Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    ÜNİVERSİTE YOLUNDA

    avatar
    Levent Erarslan


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 23/12/10

    ÜNİVERSİTE  YOLUNDA Empty ÜNİVERSİTE YOLUNDA

    Mesaj  Levent Erarslan Cuma Ara. 24, 2010 2:21 pm



    Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı bir dağ köyünde yaşamaktadır. Eğitiminin ilk beş yılını köyün ilkokulunda tamamlayan levent köyde ortaokul olmadığı için ortaokulu başka bir köyde devam ettirmeye başlamıştır diğer arkadaşları gibi.

    İlkokul yıllarında yeterli ilgi ve yönlendirmenin olmaması rağmen levent derslerinde başarılı bir öğrencilik hayatı sürdürmektedir. Bu rağmen liselere giriş sınavının tam farkında değildir. Farkında olmadığı için ortaokul hayatı eğlenceli bir şekilde geçmektedir. Bu eğlenceli hayat ortaokulun son dönemlerine kadar devam etmiştir. Son dönemlerde ailesine açılarak sınav hakkında konuşur ve geç olsun güç olmasın prensibiyle sınava çalışmaya karar vermiştir. Ailesine:


    Levent: Bana sınava hazırlanmam için soru bankası kitaplar gerekiyor.

    Babası: Elbette oğlum… Ben anlamam senin kitabından ama sen al parasını veririz.

    Levent: Sağ olasın babacığım.

    Ve böylece levent üniversite yolunda ilk adımı atmış oldu. Levent bu zamana kadar fazla soru çözmediği için ilk başlarda sıkılmasına rağmen azim ederek çalışmaya devam etmektedir. Göz açıp kapayıncaya gecen sürede azda olsa hazırlanan levent sınav gününün yaklaşmasıyla bir heyecan sarmıştır artık.


    Sınav il merkezinde yapılacağı için bir gün önceden sınava girecek diğer arkadaşlarıyla oturup konuşan levent sınav günü arkadaşları ile birlikte sınava gitmeye karar verir. Sınav akşamı levent çok fazla heyecanlı olduğu için ailesi:


    Babası: fazla heyecanlanma oğlum dünyanın sonu değil.

    Levent: Öyle ama ne yapayım heyecanlanıyorum

    Babası: sınavda da böyle yaparsan kazanamasın sınavı.

    Levent: Haklısın baba.

    Annesi: Baban haklı oğlum heyecanlanma sen yaparsın.

    Levent: tamam anneciğim.

    Böylece levent heyecanlı bir şekilde yatağına yatar bildiği duaları okuyup uykuya dalar.

    Sabah olur levent sıkı bir kahvaltı yaptıktan sonra ailesinin hayır duaları eşliğinde arkadaşları ile konuştuğu gibi buluşurlar ve Tokat’a doğru yola çıkarlar.


    Levent: beyler heyecan var mı?

    Arkadaşı: Yıldırım: olmaz mı? Kalbim; yerinden çıkacak gibi.

    Ahmet: bende yok ama bu konuşmalarla olacak. Konuyu değiştirin ortamı germeye gerek yok. Dünyanın son değil.

    Levent: haklısın Ahmet neşeli bir müzik açında neşemiz yerine gelsin.

    Böylece ortam neşelenir ve sınav stresi bir azda olsa geçmiştir artık güle oynaya Tokat’a gelinmiştir artık. ŞÖFÖR levent ve arkadaşlarını sınav merkezlerine dağıtmaktadır. Levent’i de okuluna bırakan şoför oradan ayrılır.

    Levent sınava gireceği okulun etrafında dolanırken birden ortaokul arkadaşlarından birine rastlar.

    Levent: sendemi burada gireceksin sınava


    Arkadaşı: evet.

    Levent: heyecan var mı peki?

    Arkadaşı: vardı ama atlattım. Ya sende.

    Levent: aynen bende

    Sonunda sınav saati geldi ve öğrenciler içeri alın maya başlandı. Öğrencilerin üstleri arandıktan sonra içeri alındı. Levent ve zaman kaybetmeden sınav sololuna gitti. Artık geçte olsa haberdar olduğu sınav başlamak üzere idi. heyecanı yüz ifadesinden de anlaşıldığı gibi çok heyecanlı idi zamanla heyecanını yendi ve sına yoğunlaştırılmış oldu. Sınav göz açıp kapayıncaya ek bitmiş ve sınav sona ermişti

    Sınavdan geç haberdar olmasına rağmen sınavı oldukça iyi geçmişti artık yapacak tek bir kalmıştı olda sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemekti.

    Sınav çıkışı toplanan levent ve arkadaşları merkezde sınavın stresini attıktan sonra geldikleri gibi neşeli bir şekilde köyün yolunu tuttular. Eve geldiklerinde ailesi heyecanlı bir şekilde


    Annesi: nasıl geçti olgum sınavın

    Levent: fena değildi.

    Annesi: nasıl yani

    Levent: geç haberdar olmama rağmen yaptım.



    Ailesinden moral desteğini gören levent kendine güveni gelmişti. Sınavı kazanacağı düşünmeye başlamıştı artık. Göz açıp kapayın caya dek sınav sonuçlarının açıklanma zamanı gelmişti. Köyde internet olmadığı için sonucuna abisi şehre inince bakacaktı. Nihayetinde abisi
    Şehre indi ve sınav sonucuna bakmak için ÖSYM ‘ilgili siteye girdi ve levent’ in sonucuna baktı levent’ sonucu tahmin ettiği gibi idi. vakit kaybetmeden bu Mutlu haberi ailesine haber vermek için telefona sarıldı. Haberi alan levent mutluluktan havalara uçtu önüne gelene sarıldı.


    Annesi: sonuç nasılmış oğlum.

    Levent: tahmin ettiğim gibi anne.

    Annesi: aferin oğlum

    Levent: sağ olasın anneciğim.

    Bu haberle birlikte evde büyük bir sevin yaşanıyordu bir an için babası hatırlayan levent babası işte olduğu için hemen telefona sarıldı.


    Levent: baba müjde mi isterim. İyi bir puan anmışım.

