Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    MÜHÜRLÜ KADERİM (AYCAN ÜÇÜNCÜ)

    avatar
    _1001110019_


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 21/12/10

    MÜHÜRLÜ KADERİM (AYCAN ÜÇÜNCÜ)     Empty MÜHÜRLÜ KADERİM (AYCAN ÜÇÜNCÜ)

    Mesaj  _1001110019_ Perş. Ara. 23, 2010 3:40 pm


    MÜHÜRLÜ KADERİM

    Biz sizi sonra arayacağız. Bu ve bu türlü kelimelerden nefret ediyorum. İki ay olmuştu ama hala iş başvurulardan cevap gelmiyordu. Sonunda eve gidip uyumaya karar verdim. Yatağa yattığım gibi yorgunluktan olacak hemen uyumuşum. Sabah kalktığımda her yerim tutulmuştu. Bu sabah hava çok güzeldi. Kahvaltımı bahçede yapmaya karar verdim. Bahçedeki papatyaların o taze mis kokusu, güllerin papatyalara eşlik edişi esen rüzgârın güllere dans ettirişi görmeye değerdi doğrusu. Çayımı yudumlarken telefon çaldı. Telefona yetişmek için basamakları üçer beşer çıkıyordum. Sonunda telefonumu elime aldım, evet olmuştu telefondaki ses bu iş için uygun olduğumu bugün saat üçte Fikret Bey'in konağında olmam gerektiğini söyledi. Mutluluktan havalara uçuyordum sözü böyle bir şeydi herhalde. Konağa gitmek için sabırsızlanıyordum, duşumu aldım kıyafetlerimi giyindim ve saatin dolmasını bekliyordum.
    Bebek bakıcısı olmak aslında içimde bir burukluk yaşatmıştı bana çünkü yaşadığım trafik kazasında çocuğumu ve eşimi kaybedeli altı ay olmuştu daha her şey o kadar hızlı gelişmişti ki.
    Sonunda konağın önüne gelmiştim. Konak bir bakıma tarihi evleri bir bakıma da modern köşkleri andırıyordu. Konağın duvarları kabartma taşlardan yapılmış taşların rengiyse açık kahverengiydi, evin pencereleri ise desenli camlardan yapılmıştı. Zili çaldığımda karşıma elli beş yaşlarında kaşları çatık sert görünümlü bir adam çıktı böyle birini karşımda hiç beklemiyordum. Kalın ses tonuyla
    -bebek bakıcısı işi için geldiniz yanılmıyorsam
    diyerek sert bakışlı gözlerini bana çevirdi. Bende kibar ve nazik olmaya çalışarak
    -Evet yanılmıyorsam telefonda sizinle konuşmuştuk adım Yasemin
    -Memnun oldum
    diyerek kendini tanıtmaya başladı.
    -Ben Fikret Bey'in evdeki yardımcıyım, aynı zamanda uzaktan akrabası sayılırım. Adım Cengiz size gelince yarından itibaren çalışmaya başlayabilirsiniz saat sekizden beşe kadar ücret ilanda belirtildiği gibi iş koşullarını konuştuktan sonra bebeği görmeye üst kata çıktım. Adı Çınar çok tatlı bir bebekti, az olan saçların kömür gibi siyah kirpikleri uzunca gözleri ise mavi iri iri gözleriyle bana bakıyordu. Çınara karşı içimde bilinmedik bir sevgi oluşmuştu daha ilk anda kanım kaynamıştı. Talihsiz yavru annesini görmeden kaybetmişti bense bebeğimi doyasıya sevemeden kaybetmiştim, hayat ne tuhaf zıtlıklarla dolu. Bunları düşünürken Cengiz Bey içeriye girdi. Çınar’ı kucağımdan alarak
    -Fikret Bey geldi sizi görmek istiyor.
