Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    CANDAN ÖTE KARDEŞLİK

    avatar
    halimealtug


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 14/12/10

    CANDAN ÖTE KARDEŞLİK Empty CANDAN ÖTE KARDEŞLİK

    Mesaj  halimealtug Cuma Ara. 24, 2010 9:46 am

    [justify]

    Sekiz katlı bir binanın en üst katında oturan doğan ailesinin tatlı şirin kızı mine daha altı yaşında. Mine zeytin gözlü siyah saçlı buğday tenli güzel bir kızdı. Mine ailesi için her zaman tekti. O ailesinin ilk göz ağrısı yaramaz kızıydı. Mineye babaannesi bakıyordu çünkü anne babası çalışıyordu. Ailesi tarafından her isteği yapılan mine biraz şımarık büyümüştü. İstediği olmadığı zaman etraftaki eşyaları kırar dökerdi. Hiçbir arkadaşı ile eşyalarını paylaşmaz arkadaşlarının oyuncakları ile oynamasına izin vermediği gibi mine oyunların kurallarını ihlal ederdi, kimse ile anlaşamadığı için arkadaşları pek yoktu. Mine devalı babaannesi ile zaman geçirirdi. Mine bu yıl okula başlayacaktı. Annesi onun yaşının geldiğini ve çok geçmeden okula gitmesi gerektiğini söyledi. Mine bu durumdan hiç de hoşnut olmadı. Çünkü onun için okula gitmek bir işkenceydi ve o işkenceyi çekmek istemiyordu ama okula gitmek zorundaydı bir şey öğrenmek önemli değil. Ailesi istediği ve mecbur olduğu için okula gidecek ti.

    Okula ilk günü mine annesi ile beraber gelmişti daha sonra herkes sıra olmuştu minede sıraya girdi ve topluca sınıfa çıktılar. Sınıfa girdiğinde mine en son sıraya oturdu. Annesi de yanındaydı. Daha sonra sınıfa öğretmeni geldi. Tatlı bir bayandı mine öğretmeni görünce şaşırmıştı. Mine böyle geç bir bayan beklemiyordu. Onun zihninde daha çok yaşlı insanlar öğretmen olur diye bir düşünce vardı.

    Mine öğretmenini sevmişti. Öğretmen velilere veliler sınıftan çıkarsa biz öğrencilerle daha iyi anlaşırız dedi ve bütün veliler dışarı çıktı. Mine bu durumda tek başına kalınca korttu. Arkadaşları ses çıkarmayınca oda sesini çıkarmamaya karar verdi. Öğretmenleri herkesle tanışmaya çalışıyordu. Sıra mineye gelmişti. Ve her zaman ki gibi şımarık tavırları vardı. Daha sonra tanışma bittikten sonra bugünlük ders bu kadar deyip dersi bitirdi. Mine dışarı çıktı doğru annesinin yanına koştu. Annesi “nasıldı kızım?” diye sordu. Mine de iyi dedi.

    Mine okulu sevmişti ama bunu annesine söylemiyordu. İçinden babaannesi ile kalmak yerine okula gelmeyi tercih ediyordu.
    O gün okulun ikinci günüydü. Mine yatağından kalkmıyor annesine söyletiyordu. Devamlı gitmek istemediğini söylüyordu oysa aslında gitmek istiyordu. Sonunda yatağından kalkıp hazırlanmaya başlamıştı. Servis çoktan gelmiş bekliyordu. Mine kahvaltısını bile yapmamıştı. Annesi servise gitmesini kendisinin mineyi okula bırakacağını söylemişti.
    Mine kahvaltısını yaptı kahvaltıdan sonra annesi saçlarını tarayarak beraber çıktılar. Okula geldiklerinde herkes girmişti. Annesi çok geç kaldık demişti. Mine yi bu durum hiç ilgilendirmiyordu umursamıyordu. Mineyi annesi yukarı çıkartarak sınıfın kapısını çalarak sınıfa girdi. Öğretmende hoş geldiniz diyerek geç gelmelerinin sebebini sordu annesi de anlattı. Öğretmeni geç kalmalarını sebebini dinlerken o arada mineye yerine geçebileceğini de söylemişti. Minenin annesi daha sonra işe gitmek üzere evden çıktı. Öğretmen sınıfta ders işlemeye başladı. Mine’nin davranışları çok dikkatini çekti. Bu duruma nasıl yaklaşması gerektiğini düşünüyordu. Ve bir yolunu buldu. O gün derste arkadaşlığı ve paylaşmanın öneminden bahsedecekti.
    Öğretmen “öğrencilere arkadaşlık nedir?” diye sordu. Herkes sırayla cevap verecek ti. Sıra mineye geldiğinde arkadaşlığı tanımladı. Arkadaşlık tek başına oyun oynamaktır. Öğretmen tamam dedi ve oturabileceğini söyledi. Daha sonra öğretmen arkadaşlık konusunu kendisi anlattı.
    - bakın çocuklar arkadaşlarınız olsun onlarla güzel vakit geçirin asla birbirinizi kırmayın paylaşmayı bilin..