    Babası: aferin oğlum sana. Ne istersen.

    Levent: yok baba tam kesinleşsin ondan sonra.


    Üzerinden büyük bir yük kalkan levent artık aldığı bu puana göre tercih yapması gerekiyordu. Bunun içinde. Tercih kılavuzunun yayınlanmasına beklemek zorundaydı bu süre içinde biraz kendini toplama ihtiyacı duyan levent gezmek tozmak istiyordu. Fakat köyde yaşadığı için bu pek mümkün olmayacağını bildiği için hiç sitemde etmemişti. Göz açıp kapayıncaya dek tercih kılavuzları açıklandı ve hemen bir tane edinen levent tercih işlerinden anlamadığı için abisi ile birlikte yapacaklardı. Bunun için bir hafta boyunca aralıksız abisi ile birlikte kafa yoran levent sonunda bir tercih listesi hazırlamışlardı. Bu tercih listesinde sadece şehir içinde ki okullar yer alıyordu. Çünkü levent; şehir dışında okumaya henüz hazır olduğunu düşünmüyordu bunun içim bütün tercihlerini şehir içinde yapmıştı.



    Tercihler konusunda ailesi ile de konuşan levent


    Levent: nedensin baba bu tutumum hakkında.

    Babası: senin kendi kararın oğlum bu. Ama iyi düşünmüşsün

    Levent: böyle yaparsam bir ihtimal kazamaya bilirim ama

    Babası: olsun oğlun bütün herkes kazanacak diye bir şey yok zaten



    Ailesinden de desteği alan levent tercihlerini onaylatmak için bir sınav merkezine gidip tercihlerini resmi olarak yaptıktan sonra. Derinden büyük bir oh çeker. Artık bu sınav için yapacak bir şey kalmamıştı. Bunun için kendini çok rahatlamış hissediyordu. Bundan sonra sınavın sonucu bekleyecekti.


    Arkadaşları levent kadar iyi olmamada onlarda iyi bir puan almışlar. Onlarda aynen hiç şehir dışı tercih yapmamışlar.


    Yine göz açıp kapayıncaya dek gecen sürede sınav sonuçları açıklanması gelmişti. Levent’in kalbi yeniden çıkacakçasına hızlı atmaya başlamıştı yine. Sınavın açıklanacağı akşam levent saatlerce uyuyamamış evin içinde bir tarafa bir bitarafa gezindi durdu. Bir süre sonra yorulan ayakları dayanamadı ve uykuya daldı. Sabah kalktığında isi heyecanı kat aramıştı. Levent bu kez cesaretini topladı ve kendisi bakmaya karar verdi sonucuna. Levent şehir merkezine indiğinde ilk iş olarak sınav sonucuna bakmak oldu. Sınavla ilgili siteye girerek sonucuna bakan levent sonucu ekranda görünce bir anda büyün hayalleri yıkılmıştı. Çünkü sitede büyük harflerle KAZAMADIZ yazıyordu.


    Bu haberi ailesine nasıl söyleyeceğini kara düşünen levent tüm gün boyunca şehrin içinde adeta bir hayalet gibi gezmeye başladı caddede arkadaşlarını gören levent onlarında suratlarının asık olduğunu görünce anladı ki onlarda aynı kaderi paylaşıyordu. Artık eve dönüş zamanı gelmişti artık üç kafadar otobüse binerek evin yolunu tuttular. Levent eve geldiğin de annesi asık suratını görünce anlamıştı zaten levent’in sınavı kazamadığını bunun için üzerine fazla gitmedi.


    Annesi: bu kadar üzme kendini oğlum. Başka liseye gidersin.

    Levent: nasıl üzülmem anne. Kendimi o kadar hazırlamıştım ki kazanacağıma.

    Annesi: bundan işte çok üzülüyorsun işte.

    Levent: olabilir. Aslında şehir dışı yassam gelirdi belki.

    Abisi: seninde dediğin gibi belki gelmemede bilirdi. Beklilerin ardına sığınma şimdi

    Levent: sende haklısın. Her şey olacağına varıyor.

    Abisi: ha şöyle mantıklı ol. Artık onun için yapacak bir şey yok. İyi düşün hangi okula gideceğini. Ona göre oraya kayıt yaptıralım seni.

    Bu konuşmanın ardından levent biraz daha rahatlamıştı ama yinede babası işte olduğu için daha haberi yoktu sınavı kazanamadığından. Babası kızmayacaktı belki ama levent yinede babasının nasıl bir tepki vereceğini bilmediği için biraz korku birazda babasının yüzünü kara çıkardığı için nasıl yüzüne bakacağını bilmiyordu. Bunları düşünürken birden babasının eve girdiğini gördü. Bir anda levent’in heyecanı ve korkusu birden tavan yapmış gibiydi adeta. Babasıyla karşı karşıta gelen levent utancından babasının yüze bakamadı. Babası levent’ bu tavırlarından sınavı kazamadığı anladı. Babası gayet olgun bir tavırla bütün aile fertlerinin de dediği gibi “dünyanın sonu değil ya oğlum. Bu kadarda üzülme.

    Levent: tamamda şimdi ne yapa cam

    Babası: ne yapa canı var mı oğlum normal bir liseden devam edersin sende lise hayatına.

    Levent: tamam baba atık bu nu bir kenara bir kenara bırakıp üzülmemeye çalışa cam.

    Babası: ha şöyle oğlum kendi topla biraz. Toplarken de fazla dağıtma.



    Artık levent bu sınav hakkında bir şeyler duymak istemiyordu. Bunun için de arkadaşlarının içimde bu konuyu açmamaya gayret ediyordu. Sadece buna dikkat edenin levent olduğu her hallerinden belli oluyordu. Bundan kaçamayacaklarının farkına varan levent ve arkadaşları kendi araların da konuyu konuşmaya başladılar.

    Levent: e beyler bende durum fiyasko anlaşılan sizde de aynısı galiba

    Murat: doğru tahmin ettin. Seninki bizimkilerden biraz daha iyiydi sen nasıl kazanamadın. Biz seni kazanır gözü ile bakıyorduk.

