiğimde çok yorgundum bu gün ortalık çok sakindi. Tanıdık birini görmüştüm bu kadar erken saatte içmeye başlamıştı hem de tek başına oturuyordu. Yanına gittim.
    -Serpil?
    -Kimsin?
    -Ben Cansu Antalya’da tanışmıştık Eylül’ü hatırlıyor musun? İlkokul arkadaşındı
    -Tamam.
    -Burada ne işin var?
    -Hiç.
    -Üç saattir içiyorsun sarhoş olmuşsun eve git.
    -Evim yok.
    -Nasıl yani?
    -…..
    Of ağlıyor bir bu eksikti Eylül işte şimdi Hakan’ı arayım.
    -Hakan!
    -Ne oldu?
    -Neden ters ters cevap veriyorsun?
    -Vermiyorum.
    -Müsait misin?
    -Evet. Sen işte değil misin?
    -İşteyim. Sana bir işim düştü çabuk gel.
    -Tamam.
    Hakan Serpil’i aldı bizim eve götürdü Duygu evde olduğu için onları karşıladı Eylül 2 saat sonra eve gitti ben de 1 de evdeydim. Hakan, Serkan, Eylül, Duygu, Serpil oturuyordu. Serpil ayılmıştı. Bütün olanları anlattı. Serpil Afyon’un en ünlü ailelerindendi ‘Çakır Ailesi’. Herkes bu ismi duyunca kendine çeki düzen verirdi. Serpil İlkokul ve ortaokulu Mersin’de Eylül’le

    okumuştu. Liseyi de Afyon’da okumuştu Akdeniz Üniversitesini kazanmıştı. Geçen sene onun yanına tatile gitmiştik. Serpil balık etli, sarışın, yeşil gözlüydü. Dört senedir konuştuğu bir çocuk vardı İstanbul’da yaşıyordu onun yanına gelmiş; çocukla bir hafta kalmış ama çocuk buna seni sevmiyorum benim hayatımda başka biri var demiş buda bunalıma girmiş soluğu Kadife ’de almış. Ailesinin de buraya geldiğinden haberi yokmuş.
    -Şimdi ne yapacaksın Serpil?
    Eylül Serpile endişeli bir şekilde bakıyordu eğer biraz daha burada kalırsa ailesi anlayacak onu aramaya gelecekti.
    -Birkaç gün burada kalabilir miyim?
    -Tabi ama ailen?
    -Onlara sana geldiğimi dersem bir şey demezler hem şimdi okula dönemem; kendimi toparlayamam
    Üç gündür Serpil, Eylül, Duygu ve ben kalıyorduk. Serpil 1 hafta daha bizimle kalacaktı. Her şey bir haftada çok değişmişti tam her şet rayına oturuyor derken…
    -Efendim
    -Cansu
    -…..
    -Lütfen telefonu kapatma ben İstanbul’dayım görü…….
    -Hangi yüzle beni arıyorsun? Ben seni görmek istemiyorum.

    -Lütfen görüşelim eski günlerin hatırına. Seni çok özledim.
    -……
    -Cansu sadece görüşmek istiyorum 1 saniyeliğine bile seni görsem yetrer.
    -Arda ben se….
    -Lütfen sadece oturacağız eskileri konuşmayacağız.
    -Tamam.
    -O zaman iki saat sonra Kadıköy’de Fahidem’de buluşalım.
    Tekrar onu görmek hiç düşünmemiştim onu göreceğimi o İzmir’deydi uzun süre görüşmem unuturum diyordum ama olmadı. Arda, Eylül, Ben, Serkan aynı lisedeydik Arda ve Eylül, Serkan’la ben aynı sınıftaydık Arda ile 4 sene çıktık ama o beni aldattı hem de lisede en sinir olduğum kızla öğrendiğim zaman neden yaptın dedim senden sıkıldım seni istemiyorum dedi ve bir yıl onunla çıktı şimdi de beni arıyor. Ne giyecektim ben ne onu görünce diyecektim ne yapacaktım? Hiç bilmiyorum.
    Bir saat sonra evden çıktım saat iki de Fahidemdeydim. İçeri girdim oradaydı en köşedeki masada oturuyordu çok az değişmişti sadece biraz olgun görünüyordu. Gri v yaka tişört, siyah kot pantolon giymişti. Saçlarını kısa kestirmiş, kirli sakal bırakmıştı. Beni gördü ve ayağa kalktı; sarıldı oturdum.
    -Ne haber?
    -iyi