    Arkadaşlık bazen bir kardeşlikten öteye gidebilir. Belki bunları şimdi anlamayacaksınız ama ilerde dediklerimin ne kadar önemli olduğunu anlarsınız. Hayatta kimse tek kalamaz oyun da oynayamaz…
    Mine bu durumdan kendine ders çıkarmalı ama daha küçük olduğu için bazılarını anlayamadı. Bazı konularda eksikleri vardı bunları zaman içinde öğrenecekti…
    Seneler geçti mine ortaokula başladı. Ortaokul biraz daha ona göre iyiydi. Arkadaşları vardı ama onlarla çok iyi anlaştığı söylenemezdi. Sınıfa yeni gelen sevgiyle tanıştı. İlk önce onu küçük gördü. Daha sonra onunla vakit geçirdikçe ne kadar iyi biri olduğunu anladı. Zaman la onunla çok iyi anlaşmaya başladı. Minenin dersleri çok iyi değildi. Sevgiye göre düşüktü. Sevgi sayesinde dersleri azıcık düzene girmiş iyiye gidiyordu. Sevgi ile bir kardeş gibi olmuşlardı. Bir gün mine ve sevgi birbirlerini ailelerine tanıştırmayı karalaştırdılar. İlk önce sevgi hafta sonu minelere gelecekti. Hafta sonu gelmişti. Sevgi minelerdeydi. Annesi ile tanıştı. Minenin annesi sevgiyi çok beğenmiş ve sevmişti. Günler çok çabuk geçiyor. Okul sonu gelmişti. Ortaokul bitince lise hayatı başlayacaktı. Mine bu duruma sevinmelimiydi yoksa üzülmeli miydi bilmiyordu. Çünkü sevgiden ayrılacağı için üzülüyor liseye başlayacağı içinde seviniyordu. İnsan kardeş gibi sevdiği arkadaşından nasıl ayrılabilirdi ki? Bu durum mine2yi çok üzülüyor hatta o hafta içerisinde hasta olmuş yatağa düşmüştü. Annesi ve babası bu durum karşısında ne yapacaklarına şaşırmışlardı. Ailesi mineye sevgi ile her zaman görüşebileceklerini söylemiş birbirlerini hiç unutmayacaklarını eskisi gibi olmasa telefon ile görüşebileceklerini hafta sonlarının birbirlerini ziyarete gidebileceklerini söylemişti. Annesi ile babası sen yeter ki üzülme diye teselli ediyorlardı.
    Karne günü gelip çatmıştı. Sevgi ile mine vedalaşırken sıkıca birbirlerine sarıldılar…
    Artık lise ye kayıt yaptırmak için hazırlanıyordu mine.
    Mine evlerinin yakınındaki bir liseye kayıt yaptırmayı düşünürken sevgi ise ailesinin baskısı ile sağlık meslek lisesine kayıt yaptırmak zorundaydı. Kayıt işlemleri yapılmış aradan geçen iki haftadan sonra lisede ilk dersler başlamıştı.
    Lisenin ilk derslerinde mine üzgün ve derslere odaklanamıyor etrafındakilerle konuşamıyordu. Sevginin yokluğu mine’ye sürekli acı çektiriyordu. Mine sınıfta tek oturuyordu. Bir süre sonra önünde oturan kızın yanına geçti. Sonra onunla tanıştı. Adı Mahabet’miş. İlk defa böyle bir isim duyuyordu. Mahabet’e isminin anlamını sordu. Ancak Mahabet de adının anlamını bilmiyordu ama minenin ilgisini o kadar çekmişti ki eve gittiğinde Mahabet’in anlamını öğrenecekti…
    …mine ile Mahabet’in konuşması devam ederken hoca sınıfa girmişti. Ders arasında mine Mahabet’e sorular soruyor dersi dinlemek yerine onunla konuşuyordu Mahabet’le konuşması sevgi’yi unutturmuştu. Okulun o günü de öyle bitmiş bulunuyordu.
    Eve gittiğinde mine üzgündü. Hep gözleri sevgi’yi arıyordu. Ailesi ile konuştu bu okula gitmek zorunda olup olmadığını sordu. Ailesinden olumlu cevap alamayınca odasına kapandı. Ertesi gün okula gitmek üzere hazırlanmaya başladı. O hazırlansa da içinden okula gitmek istemiyordu. Ama mecburdu.
    Okul başlayalı yeni arkadaşlar edinmiş ancak hiçbiri sevginin yerini tutmuyordu. Sınıfta susan pasif bir öğrenci olmuştu.
    Dersleri her geçen gün dersleri kötüye gidiyordu. Ancak matematik dersini sevdiği için sadece matematikle ilgileniyor ve sadece matematikten soru çözüyordu. Onun için sınavdan en yüksek notu da mine almıştı. Matematik hocası sayesinde mineyi çoğu öğrenci tanıyordu. Matematik hocası girdiği tüm sınıflarda minenin başarısından bahsediyordu.
    Bazı öğrenciler teneffüs arasında minenin yanına gelip soru çözdürüyorlar. Mine getirilen tüm soruları cevaplıyor ve cevapladıkça da seviniyordu. Artık eskisi gibi değil dersleri gün geçtikçe daha iyiye gidiyordu. Sınıfta da onu çalışkanlığı ile biliyordu.
    Mine aynı zamanda dershaneye de gidiyordu. Bir gün dershaneden eve giderken önünde giden kızın aynı dershaneden olduğunu bildiği için hızlıca ona yetişmeye çalıştı ve yetişti.
    - Mine merhaba beni tanıdın mı?
    - Evet tanıdım. Mine değil mi adın?
    - Evet mine. Sende Mina olmalısın?
    - Evet.
    - Hangi okula gidiyorsun?
    - Mustafa Kemal ****** Anadolu lisesine gidiyorum.
    - Aaa! Ben de o okuldayım. Seni hiç görmedim!
    - Ben de seni görmedim.
    - Sen hangi sınıftasın?
    - 9H sınıfındayım.
    - 9B karşısında ki sınıf. Ben de 9B sınıfındayım.
    Mine yolda Mina ile sohbet ederken yolun nasıl bittiğini anlamadı. Mina ve mine yol ayrımında yarın görüşürüz diyerek yüzlerinde tatlı bir tebessüm ile ayrıldılar.