    Levent: bende kazanırım gözü ile bakıyordum ama olmadı işte.

    Yılmaz: neden olduğunu biliyor musun peki

    Levent: yok kesin bilmiyorum ama bir tahminim var.

    Murat: nedir o tahminin.

    Levent: her öğrenci gibi bende yanlış tercihin ardına sığınmak istemiyorum ama hiç şehir dışı tercih yapmadım. Bu yüzden de benin puanıma uygun yerleri de yazmamış olduk.

    Murat, arkadaşının kalbini kırmak istemediği için

    Murat: olabilir.


    Sonuç olalar hiç biri sınavı kazanamamışlar ve ne yapacaklarını bilmemektedirler. Levent kafasında birtakım şeyler oluşmuştu ama bunu ailesi ile paylaşmamıştı. Levent o akşam bu kafasında planladığı konuyu konuşacaktı. Levent kazanamayacağı içine doğmuşçasına kafasında sınav açıklanmadan birkaç gün önce de sınavı kazanamasam hangi okula giderim. Düşüncesine dalmıştı ve sonuç olarak meslek liselerinin önünün kapalı olduğunu çeşitli çevrelerden bilgisine ulaşmıştı ve düz liseye giderim düşüncesine aklına yer etmişti. Bu fikirdi onda oluşmasının bir diğer nedeni de abisinin o okulda son sınıf okuması idi. kendine göre böyle düşüncelere kapılan levent bu düşüncelerini ailesi ile de paylaşmak için cesaretini topladı ve bir akşam


    Levent: baba durum ortada sınavı kazanamadık.

    Babası: bunu biliyoruz ne söyleyeceksin.

    Levent: düşündüm taşındım düz liseye gitmeye karar verdim ne diyorsun bu işe sen.

    Babası: karar senin oğlum. Sonuçta bu senin hayatın istediğini yap. Bana sadece fikrine saygı duymak düşer.


    Levent: ağabey sen ne düşünüyorsun

    Abisi: bu kararı verirken iyi düşündün mü peki sen. Neden düz lise.

    Levent: düşündüm tabi ki. Düz lisenin şu anda önü meslek liselerine göre açık diye biliyorum onun için düz liseye gitmek istiyorum.


    Abisi: haklısın ama bilmediğin bir şey var

    Levent: nedir o bilmediğim şey.




    Abisi: bizim okulun dersleri de meslek lisesine göre zordur.

    Levent: olsun ben yinede düz liseye gitmek istiyorum.


    Sonuç olarak levent kararını vermiş ve ailesinden de onayı almıştı. Artık kayıt zamanı gidip NİKSAR DANIŞMENDGAZİ LİSESİ’NE kayıt yaptıra bilirdi artık. Nitekim sınav sonuçlarının açıklanması ile birlikte kayıt zamanı da girdiği için okula kayıt için bir engel kalmamıştı. Levent zaman kaybetmeden yeni okuluna kayıt yaptırmak için sabırsızlanıyordu artık. Gerekli belgeleri toplayan levent kayıt için hazırdı arttık.


    Babasına belgelerin hazır olduğunu söyleyen levent babasının bir gün işten izin alarak Onu okula kayıt yaptırmasını söyledi. Babası bunun üzerine iş yerini arayarak izin aldı. Artık levent yarından sonra liseli olacaktı.


    Levent ve babası ertesi gün şehre inerek levent’in kayıt yaptıracağı okula gelirler. Babası ile birlikte okulun bahçesinden ilk adımı atan levent bir anda büyük bir heyecanla sağa sola bakmaya başladı bunu fark eden babası;

    Fazla bakma oğlum okul açılınca zaten hep buralarda olacaksı.

    Levent: evet ama baba ilki daha heyecanlı oluyor. Kim bilir buradan da sıkılırız bakmaktan.
    Babası: kim bilir.


    Bir sağa bir sola bakınarak binaya gidiler ve sonunda kayıt yaptıracakları müdür yardımcısını buldular. Kapıdan girer girmez müdür yardımcısı levent’i şöyle bir süzdükten sonra.

    Müdür yardımcısı: buyurun ne vardı.

    Babası: oğlumu buraya kayıt yaptırmak istiyorum.

    Müdür yardımcısı: buyurun tabiî ki.


    Müdür Yardancısı gerekli belgelerin hazır olup olmadığını sordu. Levent’in bütün belgeleri hazırdı zaten. Müdür yardımcısı okulun kuralları hakkında bir kaç bir şeyler söyledikten sonra levent’in diploma puanına baktı ve puanının okul için yeterli olduğunu söyledikten sonra kayıt işlemlerini tamamladı ve “haydi hayırlı olsun diyerek “ levent ve babasını uğurladı. Levent artık bir lise öğrencisi olmuştu.

    Yaz tatili bitmiş okulların açılma zamanı gelmişti artık okulun ilk günü oklu köydeki işler nedeniyle gidemeyen levent o gün evde “lise hayatına alışa bilimiyim, kendime uygun arkadaş bulabiliriyim “gibi düşüncelere kaptırmıştı kendini. O akşam yine çok heyecanlı bir şekilde idi ama ağabeyside o okulda olduğu için heyecanı yatıştı ve uykuya daldı. Sabah erkenden kalktı iyi bir kahvaltı yaptıktan sonra servise bindi ve okuluna gitti. Köyden arkadaşlarında aynı okula kayıt yaptırmışlardı ve sınıflarının yolunu tuttular ve birde gördüler ki aynı sınıfa gidiyorlar. Anlaşıldı ki levent ve arkadaşları aynı sınıfa düşmüşlerdi. Bunu öğrenen levent ve arkadaşlarının yüzünde büyük bir sevinç belirdi. İlk gün okula hiç biri gelmediği için sınıfta yer bulmakta zorlandılar ve ayrı yerlere oturmak zorunda kaldılar. Ama yine de aynı sınıfta oldukları için çok mutlulardı.