    İyi yerine daha çok şey demek isterdim ama diyemedim. Sanki o an zaman durdu bir an için her şeyi unutup eskisi gibi olmayı diledim. Keşke onu hiç tanımasaydım keşke bu gün onu görmeye gelmeseydim keşke….
    -Cansu konuşmayacak mısın?
    -Ne konuşayım?
    -Ne yapıyorsun ondan bahset.
    -Eylül ile bir evde kalıyoruz 2 işte çalışıyorum; sen?
    -Babanla hala görüşmüyor musun?
    -Bu seni ilgilendirmez.
    -Cansu aileden sadece babanla sen kaldın tek ba….
    -Bunu mu konuşmaya geldik?
    -Peki sen bilirsin.
    -…..
    -Bu aralar seni çok düşünüyordum ve seni özlediğimi düşündüm aslında seni gerçekten sevdiğimin farkına vardım. Yaptıklarım için gerçekten pişmanım senden özür diliyorum.
    -……
    -Cansu bir şey de!
    -Ne dememi bekliyorsun ‘seni affettim’ dememi mi?
    -Sadece benle tekrar konuşmanı! Bağır çağır ama susma!
    -………
    -Cansu!
    -Buraya gelmem bir hataydı bir da…..
    -Lütfen gitme! Biraz daha otur.
    -…….
    Herkes bize bakıyordu çok bağırmıştık. Bir an gözlerim doldu ve ağlamaya başladım.
    -Ağlama!
    -…….
    -Seni ağlattım seni uzun süre sonra görüyorum ve onda da seni ağlatıyorum ben gerçekten kötü biriyim hep seni üzüyorum. Cansu! Özür dilerim.
    Eliyle gözyaşlarımı sildi uzun süre birbirimize bakarak oturduk.
    -Hadi buradan kalkalım.
    -Tamam da nereye gideceğiz?
    Hiç bir şey demeden elimden tuttu ve beni oradan dışarı çıkardı. Gittiğimiz yer tanıdık geliyordu burası benim evimdi uzun süredir buraya gelmemiştim annem ve kardeşim öldüğünden beri yaklaşık 10 senedir teyzemlerde kalıyordum. Bu on sene içinde babamla 5 kere görüşmüştüm onu hayatımdan çıkarmıştım. Eğer o gün hızlı sürmeseydi kaza yapmazdık

    annem ve kardeşim ölmezdi her şey onun yüzündendi oda bunun farkındaydı hayata küsmüş bir şekilde tek başına yaşıyordu.
    -Arda ben buraya gelemem.
    -Cansu bir kerede beni dinle.
    10 yıl sonra tekrar bu kapının önünde durmak….
    -Kim o?
    -…..
    Ve kapı açılmıştı. Yaşlanmış sakalları uzamış acaba ne zamandır kestirmiyor?
    -Kızım…
    Ne diyecektim ki baba mı? Baba kelimesi bana çok yabancı bir kelimeydi.
    -İçeri gelin.
    Arda elimden tuttu içeri girdik. Şu an nasıl hareket ettiğimi bile bilmiyordum. Ev aynıydı 10 sene önce ki gibi hala resimlerimiz duvarda asılıydı gözlerim dolmuştu ağlamak istiyordum ama ağlamayacaktım.
    -Kızım nasılsın?
    -iyi
    -Merhaba efendim ben Arda kızınızın arkadaşı.
    Hayatımın iki hayal kırıklığı yan yanaydı

    -Merhaba.
    -Cansu babanla konuşmayacak mısın?
    Konuşmak istesem bile konuşamazdım.
    -Zorlama buraya gelmesi bile benim için çok şey ifade ediyor. Çok büyümüşsün annene çok benzemişsin.
    İşte o an gözümden ilk damla düştü kendimi durduramıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum kaza günü geldi aklıma…
    Düğünden dönüyorduk babam arabayı kullanıyordu. Ben 10 kız kardeşim ceren 2 yaşındaydık. Hava yağmurluydu annem, ceren, ben arkada oturuyorduk. Annem babama ‘Özcan yavaş sür hava yağmurlu’ diyordu babam ise ‘Firuzan merak etme yılların şoförüyüm bir şey olmaz’ diyordu. Bu konuşmadan sonra babam kaza yaptı. Bir otobüs ile çarpıştık Ceren yanımda kanlar içinde ağlıyordu babam bayılmıştı annemin sesi çıkmıyordu. Üstümüze yağmur yağıyordu. Ceren ‘Anneeee!’ diye ağlıyordu annem sadece kızlarım dedi ve daha konuşmadı. Gözlerimi açtığımda hastanedeydik çok ağrım vardı her yerim acıyordu doktorlar başımdaydı annemi göremiyordum. 2 ay hastanede kaldım 2 ay annemin ve Ceren’in yaşadığını zannettim ama 2 ay sonra her şeyi öğrendim.
    Babamda ağlamaya başladı karşılıklı ağlıyorduk Arda’nın da gözleri dolmuştu. Yarım saat sonra oradan kalktık gözlerim kıpkırmızıydı iş yerini aradım ve çok hasta olduğumu söyledim kızdılar ama şuan bunla uğraşamazdım. Arda hala elimi tutuyordu sokaklarda amaçsızca yürüyorduk eskisi gibi Arda bir anda durdu.
    -Tekrar başlayalım.