    Diyerek odadan çıktık. Fikret Bey otuz beş yaşlarında uzun boylu, esmer ve hafif şişmandı. Eşini kaybetmesine karşı hayata neşeyle bakan, hayattan umudunu kesmemiş birine benziyordu.Kısaca tanıştıktan sonra bir bebek bakıcısına ihtiyacının olduğu, Cengiz’in bebek bakmak için yeterli düzeyde olmadığını belirterek sözünü bitirdi. Ben de kendi durumumdan bahsederek Çınar'a kendi çocuğum gibi göreceğimi belirttim. Bu söz üzerine Adnan Bey'in yüzünde tebessüm oluştu ve bana dönerek
    -ben evde olmadığım zamanlarda çınarın ihtiyaçlarını Cengiz Bey'e söyleyebilirsin o size yardımcı olacaktır, diyerek çıktı.
    Cengiz Beyin şimdi bana neden sert davrandığının farkına vardım.Belki de kendisinin bir bakıma evdeki konumunu almış olduğunu düşündüm.Bunları düşünürken evime varmıştım bile.Kendimi çok yorgun biraz da mutsuz hissediyordum, içime sinmeyen bir şeyler vardı ama ne olduğunun henüz bende farkında değildim. Aradan altı ay geçmişti, Çınar sürünmeye başlamıştı bile. Evde Çınar’a bakmak dışında Cengiz Bey'e yemek, bulaşık, temizlik konusunda da yardımcı olmaya çalışıyordum ama anlaşılan Cengiz Bey bu durumdan hiç memnun görünmüyordu.Bu akşam Adnan Bey'in iş ortağı olan Derya Hanım gelecek.Cengiz’e göre Derya Hanım Adnan Bey için sadece bir iş ortağı değil aynı zamanda Adnan Bey'in sevgilisi olduğunu düşünüyordu.Onun hakkında da iyi şeyler söylemedi. Anlaşılan onu da sevmemiş olacak, acaba kendisinin seven birileri var mı diye çok merak ediyorum.
    Çınar bu akşam çok huysuzdu. Kısa aralıklarla öksürüyor birazda ateşi vardı, yüzü solgun duruyordu. Bu akşam çınarın yanında kalmaya karar verdim zil sesi duyuldu belli ki derya hanım gelmişti. Aşağıdan kahkaha sesleri yükselmeye başlamıştı bile.Bu akşam çok hareketli geçeğe benziyor Adnan bey her zaman ki gibi Çınar'ı göremeye gelmişti Fikret Bey de fark etmiş olacak Çınar'ın bir şeyimi var diye sordu? Bende
    -hafif soğuk algınlığıdır şimdilik önemli bir şey yok
    diyerek geçiştirdim.
    -Ben bu akşam buradayım durumu kötüleşirse size haber veririm.
    Adnan bey Çınar'ı sevdikten sonra aşağıya Derya Hanım'ın yanına gitti.Çınar'ın yemeğini yedirdikten sonra ılık bir suda duş aldırdım,ilacının içirdim öksürüğü biraz olsun gitmişti.Mendil parçalarını ıslatarak Çınar'ın eklem yerlerine koymuştum Çocuk rahatlamış olacak ki uykuya daldı. Ben de yeni mendil parçalarını ıslatmak için aşağıya indim ,lavaboda Derya ile karşılaştık, makyajını tazeliyordu. Bana alaylı bakışlarla tebessüm etti.
    -Fikret senden çok bahsetti ,Çınar'ın bakıcısı olmalısın
    diyerek rujunu sürmeye devam etti.Bende sözü uzatma gereği duymadan
    -evet
    Diyerek kestirip attım.