    Okulun ilk günleri tanışma faslı olduğu için ilk günler ders işlememişlerdi sonra ki günlerde ise dersler başladığında abisinden bildiği kadarıma öğrencilerin baş belası ders olan fizik dersine girdi. İlk konuların kolay olmasıyla “ abım bundan mı korkuyordu yani demeye başladı kendine” ama dersler ilerledikçe abisine hak vermeye başladı. Hakikatten de zor bir ders olduğunu almayan levent “ bu dersten çekeceğim var diyerek iç çekti.”

    Levent lisenin nasıl bir yer olduğunu anlamıştı.

    Artık dersler ilerlemiş konular birikmişti. Sınav takviminin açıklanması ile birlikte lise hayatının sınavlarına gireceği heyecanıyla;

    Levent: ağabey okulda sınavlar nasıl olur. Kolay mı zor mu?

    Abisi: çalıştıktan sonra zor diye bir şey olmaz. Sen yeter ki düzgün bir şekilde çalış.


    Levent sağ olasın ağabey. İyi ki sen varsın. Beni rahatlatıyorsun.

    Ağabeyinden gerekli isteklendirme ve tüyoları alan levent zaman kaybetmeden sınavlara çalışmaya başladı. Oklun ilk günlerinde ki rahatlığı bir kenara bırakarak çalışmalarına devam etti. Fakat ilk günlerde ki rahatlığa alışan levent için ders çalışmak biraz zor geliyordu. Ama yapacak başkada bir şeyi olmadı için çalışmak zorundaydı. Zaten sınavı kazanamadığı için ailesinden biraz çekiniyordu. Bunun için çalışması gerekiyordu. İlk sınavlarına bu istekle hazırlanan levent ilk sınavları kendine göre başarılı bir şekilde vermişti. Sınav sonuçları her derste açıklanırken bir heyecan içinde bekliyordu tüm arkadaşları gibi. Bütün sınav sonuçları açıklandı ve sonuç olarak levent 12 ders içinde sadece 2dersten geçememişti. O derslerden biri de ilk zamanlar kolay dediği fizik dersiydi. Zaten bütün sınıfın kötüydü o dersi onun için de fazla kafasına takmadı. Yinede ikinci sınavda düzelteceğine kendine söz verdi. Ve hayatına kaldığı yerden kendine çekidüzen vererek devam etti.



    Bu çekidüzen genelde lise hayatının ilk zayıf notlarını alması neticesi ile genelde dersler yönünde oldu. Bu çekidüzenle birlikte zayıf olan o iki dersine ağırlık veren levent ikinci sınavlarda o zayıf dersleri düzeltmeyi kafaya koymuştu. Nite kimde göz açıp kapayıncaya kadar ikinci sınavlarda gelmişti ve levent’in çalışıp çalışmadığı belli olacaktı. Levent sınavlara birdir girdi ve sınavlar söz verdiği gibi iyi geçmişti. Sınavların bitmesiyle levent lise hayatının ilk karnesini alacaktı. Bu karne levent’in ne kadar azimli biri olduğunu göstermişti. Levent bu azim ve kararlılıkla ikinci dönende de devam edebilirse sene sonunu daha iyi bir şekilde bitirebilirdi.



    Bu azim ve kararlılığı ikinci dönemin başlarında gösteren levent derslerinde gösterdiği başarılarla da kendini ön plana çıkaran levent ilk senesini başarılı bir o kadar da neşeli geçirmişti. Sene sonunda gülen taraf olmayı hak etmişti.



    Karne günü gelmişti artık bütün arkadaşları olduğu gibi levent’e heyecanlı bir şekilde karnelerin verilmesini bekliyordu. Ama öğretmenleri öğrencilerin hiçte hoşlanmadıkları şeyi yani karne öncesi nasihat vermeye başlamıştı. Bu durumdan sıkılan öğrenciler ise bir an önce karnelerini tatile girmek istiyorlardı. Bunun için de hep bir ağızdan “ hadi hocam yeter artık verin artık şu karneleri. Bu sesleri karşılık bulan öğrenciler sonunda karnelerine kavuşmaya başladılar. Sıra ile karneleri dağıtan öğretmenlerini heyecanla bekleyen öğrenciler karneleri iyi olanlar sevinçten havalara uçmaya kötü olanlar ise üzüntüden yüzleri mahkeme duvarına dönmeye başlamıştı. Sıra levent! Geldiğinde ise levent heyecanla öğretmeninin yanına gitti. Öğretmeni diğer öğrencilerden farklı ona ilk başta bir belge verdi bu belge sınıf içinde gerek arkadaşlarına gerekse öğretmenlerine karşı saygılı olduğu için ONUR BELGESİ idi. Diğeri ise derslerinde gösterdiği gayretten ötürü TEŞEKKÜR BELGESİ idi. bunların yanı sıra bütün öğrenciler verdiği alan seçmeleri için bir dilekçe kâğıdı vermişti.


    Bu dilekçe kâğıdı seneye hangi alanda okuyacaklarını gösterecekti.

    Öğretmeni: bu dilekçeyi kedi isteğiniz yönünde doldurun ki o bölümde sıkılmayasınız.

    Öğrenciler: nasıl yani öğretmenim
    Öretmeni: şöyle ki mesela levent sen hangi dersleri daha çok seviyorsun

    Levent: matematik, biyoloji ve kimyayı daha çok seviyorum

    Öretmeni: bakın levent’in ki tam olarak sayısal olarak görülüyor. Bunun gibi işte


    Öğrenciler arasın da sen hangi bölüme gideceksin muhabbeti başladı bir anda. Levent fazla düşünmeye gerek yok gibisinde “benim hangi bölüme gideceğim belli diyerek bu konulara fazla girmedi.


    Karnesini ve belgelerini alan levent büyük bir sevinçle herkese göstermeye başladı. Eve gelen levent belgelerini saklamış ve evdekilere sürpriz yapmayı düşünüyordu. Ama hesap etmediği bir şey vardı o da küçük kız kardeşi belgeleri sakladığı yeri görmüş ve levent içeri girdiğinde belgelerle beraber içeri girmişti. Böylece levent! İn süperiz planları da suya düşmüştü.