    - Görüşürüz mine
    - Görüşürüz Mina 
    Mine eve gittiğinde olanları annesine anlattı. Annesi mine yi uzun bir aradan sonra yüzünün güldüğünü görünce sevinmişti. Mine sevginin yokluğuna artık yavaş yavaş alışıyordu. Ertesi gün okula gittiğinde Mine ders aralarında Mina’nın yanına gidiyor onunla zaman geçiriyordu. Mine ve Mina birbirinin zıttı idi. Zıt kutuplar birbirine çektiği bir kere daha doğrulanmış olduğunu söyleyebiliriz. Mine Mina’daki saflığı ve temizliği gördüğü için onu bırakmayı düşünmüyordu. Günler çok çabuk geçiyor dönem sonuna gelmişlerdi.
    Okul bitmiş yaz tatiline girmişlerdi. Yaz tatilinin çoğunu Mina ile geçiriyordu. Sevgiden eser kalmamıştı hayatında Mina’dan sonra. Mina ve mine tamamen birbirlerine alışmışlardı.
    —okullar açıldığında dilerim aynı sınıfta oluruz.
    —inşallah öyle olmasa bile ders aralarında mutla görüşürüz.
    Tatil hala devam ediyor. Mine ve Mina aynı kur-an kursuna gitmeye karar vermişlerdi. Her ikisinin de evine yakın olan tek bir kur-an kursu vardı. Oraya gideceklerdi. Kur-an kursuna başlamışlardı. Mine ve Mina derste çok konuşuyorlardı. Hoca bunu fark etti. Mina’yı tahtaya kaldırdı ve tek ayak üzerinde bekletti. Mina bu durumu kabullenemedi ve sınıfı terk etti. Evine gitti. Mine’ de dersin bitmesi için sürekli saate bakıyordu. Sonunda ders bitmişti. Mine çıkışta doğru Mina’nın evine gitti. Kapının zilini çaldı. Kapıyı Mina’nın annesi açtı.
    —Teyze Mina nerede
    —Uyuyor.
    —Uykudan kaldıra biliri misiniz?
    —Tamam, istersen içerde bekle.
    Mina’yı annesi kaldırdı o da hemen kalktı. Mina hemen minenin yanına gitti.
    Mina:
    —Bir daha o kuran kursuna gitmeyeceğim. Beni ilkokul çocukları gibi tek ayaküstünde bekletti. O kim ki bana bunu nasıl yapabilir.
    Mine:
    —Tamam, sinirlenme hoca kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sen hocaya bakma lütfen gel kursa ben sensiz ne yaparım. Gel lütfen Mina…
    Mine o gün boyunca Mina’yı ikna etmeye çalıştı ama olmadı. Mine akşamüzeri eve döndü. Annesi neden bu kadar geç kaldığını sordu. Mine kursta olanları anlattı. Annesi bu duruma çok üzüldü. Mine’nin annesi eğitimli bir kadındı böyle bir şekilde davranmasına çok kızdı.
    Mine’nin annesi:
    —Genç bir kıza ilkokul çocuğu gibi davranması doğru mu? Peki, mine sen gidecek misin kursa artık?
    Mine:
    —Sence anne! Gitmeli miyim?
    Anne:
    —Sen bilirsin. Bu senin kararın…
    Mine:
    —Gideceğim anne ama sadece bir şey öğrenmek için.
    Sabah olduğunda Mine aynı saatte kursa gitti. Hoca sınıfa girdi. Sınıfta Mina’nın olmadığını anlamıştı.
    Hoca:
    —Mine, bugün Mina neden gelmedi?
    Mine:
    —Mina’ya dün verdiğiniz ceza yüzünden gelmedi.
    Hoca:
    —Ben onu konuşması yüzünden tek ayaküstünde beklettim.
    Mine:
    —Hocam siz de haklısınız ama biz ilkokul çocuğu değiliz.
    Hoca:
    —Bu durum beni de üzdü. Mina’da beni çok yormuştu kendime hâkim olamadım. Mina’dan çok özür dilediğimi söyle yarın mutlaka kursa gelsin.
    Mine:
    —Tamam hocam. Söylediklerinizi mina’ya iletirim.
    Mine dersin bitmesini dört gözle bekledi. Sonunda ders bitmişti. Kurstan çıkar çıkmaz doğru mina’nın yanına gitti. Hocanın neler söylediğini anlattı.
    Mina:
    —İstediği kadar özür dilesin. Artık kursa gitmeyeceğim. Birazda tatil yapmak istiyorum çok yoruldum.
    Mine:
    —Ama az kaldı bitmek üzere. Sadece bir hafta, ondan sonra ki bütün günler bizim.
    Mina:
    — İstemiyorum. Kendini zorlama. Hem biz yarın denize gideceğiz. Bir hafta orda geçer. Daha sonra oradan yaylaya geçeriz. Zaten okulların açılmasına çok bir zaman kalmadı. Görüşemezsek okullar açıldığında görüşürüz. Sende kendine biraz tatil versen iyi olur.
    Mine:
    —Tamam, sen bilirsin. Bizde benim kursum bitince tatil yapacağız. Artık gitmem gerek eve çok geç kaldım. Okullar açıldığında görüşürüz kardeşim.
    Mina:
    —Sende kendine iyi bak kardeşim.
    Mine evine giderken aklına bir şey takılmıştı. Okullar açıldığında acaba aynı sınıfta olacak mıyım? İçinden dua ediyordu. Dilerim aynı sınıfta oluruz diyordu. Eve gelmişti çok yorgundu erkenden uyudu. Sabah aynı saatte kursa gitti. Hiç olmadığı kadar kursta sıkılmıştı. Nedenini bilmediği bir durum içerisindeydi. Beklide Mina olmadığı için bu kadar sıkılmıştı. Okullar kapandığından beri Mine hiç tatil yapmamıştı. Ders bitip eve gittiğinde annesi ne olduğunu sordu?
    Mine:
    —kurs çok iyi geçmedi her zamankinden farklıydı.