    -bebek bakmak gerçekten çok zor iş eğer bu kendi çoçuğun değilse daha da zor ben de ses tonumu biraz yükselterek
    -Çınar'ı kendi çoçuğum gibi seviyorum bu yüzden hiçbir rahatsızlık duymuyorum diyerek onun konuşmasına izin vermeden yukarı çıktım.Cengiz Bey'in söylediklerine ilk kez hak veriyordum. Çınar'ın yanına gidince biraz olsun rahatlamıştım Derya Hanım gitmiş olacak Fikret Bey Çınar'ı görmeye geldi. Çınar'ın iyi olduğunu görünce rahatladı, bana kısık ses tonuyla
    -bu gece Çınarla ayrı ilgilendiğin için teşekkür ederim Yasemin
    diyerek gitti.beş on dakika sonra Cengizle Fikret Bey'in sesleri geliyordu Cengiz Adnan Bey'i Derya Hanım konusunda uyarıyordu. Ona hemen güvenmemesi gerektiğini evlenmek için Derya'yı daha iyi tanıması gerektiğinden Çınar'a iyi bir anne olamayacağından bahsediyordu Cengiz'e doğrusu şaşırmıştım Fikret Beyle bu şekilde nasıl konuşabiliyordu.neticede o da bu evde bir çalışandı. Fikret Bey de Cengiz'e sakin bir şekilde açıklama yapmaya çalışıyordu. Aralarında nasıl bir bağ olduğunu hala anlayamamıştım. Cengiz ise Adnan Bey'in Derya ile evlenmesini hiç istemiyordu. Benim düşüncem Fikret Bey evlenirse evde Cengiz'e duyulan ihtiyaç azalacaktı, belki de bu yüzden rahatsızlık duyuyordu. Acaba bana da duyulan ihtiyaç azalır mıydı? diye düşündüm. Ama Derya Hanım bugünkü söylediklerine göre Çınar'a bakmaya hiç niyetli görünmüyordu büyük ihtimal ben Çınar'a bakmaya devam ederim diye düşündüm umarım öyle de olur
    Adnan Bey'in bugünlerde neşesi keyfi yerinde görünüyordu Derya Hanımla evlilik hazırlıklarını sürdürmektedir. Derya Hanım konağa sık sık gelip gitmekte ancak Fikret Bey'in olduğu zamanlarda Cınarla ilgilenmesi canımı fena halde sıkmıştı, yapılan bu davranış göz boyamak içinde
    Çınar'ın bugün doğum günü üç yaşına girecek büyüdükçe babasına benzediğini fark ettim; ancak bugün Fikret Bey'de bir tuhaflık var yüzü oldukça solgun, gözlerinin altı şişmişti, yorgun görünüyordu. Kendini iyi hissetmeyecek ki erkenden yattı. Bugünlerde Adnan Bey Çınar'a pek fazla vakit ayırmıyordu, hatta bazen eve gelip Çınar'ı görmeden bile gittiği oluyordu. İşleri yoğun diye düşündüm. Çınar'a banyosunu yaptırırken zil çaldı gelen Deryaydı, telaşlı bir halde Fikret Beye bir şeyler anlatmaya çalışıyordu Fikret Bey ise sakin bir şekilde kahvaltısını yapmaya devam etti Derya Fikret Bey'in başının dertte olduğunu bu ihaleye girmemesi gerektiğinden bahsediyordu. Fikret Bey ise ihaleye girme konusunda oldukça kararlıydı. Çınar'ın kıyafetlerini giydirdikten sonra koşarak babasının yanına gitti. Çınar'ın da en büyük eğlencesi Fikret Bey'in saçını çekmesiydi. Adnan Bey Çınar'ın elinden zor kurtuldu. Adnan Derya ihale konusunu görüşmek için erkenden çıktılar. ben de Çınar'ın yemeğini hazırlamak için mutfağa gittim, ben de mutfağa gittiğimde Cengiz'i telaşlı bir halde hafif yüzü kızarmış yemeği pişirirken gördüm Cengiz'e dönerek
    -tuhaf bir halin var, dedim
    Cengiz ise havanın bunaltıcı olduğunu halinin normal olduğunu söyleyerek geçiştirdi bende Çınar'ın yemeğini alarak mutfaktan çıktım. Çınar'a yemeğini yedirirken telefon çaldı Cengiz telefonda emin misiniz doğru kişiden mi bahsediyorsunuz gibi sözler sarf ediyordu.Bu arada Çınar yemeği yememekte ısrarlı görünüyordu Cengiz ise telefonda konuşmasını sürdürmeye devam ediyordu Fikret Bey hangi hastane deyince elimdeki kaşığı bırakarak Cengizin yanına koştum
    Fikret Bey'e ne olmuştu az önce Deryayla birlikte çıkıp gitmişlerdi. Cengiz telefonu kapattığında Fikret Bey'in araba kullanırken kalp krizi geçirdiğini hastanede olduğunu ve durumunun iyi olmadığından bahsediyordu diğer yandan da ayakkabılarını bağlamaya çalışıyordu Cengiz'i yolladıktan sonra Çınar'ın yanına gittiğimde yemeği halıya dökmüş ağlıyordu. Çınar'ı kucağıma alarak ağlamasını engellemeye çalışırdım. Fikret Bey'e umarım bir şey olmaz Çınar annesiz kaldığı gibi şimdide babasız kalabilir.