    Levent: sen ne yaptın ben sürpriz yapacaktım. Her şeyi karıştırdın.

    Kız kardeşi: ne bileyim ben senin sürpriz yapacağını.

    Annesi: her neyse oldu bir kere. Sonuçta öğrenecektik.

    Levent. Evet, ama daha heyecanlı olurdu.



    Bütün aile tebrik ettikte sonra

    Levent: bir şey daha var

    Babası: nedir o

    Levent: alan seçimi var ne yapmamı önerirsiniz.

    Abisi: o senin tercihin. Hangi derste başarılı isen o bölüme git.

    Levent: öğretmenim sen sayısal bölüme git dedi ama bilmiyorum.

    Abisi: tamam işte öğretmenin dedi ise ona git ama kendine güveniyorsan. Yine orda da fizik var.

    Levent. Ağabey sen de sayısal öğrencisin değil mi. zor mu peki o bölüm.

    Abisi: çalışırsan her şey kolay olur. Ama dediğim gibi fizik var ve sen o dersi sevmiyorsun.

    Bu konuşmanın ardından levent sayısal bölüme giymeye karar verdi. Dilekçeyi dolduran levent lise hayatını artık bir sayısalcı olarak sürdürmek istiyordu.
    Yaz tatili böylece başlamış oldu levent için köyde ailesine yardım eden levent nasıl geçtiğini anlamamıştık yaz tatili sona erdi. Yine her zaman olduğu gibi okulun ilk günü okula gitmeyen levent kendi kafasına göre yaz tatilini bir gün daha uzatmış oldu. Okulun ikinci günü okula giden levent her zamanki gibi yer bulmakta zorluk çekeceğini düşünüyordu ama bu kez liseden arkadaşlarında aynı sınıfta olduğunu görünce bir sıkıntı çekmeden yer buldu ve yerleşti. Ve araların da konuşmaya başladılar;


    Levent: sen de mi burmadasın yılmaz hani sayısala gelmeyecektin ne oldu.

    Yıkmaz: gelmeyecektim ama bu bölümden başkada önü daha açık bir bölüm bulamadım.

    Emre: ben zaten çoktan karar vermiştim buraya gelmeyi.


    o sene sayısal sınıf bir tane çıkmıştı ve o sınıfına okulun zemin katına yerleştirmişlerdi. Sayısal sınıfla beraber zemim kata bir üst sayısal sınıfı ve birde yeni lise birleri yerleştirmişlerdi. Zemin kattaki öğrenciler seslerini duyurmak için her derssin hocasına ayrı a bu konuyu sormaya başlamışlardı.” bizi neden hu mahfene tıktılar öğretmenim”
    Öğretmenleri bu konu hakkında pek fazla Bir şey bilmedikleri için “zemin kat yukarılara göre daha sessiz olur herhalde ondan olsa gerekiyor” cevabını veriyorlardı ağızbirliği yapmışcasına. Zamanla bu fikir öğrencilerin kafasına yatmıştı. Çünkü öğretmenleri haklıydı zemin kat diğer katlara öre daha sessizdi. Ama bir o kadarda kalorifer dairesine yakın olduğu için kokuda oluşma riski vardı nitekim eskiden orda okuyan öğrenciler den öğrendiklerine göre de koku oluyormuş zaten.


    Zaman geçtikçe eski ve yeni arkadaşları ile kaynaşan levent artık ÖSS sınavının varlığını kabullenmiş. Taşımalı gelip gittiği içim o sene ne okulun verdiği kurslara katılabildi ne de maddi durumu iyi olmadığı için dershaneye gide bildi. Kendi çabaları ile ayakta durmaya çalışıyordu. Dersleri derste öğrenmeye öğrendiklerinde hiç gün atlamadan tekrarlamaya ve bulabildiği kadarda o konular hakkında sorular çözmeye çalışıyordu. Derslerin deki bu tutumu gecen sene nelere göre levent daha iyi bir iyi bir izlenim bırakmasını sağladı. Nitekim sene sonu yaklaştığında bu iyi ilerleyiş karnesine yanaştı. Kendi çabalarıyla notlarını iyi olması ona bu sene TAKTİRNAME BELGESİNİ getireceğini düşünen levent sadece 2 kredi ile takdirname yi kaçırmıştı. Bunun üzerine öğretmeni ona yine iki belge vermişti. Diğeri her zaman olduğu gibi onur belgesi olmuştu.


    Bu çabalarının farkında olan ailesi ona bir Sürpriz hazırlamışlardı. Bu Sürpriz levent'in çok istediği bir şey olması için de onu yaz tatilin de bir haftalığına olsa İstanbul’a göndereceklerdi. Levent eve geldiğinde bu konuyu ona açtılar;



    Babası: aferin oğlum kendi çaba ve gayretinle takdir belgesini az farkla kaçırdın ama bizi hayal kırıklığına uğratmadın. Yinede eve 2 belge ile geldiğin için seni İstanbul’u dayınların yanına yaz tatilinde bir haftalığına da olsa gön derecem.


    Levent: (çok sevinen levent) ne zaman gidiyorum baba.

    Babası: sen ne zaman istersen gidebilirsin

    Levent: bir an önce olsun baba çok merak ediyorum İstanbul’u

    Babası: tamam oğlum birkaç gün içinde köyde biri İstanbul gidecek onunla gidersin. Hem köyün işleri çıkmadan gidip gelirsin.

    Bunu duyan levent çocuklar gibi sevinmeye başladı. Annesine “hadi anne valizimi hazırlayalım dedi” bunu duyan annasi “yavaş oğlun daha birkaç gün var gitmene şindiden valiz hazırlanır mı?”