    Annesi:
    —Neden? Diye sordu.
    Mine:
    —Bilmiyorum üzerimde bir yorgunluk bir sıkıntı var. Anne artık kursa gitmek istemiyorum anla.
    Annesi:
    —Tamam, kızım sen nasıl istersen öyle yap. Peki tatilde ne yapacaksın?
    Mine:
    — Sizin izin gününüze kadar kuzenlerle vakit geçiririm.
    Annesi:
    —Tamam, kızım yarın kuzenlerini ararsın istediğinizi yaparsınız. Bu hafta bitince kesinlikle yaylaya gideriz emin olabilirsin.
    Mine sabah olunca güzel bir kahvaltı yaptı. Sonra bütün kuzenler toplandılar. Güzel bir gün geçirmenin planını yaptılar. İlk önce lunaparka daha sonra alışveriş merkezine son olarak da film izlemeye gideceklerdi. O gün nasıl geçtiğini anlamamış çok çabuk akşam olmuştu. Bir hafta böyle geçmişti. Hafta sonu gelmişti. Ailesi ile birlikte yaylaya gitmek için hazırlandılar ve yola çıktılar. Yaylaya geldiğinde Mine çok mutlu olmuştu. Her günün güzel geçeceğini inanıyordu. Oranın ayrı bir güzelliği vardı. Yeşillerle dolu temiz bir hava, güzel yürüyüşler bunların hepsi Mine için yeterliydi.
    Her gün düşündüğünden daha çabuk geçiyordu. Okulların açılmasına çok az zaman kalmıştı. Bulunduğu yerden gitmek istemiyordu. Ama gitmek zorun dalardı. Anne ve babasının tatili bitmişti. Bir gün daha kalmak için neleri vermezdi. Ama kalamadılar yola çıkmak için hazırlandılar. Yol boyunca Mine oranın güzelliklerini izleyerek şehre geldiler. O kalabalıkla dolu, yüksek ses ve kat kat binaların bulunduğu ortama geldiler. Mine ve ailesi akşam evlerinde olmuşlardı. Herkes çok yorgun olduğu için bir an önce yatmayı düşünüyordu. Herkes odasına geçti. Mine de kendi odasında yarın okul nasıl olacak diye düşünmeye başladı. Aynı zamanda Mina’yı ne kadar ihmal ettiğini, hiç aramadığını ve onunda hiç kendisini aramadığını düşündü. Neden böyle olduğuna o da bir anlam veremedi. Bu düşünceler içerisinde uyuya kalmıştı mine.
    Sabah olduğunda erkenden okula gitmek için hazırlandı. Daha sonra evden çıktı. Yol boyunca hep Mina’yı düşündü. Mine çok sürmeden okula gelmişti. Mina çoktan okuldaydı. Mine ve Mina birbirlerine sarılarak birbirlerini çok özlediklerini dile getirdiler. Mina Mine’den daha erken okula geldiği için hangi sınıfta olduklarını öğrenmişti.
    Mina:
    —İkimiz de aynı sınıftayız.
    Mine:
    —çok sevindim.
    Daha sonra Mine ve Mina okulun bahçesinde dolaşmaya başladılar. Eski arkadaşlarıyla konuşuyorlardı tatille ilgili günlerini anlatıyorlardı. Sonra müdür yardımcısı kürsüye çıktı herkesin sıraya geçmesini söyledi. Herkes sıraya geçti. Müdür yardımcısı konuşma yaparak sonlandırdı. Kalabalık sınıf grup halinde sınıfa çıktılar. Mine sınıfa Mina ile çıktı. Sınıfta daha önceki yıllarda tanıdığı arkadaşları da vardı. Sınıfta herkes istediği yere oturuyordu. Mine ve Mina pencere tarafından ikinci sıraya oturdular. Sınıfa öğretmen geldi. İlk ders matematikti. Mine için matematik dersinin önemi çok büyüktü. Çünkü matematik dersini çok seviyordu. O gün boyunca derslere girip çıktılar. Mutlu bir gün geçirdiler. Mine ve Mina okul çıkışında beraber evlerine gittiler. Yol boyunca konuştular.
    Mine eve geldiğinde biran önce sabah olmasını istiyordu.

    Artık okulu sevmeye başlamıştı. Bunları düşünürken uyuya kalmıştı. Sabah olmuş mine erkenden kalkıp okula gitmek için hazırlandı. Her zamankinden daha çok kendine önem verdi.