    Tekrar mı ben bunu kaldıramazdım. Beni üzer ve yine aynı acıları yaşarsam. Bunu yapamazdım tam unutmaya başlamışken tekrar başlayamazdım.
    -Eskisi gibi olalım söz seni bir daha üzmeyeceğim.
    -…..
    -Cansu bir şey de!
    -Arda yapamam tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum.
    -Anlıyorum. Başka biri mi var?
    -Hayır. Başka biri yok.
    -O zaman neden?
    -Beni tekrar üzersen toparlanamam ben bunu kaldıramam. Senden sonra ne halde olduğumu bilmiyordun ölü gibiydim nefes alamıyordum. Yeni toparlandım tekrar eskisi gibi olamam.
    -Seni bir daha üzmem.
    -O zaman da seni üzmem diyordun.
    -Gençtim.
    -Arda yapamam.
    Uzun bir sessizlik oldu 1 saat yürüdük ayaklarımı hissetmiyordum. Bir yere oturduk hala elimi tutuyordu.

    -Cansu?
    -Efendim
    -Bundan sonra görüşelim sevgili olmasak bile arkadaş olalım seni kaybetmek istemiyorum.
    -….
    -Ben yarın İzmir’e dönüyorum.
    -…..
    -Bu gün çok sustun ve ağladın.
    -Farkındayım.
    -Seni bir daha böyle görmeyeceğim tamam mı?
    -Tamam.
    -O zaman yakında İzmir’e geliyorsun bir hafta ben de kalacaksın.
    -.....
    -Eğer sen gelmezsen ben senin yanına gelir seni İzmir’e kaçırırım.
    -Delisin.
    -Biliyorum.
    11 kadar Arda ile oturdum. Eskilerden konuştuk güldük eğlendik sonra beni eve bıraktı. Kapının önünde Hakan beni bekliyordu.

    -Bu saate kadar neredeydin?
    -Eski bir arkadaşlaydım.
    -Seni aradım neden açmadın.
    -Duymadım.
    -İşe de gitmemişsin.
    -Gidecek durumda değildim.
    Hakan bana doğru bir iki adım attı
    -Cansu ne yapmaya çalışıyorsun?
    -Nasıl?
    -Bu gün ne oldu?
    -Hiç.
    -Bana doğruyu söyle!
    -Bana bağırma!
    Tekrar ağlamaya başladım bu gün kadar ağlıyordum.
    -Ağlama. Özür dilerim sana bağırmak istemedim anla seni merak ettim
    -Arda ile buluştum İstanbul’a gelmiş. Beni babama götürdü 10 yıl sonra evime gittim. Babamı gördüm bana ‘annene benzemişsin’ dedi. Arda tekrar başlamak istedi reddettim.

    -Ağlama. Ben hep yanındayım seni bırakmayacağım.
    -………
    -Cansu?
    -Efendim
    -Seni seviyorum.
    4 yıl sonra
    İTALYA! Okul bitti ve ben İtalya’dayım. Dört sene önce en büyük hayalimdi İtalya’ya gitmek şimdi İtalya’da tatildeyim hem de Hakan’la. Evet Hakan’la dört senedir çıkıyorum. Galiba hayatımın aşkını buldum mutluyum hayatım düzene girdi. Arda ile artık arkadaşım hatta 4 kere onun yanına İzmir’e gittim. Arkadaşlarımla da aram iyi Eylül ve Serkan nişanlandı bizden sonra çıkmaya başladılar ama şimdi evlilik hazırlığı yapıyorlar. Duygu okulda kaldı akademik kariyer yapmayı planlıyor. Serpil hayatına bir daha erkek sokmayacağım dedi ama 2 yıldır biriyle çıkıyor ve çok mutlu. Ben mi? Özel okulda işe başladım hayatımdan memnunum artık yağmuru bile seviyorum. Babamla barıştık arada eve gidip yemek bile yapıyorum yani anlayacağınız yaşamak çok güzel



    SON

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Mart 29, 2024 2:05 am