    Bu Birkaç gün levent için çokta kolay geçmemişti ama yine gitme günü gelmişti. Bu kez annesi: hadi oğlum valizini hazırlayalım

    Levent. Tamam, hazırlayalım anne

    Levent ve ananesi valizi çarçabuk hazırladılar. Zaten bir haftalık gittiği için çokta Bir şey koymamışlardı zaten. Levent gitmeye hazırdı böylece. Köyden bir tanığınla gidecek olan levent onunla beraber İstanbul arabasına bindi. Gece boyun hiç uyumayan levent yol boyunca yolları izlemeye başladı ilk defa İstanbul' gittiği için hiç yol boyunca gözünü yoldan alamamıştı. Yolda bir ara uykuya dalan levent rüyasında İstanbul’u görüyordu. İstanbul'un o filmlerde gördüğü yerleri boğazı, tarihi yerleri gibi. Levent uyandığında İstanbul’a varmak üzere olduğu öğrendi beraber bindiği köylüsünden. Hemen toparlanarak kuzenlerine telefon ederek “kuzen ben İstanbul’a gelmek üzereyim beni terminalden alırsın “ dediğe yolu izleme kaldığı yerden devam etti. Araç terminal girmişti artık levent arabanın camında sağa sola akarak kuzenini aramaya başladı ve sonunda kuzenini kalabalığın içinde bulabildi. Valizi ve köyden getirdiği hediyeleri araçtan alan levent’e


    Kuzeni: ayağına sıcak su dökeyim de ayağın alışsın.

    Levent: bu ne şimdi esperimi yaptın şimdi. Ama olsun döktü alışsın

    Bu esperinin ardından

    Kuzeni: Hoş geldin ya kuzen

    Levent: hoş bulduk kuzen


    Kısa bir selamlaşmadan sonra levent kuzeni ile birlikte eve gelir ve dayısı ve yengesi ile selamlaştıktan sonra

    Dayısı: sen yol yorgunusun şimdi yat dinlen akşama görüşürüz.

    Levent: tamam dayı dinlenirim


    Levent biraz uyuduktan sonra kaktı ve çok gelmek istediği İstanbul’un havasını soluyordu artık. O gün dışarı çıkamamışlardı. Ama ertesi gün ise kuzeniyle birlikte İstanbul kazan bunlar kepçe misali gezebildikleri kadar gezdiler 1 hafta boyunca. Bir hafta dediğin nedir ki zaten yine göz açıp kapayıncaya kadar geçti. İçinde biraz hüzün birazda üzüntü ile olmasına rağmen memleketine dönme vakti gelmişti artık. Levent' yine kuzeni getirmişti terminale ve levent araca bindi ve yine yorucu bir yolculuk başlamıştı. Yine levent gelişinde olduğu gibi yolları izleye izleye tokat' a kadar gelmişti. Bu kez hiç gözlerini kırpmamıştı bile hem bu ikinci uzun yolculuğu olduğu için ve yanlın olduğu için hiç gözlerini kapamadan gelmişti.

    Levent eve geldiğinde hiç uyumadığı için direk yatağına yattı. Akşama kadar deliksiz uyuyan levent uyandığında babası eve gelmişti ve

    Babası: anlat bakalım oğlum neler yaptın İstanbul’da

    Levent: ne yapayım baba bol gezdim kuzenle.

    Babası: dayınlar nasıl peki.

    Levent: onlarında hepsinin selamı var hepinize.

    Babası levent' i İstanbul’a göndermekle ne kadar doğru bir şey yaptığını anlamıştı. Çünkü levent'im morali adeta tavan yapmış gibiydi.

    Babası: işte oğlum derslerimde başarılı olursan böyle bu gibi mükâfatını alırsın.

    Levent bu gazın ardından kendi kendine yine söz vermişti yine daha iyi olacağına dağîn.


    Artık yorucu ve bir o kadarda zevkli bir yaz tatilini de girdide bırakan levent lise 3 öğrencisi olmuştu. ÖSS sınavının ve sonunda ödülün olduğu düşüncesi levent'i daha da hırslandırmıştı derslere karşı. Levent dersleri sene başından sıkı tutmaya vermişti. Bunun için de ailesi ile konuşarak dershaneye gidemese bile okula yardımcı kitaplar aldı. Okulda öğrendiği konuları evde kendi kitapları yardımıyla pekiştiriyor o da olmasa okulda öğretmenlerine tekrar anlattırıyordu konuları. Bunu yaparken de kendini sosyal çevreden soyutlamak istemediği için yeri geldiğinde arkadaşları ile halı saha maçlarına gidiyor. Yeri geldiğinde de derslerine pür dikkat çalışıyordu.


    Derken lise 3 ün sınavları başladı ve levent güne birlik çalıştığı için sınavları kayıpsız geçti sınavlarının bu kadar rahat geçmesi üzerine “demek ki planlı çalışınca devamı geliyormuş” dedi kendi kendine. Ara sınavların biti mi ile levent kendini ben zaten yapıyorum Edalına kaptırdı ve kendini daha çok eğlenceye vermeye başladı. Levent her fırsatta arkadaşları ile halı saha ya da köyün sahasında futbol oynamaya başladı. Levent bir gün yine ders çalışmakta iken

    Köyden arkadaşı: hadi levent maça gelmiyor musun?

    Levent kendini sınavlardan sonra fazlasıyla eğlenceye kaptırdığı için

    Levent: tamam siz gidin 5 dakikaya ordayım.
    Levent böylece öss ve ödülü unutarak arkadaşları ile birlikte oyna öyle bir dalmıştı ki saat 13: 00da başlayan maç öyle bir maçtı ki kıran kırana bir maç oluyordu. Levent savunma oyuncusu olmasına rağmen bir pozisyonda formele kadar giderek öyle mükemmel bir şut attı ki kalece topun nerden gittiğini göremedi bile. Levent o maçta sadece bir gol atmıştı ama kurtardığı gollerin haddi hesabı yoktu. zataen levent'in görevi gol atmak değil kalesine gelen tehlikeleri uzaklaştırmaktı. Bunu da elinden gelen en iyi şekilde yapıyordu. Nitekim maç leventlerin takımının 4–3 lük galibiyeti ile sonlandı.


    Eve gelen levent maçın verdiği yorgunlukla bir duş alarak kendini bu kez de televizyona kaptırdı. TV de güzel bir a filmi bulan levent filmi izlemeye başladı. Ders çalışması gerektiğini unutmuş bir şekilde.