    Okula geç kalmadan evden hemen çıktı. Yolda hızlı yürürken kendi sınıflarından Alpleri gördü. Minenin hiç ilgisini çekmeyen Alper o gün ilk defa Mine Nil gözlerine baktı. Mine de onun gözlerine bakıyordu. Bir an Mine o an kendinden geçti. İçinden ‘’bana ne oluyor ‘’dedi. Mine yoluna devam etti. Derse geç kalmıştı. Aynı zamanda Alper de geç kalmıştı. İkisi birlikte sınıfa girdi. Mine Alplerle hiç konuşmuyordu. Neden konuşmadıgınıda bilmiyordu. Ders arasında Mine olup biteni Mina ya anlattı.Mina Alper le iyi anlaşıyordu. Mine ilk defa birine karşı bir şeyler hissediyordu. Bir yandan da bunu Mina ya nasıl açıklayacağını düşünüyordu Ders arasında Mina nın yanına giderek olup biteni anlattı.Mina da bu duruma çok sevinmişti. Mina da sınıftan birinden hoşlanıyordu. Mine de bu duruma çok sevinmişti. Mine Mina ya kim olduğunu sordu.Mina da adının Güven olduğunu söyledi. Alper le Güven çok birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlardı. Aynı Mine ve Mina gibi. B u durum Mine ve Mina için iyi olurdu. O gün sınıfta Mine ve Mina Alperlerin önüne oturdular. Derste boş olduğu için Mina Alperle konuşmaya başladı. Mine ise onları dinliyordu. Mine nin ilk defa ayakları titriyordu. Bunun nedenini kendiside çok iyi anlamıştı. Alper e karşı bir şeyler hissediyor hatta ondan hoşlanıyordu. Mine bu durumda olduğunu Mina dan dan başka kimsenin bilmemesini istedi için sınıfta bu durumu belli etmemeye çalışıyordu. Mine derslerde arasıra Alper e bakardı. Onunda baktığını hissederdi. Gözleri o kadar güzeldi ki Mine onun gözlerinde hep kaybolmayı isterdi. Sınıftan Alper la konuşurdu ama Mine bir türlü konuşamazdı. Çünkü konuşmaya cesaret edemezdi. Hiç derslerin bitmesini istemiyordu. Ders sonu geldi herkes evine gidecek Mine sınıfta ayrılamıyordu. Mina ile birlikte eve giderken Mine nin ayakları geriye doğru gidiyor eve gitmek istemiyordu. Sokaklarda gezmek istiyor haykırmak istiyordu ne kadar çok sevdiğini. Ama bu sevgi gerçek mi bilmiyordu. Sadece anı yaşıyordu. Bunun sonunda hayatın nereye gideceğini zaman gösterecekti. Mina ve Mine yolda ayrıldılar. Mine hızlıca eve gitti. Eve geldiğinde doğruca odasına girdi. Odası renkli oyuncaklarla dolu bir genç kızın odasından faklıydı. Mine yatağına uzandı. Bu gün olanları göz önünden geçirdi. Alper i düşünmeden yapamıyordu. Bütün zamanını müzik dinleyerek geçiriyor ders tekrarlarını eskisi gibi yapamıyordu. Sadece bütün gün hayal kuruyor hep Alper i düşünüyordu. Alper onun için takıntı hale gelmişti. Her gün okulda devamlı Alper i izliyor Alper i bir kız ile görse kıskanıyor bu durum canını sıkıyordu. Alper ki bütün kızlarla rahatlıkla konuşan kızların ilgisini çeken yakışıklı biriydi. Mine bu durumu Alper e açıklayamadığı için susuyordu. Mine kendi haline düşmüş Mina yı unutmuştu.Mina ise Güven ile iyice kaynaşmış açılma seviyesine gelmiştiler.Mina nın tek sorunu vardı. O da Güven in kendisini beğenmemesinden korkuyordu.Mina Birgen Mine ye Güven hakkında bir şey sordu.Mina:
    _Güven çok aktif biri sence benimle çıkarma.
    _Sen ve güven ikiniz eşitsiniz. Aranızda hiçbir fark yok. Kültür farklılığını söylüyorsan unutma ki Güven bir köylü çocuğu. Seni anlayacağını bilmelisin. Bence senden iyisini bulamaz.
    _Gerçekten mi? İçimi rahatlattın. Mutlu oldum.
    Mine ve Mina okulda bütün derslerde çok konuşuyorlardı. Hocalarda bunun farkında ve devamlı hocalardan uyarı alırlardı. Sınıfta ki kızlarla araları pekiyi değildi. Ama ikicide erkek arkadaşlarıyla iyi geçinirdiler. Bu durum kendileri için de iyi olmuştu. Mine ve Mine nen aynı zamanda diğer kızlara göre dersleri daha iyiydi. Kızlarda onları pek savmazdı. Hocalar onların derste konuşmalarına eskisi gibi kızmıyordu. Çünkü sınıfın gözde örgencileri olmuşlardı. Mine ve Mina bu durumun farkın dalardı. Kendileri her zaman ön planyalardı. Sınıfta bütün herkese hâkimdiler. Her istediklerini yaptırıyorlardı. Mine de Alper la konuşmaya başlamıştı. Arları iyiydi. Ama bu durum çok da uzun sürmedi. Alper Mine yit sadece arkadaşı olarak örüyordu. Bu durumu Mine de hissetmişti. Mine için sabahlar olmuyor geceler hiç geçmiyordu. Alper için her gün şiir yazıyor ama bunu kimseye söyleyemiyordu. Okula gittiği günler gözleri kıpkırmızı olurdu. Herkes sorduğunda hiç cevap vermezdi; veremezdi. Arkadaşlarına ne diyecekti. Alper ‘i seviyorum mu diyecekti. Bunu yapamazdı…
    O gün sınıfta bir hareketlilik vardı. Sınıf bir gezi düzenlemişti ve başlarında hocalarıma gelecekti. Bu pikniğe Mine gidecekti ama annesi izin vermemişti. Annesinden izin koparmak için elinden geleni yapıyordu. Sonunda annesi izin vermişti. Okula gittiğimde bu sevinçli haberi Mina ile paylaştı. Sınıfta konuştuğunu arkadaşlarına söylediğinde onlarda çok sevinmişti. Karar alınmışta hafta sonu pikniğe gidilecekti. Mine ve mina piknik için kendilerine yeni kıyafet almak için okul çıkışında çarşıya beraber gittiler. Ne çok fazla bir şey almayalım dese de Mina abartmıştı. Sanki bir pikniğe değil de özel bir yere gidiyormuş gibi kıyafetler. Mine:
    _Mina o kadar abartmaya gerek yok. Debiliye çıkmıyoruz.
    _Olsun. Güven için her şey yaparım. Yeter ki o beni beğensin.
    _İnanmıyorum sana.