    Bir yandan çınarı kucağımda sallayarak diğer yandanda Fikret Bey'in kalp krizi geçirdiğini hala inanamıyordum.Fikret Bey'in bugünlerde iyi olmamasının sebebi belki de kalp krizi geçireceğine işaretti.
    Bu sırada telefon ikinci kez çaldı. Arayan Cengiz Bey'di. Telaşlı bir ses tonuyla Fikret Bey'in hayatını kaybettiğini ölüm nedeninden şüphe duyulduğu için otopsi yapılacağını bir çırpıda söyleyivermişti. Fikret Bey ölmüştü ve ölüm nedeninden şüphe duyuluyurdu. Hala inanmakta zorluk çekiyordum. Acaba gerçekten kalp krizi mi geçirmişti yoksa bir cinayete mi kurban gitmişti. Cinayete kurban gitmişse kim öldürmüş olabilirdi. Bildiğim kadarıyla Fikret eyin herhangi bir düşmanı yoktu. Peki Çınar'a ne olacaktı. Beynimde birçok soru işareti vardı. Tek bildiğim Fikret Bey ölmüştü ve bir daha geri gelmiyecekti.
    Evde beklemekten başka yapılacak bir şey yoktu. Çınar da henüz uyanmamıştı. Hava almak için balkona çıkarken çınarın sesini duydum. Odasına gittiğimde ise bir yandan ağlayıp diğer yandan bezini çıkarmaya çalışıyordu. Anlaşılan bezine kaçırmıştı. Çınar'a yardım ederek bezini çıkardım kıyafetlerini değiştirdim. Daha sonra yemek hazırlamak için mutfağa gittik. Vakit bir türlü geçmek bilmiyordu. Acaba Cengiz ne yapmıştı. Çınar da hiçbir şeyden haberi olmadan yemeğini yiyordu. Çınar'a babasının öldüğü nasıl söylenecekti ve babasının bir daha geri gelmeyeceğini. Bunları düşünürken Çınar neden yemek yemediğini sordu. Çınar da bu durgunluğumu fark etmiş olacaktı. Bende küçük bir çocuk gibi canım yemek istemiyor dedim. Yemekten sonra Çınarla yapboz oyunu oynamaya karar verdik. Bu sırada kapı çaldı. Cengiz gelmiş diye düşünürken karşımda kısa boylu, şişman, tombul bir teyze duruyordu. Kim olduğunu sormama izin vermeden evin içine girdi. Fikret hakkında duyduklarım doğrumu diye Çınar'ın yanında bağırıyordu. Çınar da gözlerini bana dikmiş ne oldu dercesine olayları anlamaya çalışıyordu. Ben de kadına gözlerimle işaret ederek sus dercesine imada bulundum. Kadın anlamış olacak ki biraz daha sakinleşmiş görünüyordu. Fikret Bey'in akrabası olup olmadığını sordum. Kadın ağlamaklı ses tonuyla
    -ben Gülizar Fikret’in akrabasıyım. Aramızda ufak bir problem yaşanmıştı. İkimizde inadımız yüzünden uzun zaman küs kaldık. Bu haberi duyunca inanamadım diyerek
    Gözlerimde yaşlar akmaya başladı. Bu sırada kapı çaldı. Gelen nihayet Cengiz beydi yüzü oldukça solgun görünüyordu. Cengiz’e neler olduğunu sormadan önce çınarı yapbozuna devam etmesi için odasına çıkarttım. Gülizarla ben Cengiz’e dikkat kesilmiş bir vasiyette Cengiz’in ağzından çıkan kelimeleri bekliyorduk. Cengiz kısık ses tonuyla