    Ara sınavın verdiği rahatlık la ders çalışmayı iyiden iyiye aksatan levent dönem sonu sınavları geldiğinde bir telaş sarmıştı çünkü ara sınavlardan sonra fazla derslerine çalışmayan levent sınavda ne yapacağını kara düşünüyordu artık. Levent sınavlarına tek t girdi ve çıktı sonuç ilkleri kadar mükemmel didildi tabiki. İlklerinin iyi olması nedeniyle dönem sonuna o kadarda kötü yansımamıştı notları. Ama notlarının düştüğünüzde farkında idi. Notlarındaki bu düşüş levent! te soğuk duş etkisi yaratmıştı. Sömestr tatili boyunca geri kaldığı dersleri tamamlayan levent ikinci dönem birinci dönem yaptığı hatayı yapmayacağına değir kendi kenedine söz verdi. Yine aynen birinci dönemin başlarında olduğu gibi derslerine ağırlık vermeye başladı. Bu tutum levent' i birinci dönemin başlarında olduğu gibi ikinci dönemin ara sınavlarında başarıya götürmüştü.


    Yine arkadaşları levent’e çeşitli sosyal aktiviteler önermelerine rağmen levent bunların bazılarına katıldı. Birinci dönem de yaptığı hataya düşmek itemiyordu.



    Hayatında uygulayıp bu denge politikası levent'in ikinci dönem yılsonu notlarında yansımıştı. Levent lise hayatının ilk TAKTİRNAME BELGESİNİ almaya hak kazanmıştı artık.


    Levent elinde karnesi ver öğrencinin hayli olan takdirname belgesi ile eve sevişli bir şekilde geldi. “ bunu gören babam artık bu belgeye de iyi bir ödül alır artık düşüncesi ile eve girdi. Karnesini ve belgesini gösteren levent;

    Levent: baba bu karne ve belgeye bir ödül verirsin artık.

    Babası: bende isterdim oğlum bu karyene bir ödül vermeyi bu sene malasef yok

    Levent: neden ama baba

    Babası: bu sene elim biraz sıkışık oğlum. Hem de gelecek seneye son sınıfsın oğlum.

    Levent: ne olmuş son sınıfsam baba.

    Seni gelecek seneye dershaneye yazdırmayı düşünüyorum.
    Bunu duyan levent babasına saygısızlık ettiği için kendinden utanıyordu.

    Levent: önemli değil baba zaten ödül falan bahane önemli olan benim bu dersleri öğrenmem ve dolayısıyla da ÖSS de yapabilmem.

    Babası levent'in anlayışı için çok mutlu olmuştu.


    Böylece o yaz köyde kalmıştı yine ödül beklerken köy işleri; tarla ineklerin güdüm işi levent’e kalmıştı. Levent o yaz tatile neden gidemediğini bildiği için fazla umursamadan hayatına kaldığı yerden ediyordu. Çünkü o derslerinde başarılı olabilmesi demek levent’in konuları kavradığını ve ÖSS de başaracağını gösterirdi. Levent’e bu farkında olduğu için “ yine seneye aynı performansı gösterirsem ÖSS’ni kazana cağına dair kendine söz verdi.


    Derken sınavdan önceki bu son yaz tatili de geçmişti. Levent artık lise son sınıf öğrencisi olmuştu. Babası söylediği gibi levent’ i dershaneye kayıt yaptırmak için dershanenin son sınıflar için hafta sonları olduğu hafta içinde okul çıkışı sadece bir iki saat etüt olduğunu öğrendiğinde


    Babası: şimdi ne yapacağız oğlum senin de duyduğun gibi dershane hafta sonu.


    Levent: duydum baba.

    Babası kararlı idi oğlunu bu sene dershaneye yazdıracaktı.

    Babası: buluruz bir dur sen.


    Levent: nasıl peki baba ne yapacağız.

    Babası: diğer arkadaşların da dershaneye gelecekler değil mi?

    Levent: evet.

    Babası: diğer arkadaşlarında ev tutarız.



    Levent yurt fikrine sıcak bakmıyordu ama ev hayatının da zorluklarını da düşününce


    Levent: baba ben evde yapamam. Sen en iyisi bir yurt bak kalmam için.


    Babası: neden kalmıyorsun oğlum. Bütün ihtiyaçlarını biz karşılarız köyden.

    Levent. Onlar doğru baba. Arkadaşlar gelir gider ders çalışamam orda.

    Babası: haklısın oğlum senin dediğin gibi olsun. Sana iyi bir yurt bakalım biz.


    Levent bu hareketi ile babasının gözünde bir kademe daha yükselmişti. Artık kalma sorunu da çözüldüğüne göre artı levent dershaneye kayıt yaptıra bilirdi.


    Dershaneye ilk defa gidecek olan levent hem dershane hem de yurt hayatını nasıl yürüteceğini bilmiyordu. İlk hafta yurt bulunmaması nedeniyle levent dershaneye sadece okul çıkışı olan derslerine girebildi. Dershane sınıfı okul arkadaşlarından oluştuğu için fazla sıkıtlı çekmemişti dershaneye alışmakta. Bir an önce yurt işinin de hallolmasını ve derslerine bir an önce tam olarak başlamak istiyordu. Çünkü bu sene ÖSS vardı ve işini çok sıkı tutmalıydı.



    Yurt bulunması da fazla uzun sürmedi ve sonunda kalabileceği özel bir yurt bulundu. Kaydını yaptırmadan önce levent kalacağı yeri tanımak gidip görmek istiyordu. Nitekim babasıyla beraber hem kayıt hem de gidip görmek için yurda geldiler. Yurt çok ahım şahım bir yurt değil belki ama ev hayatından da iyi ders çalışılırdı. Fakat bir sorun vardı. Yurt dershaneye çok uzaktı. Bunun üzerine;



    Levent: baba yurt fena değil ama dershaneye çok uzak.

    Babası yurt müdürüne dönerek şöyle dedi.

    Babası: bu yurdun önünden dolmuş geçiyor mu?

    Yurt müdürü: Evet efendim geçiyor.


    Babası: bu işte böylece halloldu.