    O gün akşama kadar alışveriş merkezlerini gezdiler. Eve geldiğinde çok yorgundu. Sabah erken kalkacaktı. Pikniğe gidecekleri için erkendenken uyuyup uyanması lazımdı. Yatağının içine girdiğinde yarın piknikte neler olacağını hayal etmeye başladı. Saat kaç olmasına rağmen Mine uyuyamıyordu. Uyumak zorundaydı. Yatağından kalktı mutfağa gitti dolabı açtı içinden sütü çıkardı bardağa koydu ve içti. Uykusunu getirir amacıyla içmişti. Sütünü bitirdikten sonra yatağına giderek yeniden uyumaya çalıştı ve çok geçmeden uykuya dalmıştı. Sabah olmuştu. Mine kalkması gereken saatten daha geç kalkmıştı. Bir an geç kaldığını düşündü. Hemen bir arkadaşını aramak aklına geldi. İlk aklına gelen Alper di. Onu aradı. Alper telefonu açtı. Alper:
    _Efendim dedi.
    _Alper ben biraz geç kalacağız. Beni ve Mina yı bekleyin. Sakın bizi almadan gitmeyin.
    _sizi bekliyoruz. Çabuk olun ama fazla bekletmeyin.
    _Tamam, onbeş dakika sonra oradayız.
    Telefonu kapattıktan sonra Mine hızlıca hazırlanıp evden çıktı. Mina yıda evinden alarak okula doğru yol aldılar. Telaştan yol geçmek bilmedi. Okula vardıklarında bütün sınıf kapıda ikisini bekliyordu. Yüzlerinde ki kızgınlığı fark etmişlerdi. Çok bekledikleri için kızmışlardı. Bunun farkına varan Mina ile Mine arkadaşlarından özür dileyerek otobüse bindiler. Bir kaç saat sonra piknik alanına vardılar. Herkes araçtan eşyaları çıkarttılar. Daha sonra herkes oturacağı yerleri seçerek yerleşmeye başladılar. Kısa sürede yerleşmiş ve eğlenmeye başlamışlardı. Mina ile Mine de yerlerini bulup yerleşmişlerdi. Daha sonra bütün sınıf bir arada kahvaltı yaptı. Mine nin aklında Alper vardı. Kendisini fark ettirmek için Alper in karşısına oturmuştu. Daha sonra kahvaltı bittikten sonra bir doğa gezisine çıktılar. Alper Mine ile ilgilenmek yerine sınıftaki diğer kızlarla ilgileniyorlardı. Mine bu duruma sinir olmuş ve morali bozulmuştu. Arkadaşlarından biraz uzaklaşmıştı. Tek başına gezerken bir çığlık sesi duydu. Korkarak arkadaşların yanına koşarak gitti. Korkutan yolu şaşırarak ormanda kaybolmuştu. Korkudan ne yapacağını bilmiyordu. Telefonla arkadaşlarından birini aramak için telefonu çıkarınca çekmediğini görünce korkudan ağlamaya başladı Çaresizlik içinde bağırmaya başladı. Uzun bir süre sesini kimseye duyuramadı. Korkusu gitgide artıyordu. Hiç kimsenin gelmeyeceğini umduğu anda bir ses duymuş ve arkasını döndüğünde Alper duruyordu. Ağlayarak boynuna sarıldı. Mine:
    _Çok korktum. Sonunda buldunuz beni.
    _Ne yapıyorsun burada nasıl geldin.
    _Yürümeye çıkmıştım. Bir ses duydum ve korktum. Sizi yanınıza geleyim derken yolu şaşırdım.
    _Sen niye yalnız yürüyorsun ki. Bilmediğin yerlerde tek başına tabi kaybolursun
    _Yansız kaldığım için canım sıkıldı biraz gezeyim diye yürümüştüm.
    _Niye yalnız kalacak mıhsın ki biz varız ya yanımıza gelseydin beraber gezerdik.
    Mina nın bu sözleri Alper i güldürmüştü. Beraber arkadaşlarının yanına döndüler. Arkadaşlarını yanına vardıklarında arkadaşları yemek hazırlıyordu. Alper ile Mina da onlara yardım ederek sofrayı hazırladılar. O güne özel mangal partisi yapmışlardı. Bir yandan da oyunlar oynanmış ve hep beraber eğlenmişlerdi. Akşam olmak üzereydi. Ama kimse gitmek istemiyordu. Bir kaç saat sonra arabalara binilerek geri dönülmüştü, Herkes o kadar yorgundu ki sessiz bir şekilde okulun oraya kadar gitmişlerdi. Herkes birbiriyle vedalaşarak tek tek ayrıldılar. Bir daha birbirlerini karne günü göreceklerdi. Mine bu duruma çok üzülüyordu. Mine bunları düşünürken Mina yanına gelmişti. Çok mutluydu. Gözlerinin içi parlıyordu. Mine heyecanla neler olup bittiğini sordu.
    _Hayırdır çok mutlusun. Neler oldu anlat bakalım.
    _Sana bir şey söyleyeceğim sıkı dur.
    _Mina söylesene meraktan öleceğim
    _Biz Güvenle çıkmaya başladık.
    _sizin adınıza çok sevindi. Biz daha Alper la hiçbir şey olmacıda imkânsız benimle hiç ilgilenmiyor. Nasıl olacak.
    Üzülme zamanla olur. O olmasa başkası olur. Minenin eskisi gibi neşesi yoktu. Kendini çok kötü hissediyordu. Alpleri düşünmeden yapamıyordu. Artık Alper onun için bir takıntı. Haine gelmişti. Mine okula gitmediği için yalnızdı. Günlerce evde oturmaktan sıkılıyordu.Mina yı aradığında evde vaktin geçmesi için kendi kendine yemek yapıyor değişik çeşitler yapıyordu. Bütün bunları yapmasının sebebi Alper’i unutmaktı. Mina ile ise yavaş yavaş kopuyorlardı. Tekrar telefonu eline aldı. mina yı aradı. Bu kez karşı taraf telefonu açtı.
    -ben mine mina evde mi
    -bir saniye bekle veriyorum.