    -Fikret beyin cinayetten öldürüldüğü kesinleşti. Cinayet nedeninin öğrenilmesi için otopsi yapılacak
    diyerek sözünü bitirdi. Şimdi ne olacaktı. Fikret Bey kim neden öldürmek istemişti. Bunları düşünürken Cengiz Fikret Bey'in geçenlerde ihale konusun da tehdit edilmişti. Öldürülmesindeki sebep bu olabilir, diyerek onay beklercesine bakışlarının bize çevirdi. Gülizar da olabilir diyerek Cengizi onayladı. Fikret Bey son bir ay içerisinde hiç iyi görünmüyordu. Öldürmek isteselerdi bu kadar niye beklesinler diye söze karıştı. Cengiz ise kesin bir şey söylemek için henüz erken dedi. Bunları düşünürken Çınar'ın yanına gittim. Odasına gittiğimde yapbozuyla oynarken uykuya dalmıştı. Alıp yatağına götürdüm. Çınar'ı yatağına koyarken fark ettim ki aşırı derecede terlemişti. Ateşi var mı diye baktığıma ateşi yoktu. Saat geç olmuştu. Anlaşılan Gülizar burada kalacaktı. Misafir odasını hazırladım. Ben de çınarın yanına uyumaya gittiğimde Cengiz ise hala koltukta oturuyor kara kara düşünüyordu. Kolay değildi. Fikret Bey'in dostunu kaybetmişti.
    Sabah saatin yedisiydi. Zil aralıksız bir şekilde çalıyor kapı şiddetli bir şekilde yumruklanıyordu. Çınar da bu sese uyanmış olacak ki korkudan ağlamaya başladı. Ben Çınar’ı kucağıma alarak sakinleştirmeye çalışırken içeriye Gülizar girdi. Polislerin geldiğini ifade vermek için karakola gitmemiz gerektiğini söyledi. Ben de apar topar çınarı giydirdim. Daha sonra kendim hazırlandım. Çınarı üst tarafımızda oturan komşuya bıraktım. Çınar'ı bırakırken sanki kötü bir şeyler olduğunu anlamış gibi gözleri buğulu buğulu bana bakarken erken gel dedi. Karakola giderken yol bir türlü bitmek bilmemişti. Aklım hep Çınar'da kalmıştı.
    Sonunda karakola varmıştık. Duvarların boyası dikkatimi çekmişti. Çok itici bir renge boyanmıştı. İnsanın içini karartıyordu. Sorgu odasına alınmıştım. Polis memuru ilk olarak
    -Fikret Bey'in konağında ne zamandan beri çalışıyorsunuz
    dedi.
    -Yaklaşık üç buçuk yıldan beri çalışıyorum
    dedim. Polis memuru
    - Fikret Beyle aranızda herhangi bir sorun var mı
    diye sordu. Bende
    - hayır aksine çok iyi anlaşıyorduk.
    -Peki Fikret Bey'in evde Cengiz’e karşı tutumu nasıldı.
    -Cengizle araları iyiydi görünürde bir problem yoktu.
    Polis memuru cevabından tatmin olmamış ki
    -yani her şey güllük gülistanlıktı öylemi
    diyerek alayda bulundu. Bende kendimden emin bir şekilde evet dedim. Polis memuru
    -ufak tefek sorunlar nelerdi
    diye sordu.
    -Geçenlerde Fikret Beyle derya hanımın evlilik kararı alınmıştı. Cengiz de bu kararı onaylamamıştı.
    Polis memuru
    -sizce bu evlilik kararının neden onaylamamıştı.