    -tamam
    Mina telefon geliyor. Efendim mine
    _Nasılsın. Hiç aramıyorsun unuttun bizi bakıyorum.
    _Yok, canım kardeşim bu aralar durumları biliyorsun.
    _Tamam. Eğer işin yoksa bize gelir misin evde tek başınayım.
    _Tamam. Yarım saat sonra ordayım.
    Telefonu kapattıktan sonra Mine Mina için bir şeyler hazırlamaya başladı.Mina nın gelip gelmediğine bakmak için sürekli camdan bakıyordu. Çok geçmeden Mina da geldi. Sonra mine ve Mina konuşmaya başladılar.Mine Alper’i hiç unutmadığını söyledi. Kendini yalnız hissettiğini söyledi. Mine:
    _Sende benden uzaklaştın. Kendimi daha da çok yalnız hissettim.
    _Haklısın ama bende Güven’i bırakamıyorum. Seni yine yalnız bırakmak zorundayım. Annem buraya geldiğimi sanıyor ama birazdan Güven ile buluşacağım.
    _Gidebilirsin canım benim için sorun değil.
    _Aslında bu durumu anneme söylememeni rica edecektim.
    _Beni tanımıyor musun tabi ki söylemem.
    _Teşekkür ederim bu iyiliğini unutmayacağım.
    Mina Mine nin yanından ayrıldı ve Güve’nin yanına gitmek için ayrıldı. Mine yine yalnız kalmıştı. Arkadaşından yardım beklerken o da herkes gibi o da kendisini yalnız bıraktı. İyiden kendini yalnız hissetmeye başladı. N e yapacağını bilmiyordu. Tek bildiği canının sıkıldığı ve yapacak bir şey bulamamasıydı. Televizyon izledi. Müzik dinledi ama hiçbir şey sıkıntısını almıyordu. Ve sonunda bu duruma dayanamayarak ağlamaya başladı. Bir şeyler arıyordu evin içinde yapacak. Ama bulamıyordu. Düşünmekten kafayı yiyecekti. O sırada eve annesi girdi. Mine’nin bu durumunu görünce. Mine kızım neyin var kızım neden böyle oldun demesiyle Mine annesini boynuna sarılarak ağlamaya devam etti. Annesi Mine’nin hastalığını öğrendiğini sanarak korkmuştu. Daha sonra Mine’nin yalnız olduğu için ağladığını duyduğunda rahat bir nefes aldı. Annesi Mine ‘ye:
    _Hadi hazırlan dışarıya alışverişe gidelim biraz rahatlarsın.
    Mine ilk başta istemiyordu ama sonradan istedi. Hazırlanıp beraber dışarıya çıktılar. Annesi Mine’yi önce yemeğe daha sonrada alışveriş yapmak için mağazalara götürdü. Mine eskisine göre biraz rahatlamıştı. Anemide bu durumun farkındaydı. Mine ve annesi akşama doğru eve döndüler. Mine eve gelince ilk işi odasına gitmek oldu. Çok yorgun olduğu için hemen uyudu. Ertesi gün öğlene doğru ancak uyanabilmişti. Okul bitmiş sayılırdı. Sadece Cuma günü karnesini almaya gidecekti. B u Mine için iyiydi. Alper! Ne kadar az görürse ondan o kadar kolay kopacağını düşünüyordu. Evin içinde devamlı kafasını meşgul edecek şeylerle uğraşıyordu. B u şekilde azda olsa Alper’i aklına getirmemeye çakışıyordu.
    Daha sonra babaannesiyle geçiriyor ve onunla ilgileniyordu. Akşam çok geçmeden yatağına girmiş ama uyuyamıyordu. Yine aklında Alper vardı. O nün hayali gözlerinin önünden gitmiyordu. Nereye dönse karşısında Alper ‘i görüyordu. Sabahlar hiç olmuyordu. Her gün sabaha karşı uyuyordu. O günde sabaha karşı uyumuş ve öğlene doğru kalkmıştı. Kalktığında annesi ona çok güzel kahvaltı hazırlamış ve üzerinde not bırakmıştı.
    ‘’Kızım seni çok seviyorum. Güzelce kahvaltını bitir’’
    Elini yüzünü yıkadıktan sonra masaya oturarak kahvaltıyı yapmaya başladı. Kahvaltıda hiçbir eksiklik yoktu. M ine bu duruma çok sevinmişti. Annesini ilgisine bu günlerde çok ihtiyacı vardı. Masadan kahvaltısını yaparak ayrıldı. Daha sonra Mine yığ aramak için telefonu eline aldı. Mine yığ aradığında telefonu kapalıydı. Daha sonra televizyonun karşısına geçerek kanalları gezmeye başladı. Bir kanalda bir saniye kalıp değiştiriyordu amacı televizyon izlemek değil zaman geçirmek içindi. Yarım saat geçtikten sonra Mine yığ tekrar aradı. Mine telefonu açtı. Mine:
    _Efendim canım.
    _Nerelerdesin. Hiç görüşemiyoruz. Eğer senin içinde uygunsa bize gelsen canım çok sıkılıyor.
    _Canım bugün Güven’e söz verdim. Çok önemli bir şey yoksa yarın okulda konuşuruz.
    _Peki, canım sen bilirsin yarın okulda konuşuruz.
    Telefonu kapattıktan sonra Mine adeta beyninden vurulmuşa döndü. Mine artık onun için ulaşılmazdı. Neden böyle olduklarını biliyordu. Artık eskiden daha da yalnızdı. Akşam olmak üzemedi. Bu arada kendisinden habersiz hastalığı artıyordu. O akşamına baygınlık geçirdi. Annesi geldiğinde kızını öyle yerde yatır görünce korktu. Sonra eline kolanca alıp uyandırmaya çalıştı. Mine de kokunun etkisiyle ayıldı. Daha sonra annesi bir bardak su geçirdi. İçti v daha sonra annesi neler olduğunu sordu.
    _Yok, bir şey anne biraz yorgun düştük.
    _Tamam, kızım hadi sen yat yarın okul var.
    Mine hemen gözlerini kabaydı ve uyudu. Sabah oldu ve erkenden kalktı. Okulun son günü olduğu için okula sivil gitti. Daha sonra evden dışarı çıktı. Yolda bazı arkadaşlarını gördü. Onlarla beraber yollarına devam etti. Çok geçmeden okula geldiler. Mine çoktan okuldaydı. Mine de hemen Mine ‘nen yanına gitti. Mine mine ya:
    _Benimle biraz gelir misin konuşalım. Mine ise Güven’in yanından ayrılmamak için mine yesen istersen diğer kızların yanına git dedi. Onlarla konuşa dur biz sonra görüşürüz.
    Mine bu duruma çok kızdı. Hiç bir şey söylemeden yanından uzaklaştı. Daha sonra okul müdürü herkesin sıraya geçmesini söyledi. Sıra olduktan sonra müdür konuşma yaptı. Konuşmasını çak uzun sürdürmeden bitirdi. Ve bütün örgencilerine iyi tatiller diledi. Daha sonra herkes rehber hocalarının yanına vararak karnelerini alılar. Mine de bu yık belge almıştı. M ine bütün arkadaşlarıyla vedalaştı aynı şekilde Alper ile de vedalaştı. Her şeyi geride bıraktı. Mine Mine ya:
    _Gel beraber eve gidelim artık dedi.
    _Yok, sen git ben Güven la gideceğim.
    _Neden böyle yapıyorsun. Ben senin en yakın arkadaşın dedi miyim? Güven geldikten sonra beni unuttun.
    _Öyle şey mi olur. Senin yerin ayrı onun yeri ayrı.
    _Anladım artık benimle hiç konuşma kakımada gelme.
    _N e yaparsan yap artık. Beni ilgilendirmez. Sana da çok meraklı değilim.
    Mine hiç bir şey söylemeden Mine nen yanından ayrıldı Mine eve gittiğinde annesi onu bekliyordu. Annesi kızına çok mutlu bir şekilde evine döneceğini beklerken Mine çok kötü bir halde eve geldi. Annesi neyinin olduğunu sordu. Mine ile kavga ettiğini ve olayları anlattı.
    _Olur, öyle arada dedi.
    _Çok ciddiyim eskisi gibi değil her şey bitti.
    _Olur, öyle şeyler düzelirsiniz.
    _Benim için her şey bitti artık Mine ile konuşmayacağım.
    Günler geçmiş Mine’nin hastalığı artmıştı. Eğer uygun ilik bulunamazsa avlaş yavaş ölüme gidecekti. Mine ise Güven ile takıldıktan beri kötü alışkanlıklar edinmişti. Sigara içiyor hatta uyuşturucu kullanıyordu. Mine ‘Nil ailesi fark etti. Mine yığ hastaneye yatırdılar. Bütün bunlar olmasına rağmen Mine ile Mine hala küs ve konuşmuyorlardı. Mine ‘Nil ailesi her yerde uygun ilik arıyorlardı. Acilen bu iliğin bulunması lazımdı. Mine ve Mine aynı hastanede yatıyorlar fakat bilmiyorlardı. Mine hastanede bahçe gezintisine çıkmıştı. O sırada Mine onu pencereden gördü. Neden buradaydı? Diye düşündü. Daha sonra odaya annesi girdi ve ona sordu.
    _Anne Mine hastanede ne arıyor biliyor musun?
    _Sen bilmiyorsun. Sana hiç söylemedik. Mine kansere yakalandı.
    Mine beyninden vurulmuşa döndü.
    _Anne bunları neden bana söylemedin. Ne zamandan beri hasta. Siz tanıştığınızdan berki hastaymış. Bunu kendiside bilmiyordu. Ailesi söylememişti. Hastalığı ilemeyince hastaneye yatırdılar.
    _Bende kan vermek istiyorum.
    _Doktorla konuşmamız gerek.
    Daha sonra doktorla konuştular. Doktorda eğer kanı temizlenirse kan verebileceğini söyledi. Mine da elinden geldiğince daha hızlı iyileşmeye çalıştı. Sonunda Mine iyileşmiş ve kanına baktırmıştı. Sonunda Mine’nin kanı Mine için uygundu. Okturlar bu duruma çok şaşırmışlardı. Mine ve Mine akrabalık bağıntısı yokken Mine ‘nen kanı uymuştu. İlk defa gerçekleşiyordu. Mine, Mine’nin odasına gitti. Ondan özür diledi ve ağlamaya başladılar. Mine:
    İyileşeceksin kardeşim. Tek kardeşim.
    Daha sonra doktor odaya gelerek ikisini ameliyat için hazırladılar. Doktor hiçbir şey olmayacağını, sadece kendilerini uyuyor gibi hissedeceklerini söyledi. Mine ve Mine’nin ameliyatı başarılı geçti. Ama Mine’nin bir hafta hastanede kalması gerekliydi. Çünkü mikrop kapmaması gerekiyordu. Bir hafta çok çabuk geçti. Mine eskisinden daha iyi, hatta iyileşmiş sayılırdı. Mine ve Mine o gün hastaneden beraber çıktılar. Her ikisi de çok mutluydu. İşte hayat, insana neler getirecek, neler olacak bilinmez. Gerçek bir kardeşlikten daha ileri bir kardeşlikti. Siz siz olun asla kardeşinize kötü davranmayın ve yalnız bırakmayın!
    Çünkü hayata bir daha gelmiyoruz…
    [justify]

      Forum Saati Perş. Mayıs 16, 2024 5:35 am