    -Cengiz Fikret beyle konuşurken deryayı daha yeni tanıdığın birine hemen güvenmemesi gerektiğinden bahsediyordu. Gerçi Cengiz hiçbir zaman kolay kolay birine güvenmez. Bana göre de Cengiz bu konuda haklıydı.
    Polis memuru
    -neden size göre de haklıydı
    diye sordu. Deryada dikkatinizi çeken ne olmuştu diyerek söze karıştı.
    -Derya’yı eve geldiği ilk günden beri sevmemişti. Fikret Bey'in gözünü boyamak amacıyla birçok yapmacık davranışta bulunuyordu. Ufak bir örnek vermek gerekirse Fikret Bey olmadığı zamanlarda Çınarla hiç ilgilenmediği gibi git Çınar'ı sustur başım ağrıyor işini yapsana gibi davranışlarda bulunuyordu. Fikret Bey olduğu zamanlarda ise çınarı odasından alıp Fikret Bey'in yanında Çınar'ı severek onunla ilgilenmiş gibi yapıyordu. Polis memuru
    - Derya'nın size karşı tutumu nasıldı. Aranızda bir rekabet var mıydı
    diye sordu. Ben de
    - hayır aramızda rekabet türünde bir şey yok. Hatta bana bir gün evlenince Çınar'ı senin bakmanı istiyorum dedi. Aramızda rekabet olsaydı beni evden yollamaya çalışırdı. Aksine evde kalmamı istiyordu. Polis memuru kısa bir an duraksadıktan sonra
    -tekrar devam edeceğiz dedi.
    Ben de rahatlamıştım. Farkında olmadan polisin sorduğu sorularda terlediğimi fark ettim. Masada bir bardak ve su var. Su içince bir an olsun rahatlamıştım. Acaba benden mi şüphe duyuyorlardı. Bunları aklımdan geçirirken polis memuru içeriye girdi. Masasına oturarak
    -Evde yemekleri kimin yaptığını sordu.
    Böyle bir soruyu hiç beklemiyordum. Biraz düşündükten sonra
    -Genellikle Cengiz yapardı. Arada sırada Cengiz’e yardım ederdim.
    -Fikret Bey'de son zamanlarda herhangi bir değişiklik var mıydı?
    -Son zamanlarda kendini hiç iyi hissetmiyordu. Bize her ne kadar belli etmemeye çalışsada yüzünden anlaşılıyordu. Yorgun, mutsuz bir haldeydi.
    -Fikret Bey doktora gitmeyi düşünmedi mi?
    -Hayır zaten doktora gitmeyi pek fazla sevmiyordu. Bir şeyim yok diye geçiştiriyordu. Polis memuru oturduğu yerden ağaya kalkarak
    -Fikret Bey'de yapılan otopsi sonucu zehirlenerek öldürüldüğü anlaşıldı. Ayrıca Fikret Bey'in kazada yaptığı araç incelenerek arabanın frenleriyle oynanıldığı anlaşıldı. Her şey planlı bir şekilde gerçekleşti.
    Polis memuru
    - şimdi eklemek istediğin herhangi bir şey var mı? Ya da şüphelendiğin? Evde dikkatini çeken herhangi bir şey var mı?
    Biraz düşündükten sonra aklıma Cengiz’den habersiz mutfağa girdiğimde telaşlı bir hali oluyordu. Bu durumu söyleyip söylememekte kararsız kaldım. Cengiz böyle bir şey yapabilir miydi? Fikret beyi öldürebilir miydi? Bunları düşünürken birden ağzımdan çıkıverdi.
    - Cengiz’in mutfağa yemek yapmasına yardıma gittiğimde bu durumdan memnun olmuyordu. Polis memuru şimdi seni gözaltında tutmamız gerekir. Parmak izi v.b testler yapılacak. Daha sonra suçsuzluğun anlaşılınca serbest kalacaksın diyerek gitti. Ben de parmak izimin alınması için götürülüyordum. Yaşadıklarıma hala inanamıyordum. Bebek bakıcısı olarak geldiğim evde şimdi de suçlu gözüyle yargılanıyordum. Ben böyle bir şey yapmamıştım. O zaman Cengiz mi yapmıştı. Evde ben ve Cengiz’in dışında kimse yoktu. Tabi Derya'yı unutmamak gerekir. Evet Derya hiç ortalıkta görünmüyordu. O da gözaltına alınmış olabilir diye düşündüm. Bir yandan da Çınar'ı düşünüyordum. En son bıraktığımda o da iyi görünmüyordu.
    Her şeyi ince ayrıntısına kadar düşünüyordum. Burada vakit çoktu çünkü. Boş bir odada bekletiliyordum. Bir an önce Fikret Bey'i kimin öldürüldüğü anlaşılsa da çıksam diye kendi kendime söyleniyordum. Demir kapının sesine uyanmıştım. Saate baktığımda on bire geliyordu. Yorgunluktan olacak ki farkında olmadan uykuya dalmışım. Kapıyı açan adam kalın gür ses tonuyla beni kendime getirerek gözaltı süreniz bitti. Geçmiş olsun. Suçsuzluğunuz ispatlandı, diyerek sözünü bitirdi. Buradan çıkmak için sabırsızlanıyordum. Beni sorguya çeken polisin yanına giderek suçlunun kim olduğunu sordum. Bana dönerek cinayetin ihale konusunda yapılan telefon tehditleriyle hiçbir ilgisi yoktu. Bu cinayette tek suçlu yok birden fazla suçlu var diyerek merakımı daha da arttırdı. İlk suçlu Cengiz, Fikret Bey'in yemeğine zehir katan o. Bende kendimi tutamayıp
    -Neden böyle bir şey yapmış. Amacı neydi.
    Deyivermiştim, amacı
    - Fikret Bey'i öldürüp mirasına konmak
    Bende Fikret Bey ölünce miras Çınar'a kaldı
    diyerek vurguladım. Polis memuru
    -Fikret Bey'in oğlu adı Çınar'dı. Sanırım bugün hastaneye kaldırıldı. Sebebini tahmin edersiniz sanırım zehirlenme olayı Çınar'ı da zehirlemeye çalışmış. İyi ki erken fark edildi. Şimdi sağlık durumunun iyi olduğu haberi geldi,duyduklarıma inanamıyordum. Çınar'dan, o küçücük çocuktan ne istemişti sanki diyerek haykırıyordum. Polis memuru beni duymamışcasına devam ediyordu
    -ikinci suçlu ise Fikret Bey'in arabasının frenlerini bozmasına neden olan aynı zamanda Fikret Beyin sevgilisi olan kadın Derya. Yakın zaman içerisinde Fikret Bey şirketinin yüzde kırk hissesini Derya Hanıma vermiş. Daha sonra Fikret Bey Derya'nın başka birisiyle de ilişki içerisinde olduğunu öğrenince hissesini geri almak istemiş tabi derya bu süre içerisinde başka biriyle ilişki yaşadığını reddetmiş ancak Fikret Bey hissesini alma konusunda kararlı olunca Derya ile sevgilisi Fikret Bey'in kuyusunu hazırlamışlar tabi bu durumu trafik kazası süsü vermeye çalışıldı ama başaramadılar. Cengizle Derya birbirlerini sevmeselerde birbirlerinden habersiz aynı kişiyi öldürmeye çalıştılar işte hepsi bu kadar diyerek sözünü bitirdi kendimi hiç iyi hissetmiyordum buna benzer durumları hep gazetelerden okuyup da inanmazdım şimdi ise gerçeğini yaşıyorum. İnsanların çıkarları uğruna her şeyi yapabileceklerini öğrenmiştim, insanların para ve mal varlığı için birlikte olduğu insanlara zarar verebileceğini en yakınındakine bile hemen güvenilmemesi gerektiğini öğrenmiştim ne acı bir durum……

      Forum Saati Cuma Nis. 19, 2024 4:22 am