    Levent: nasıl

    Babası: baktın yetişemiyorsun atla dolmuşa bin git

    Bu sorun da çözüldüğüne göre artık hiçbir engel kalmamıştı yurt müdürü ile sıkı bir pazarlık sonucu anlaşan babası levent’i sonunda yurda kayıt yaptırdı. Hiç zaman kaybetmeden eve gidip bir an önce yurtta kullanacağı eşyalarını hazırlaması gerekiyordu. Eşyalarını hazırlayıp yurda geldi.




    Yurtta ilk gece

    Levent daha önce hiç yurtta kalmadığı için ilk gece oldukça sıkıcı geçmekte idi. kimseyi tanımıyor yurt içinde geziniyordu. Birden bir tanığının sesini duydu ve heyecanla o yöne yönelip kapıyı açtı. Birde kendi köyün den ama Anadolu lisesinde okuyan arkadaşını(yasin) görünce sevinçten şok olmuştu.


    Levent: sende mi buraya kayıt yaptırmıştın ki.

    Yasin: evet.

    Levent: ben seni diğerleri ile eve çıkacaksın diye biliyordum.

    Yasin: öyleydi ama orda ders çalışamam diye buraya geldim.

    Levent: aynen benim gibi düşünmüşsün. Neden bu yurttu seçtin.

    Yasin: okuldan arkadaşlarım burada kalıyorlar o yüzden şetçim.

    Levent: iyi sende sıkıntı yok o zaman.

    Yasin: evet. Sende de sıkıntı olmaz artık hem ben varım hem de arkadaşlarım onlarla da tanışırsın şimdi. Bun arada bizim köyün alt tarafındaki köyden de biri var burada.

    Levent: âdem.

    Bu sözleri duyduktan sonra bütün sıkıntıları bir anda sıfırlanmıştı. Derken âdem diğerlerini tanıdığı için odaya girdi ve göz göze geldik.



    Âdem: sen ne zaman geldin.

    Levent: bu gün geldim.

    Âdem: ben seni diğerleri ile evde kalacaksın diye biliyordum.

    Levent öyleydi ama karar değiştirdim. Onlar iki kişi çıktılar eve.


    Âdem: iyi olmuş geldiğin.

    Levent beni bırakıta sen dershaneye bile gelmeyecektin be oldu da yurda geldin.

    Âdem: ağabeyimin aileme baskısıyla gelebildim. Dershaneye de yazıldım.



    Derken zaman baya bir geç olmuştu “ bu günlük bu kadar yeter diye bir ses geldi”. Herkes odasına giderken levent ve âdem aynı odaya yöneldiler.

    Âdem: sen de mi burada kalıyorsun.


    Levent: beni de bu odaya verdiler.

    Âdem: bu süper olmuş işte.

    Levent: evet.



    Böylece yuta sıkılmacığını düşünen levent bırakın sıkılmayı eğleneceği düşünceler gelmişti şimdi aklına. Âdem’le beraber yan yana ranzalarda yattılar ilk gece.


    Sabah olup kalktıklarında âdem’in dersi erken olduğu için erken gitmişti dershaneye. Levent sabah kalktığında âdemi göremeyince bir an için dün akşamkilerin rüya olduğunu düşündü. Rüya olamazdı çünkü âdem’in eşyaları ranzasının üstünde duruyordu. Sonra levent’te giyinip kahvaltısını yaptıktan sonra o da dershaneye doğru yola cıktı. Dershaneye geç kalma gibi durumu olmadığı için yürüyerek gitti İlk hafta sonu dershanesine.




    Levent artık işleri çok sıkı tutmak zorundaydı. Çünkü babası sıkıntıya girerek onu dershaneye göndermiş. Dershanesi hafta sonu olduğu için bir de yurda vermişti. Levent bunların farkında olduğunu ilk derslerde göstermişti.


    Zaman su gibi akıp geçerken levent derslerine çok iyi motive olmuş bir şekilde devam ederken bunu göstermesi için dershanenin sıklıkla uyguladığı bir şey olan ilk deneme sınavı girdi ve sınavı çok iyi geçmişti. Levent bu sonuç üzerine geçmişte yaptığı bir hataya daha düştü. Bu hata geçen yıllarda derslerinin iyi olduğunu görüp ben bunları yapıyorum edasına girmesiydi.



    Levent bu edayla zaten anlıyoruz konuları bu kadar kedimizi yıpratmaya gerek yok diyerek. Derslerini aksatmaya başladı. Evde de değildi zaten ne yapıyorsun diyen de yoktu. bunun için çok rahat hareket etmeye başladı. İlk zamanlar biraz çekimser durmasına karşılık sonraları işleri çığırından çıkarmıştı.



    Bir gün levent yurttan arkadaşlarımla ders çalışacağım bahanesi ile arkadaşların da kaldı. O gece levent ve arkadaşları küçük bir öğrenci evin de buluştular.




    Levent: ne yapıyoruz beyler bu akşam.

    Yıldırım: ne istersek adamım.

    Levent: vay özgürlük diyorsun yani.


    Yıldırım: aynen özgünlük diyorum.

    Levent: o zaman dışarı çıkıp bir şehir turu yapalım.

    Ahmet: neyle yapacağız araba yok ki.

    Yıldırım: o sorun değil bizim arkadaşın babasının arabasını alırız.

    Levent: o nasıl olacak.

    Yıldırım: o da bizle gelecek tabiî ki.




    Böylece levent ve diğer arkadaşları arabayı alarak şehir için de bir aşağı bir yukarı caddede turlamaya başladılar. Araba zaten tam genç işi diye tabir edilen araba idi abartısı, son sistem hoparlör vardı. Kızların yanından geçerken müziğin sesini son ses verip çevredekileri rahatsız etmeye başlamışlardı ki levent bir arkadaşı yeter artık beyler bitirelim bu geceyi başımıza bir iş aşmadan.


    Araba sahibi: ne o beyler kortunuz mu?

    Levent: korku değil de içim de garip bir his var bırakalım yeter artık.

    Araba sahibi: işte buna korku derler.



    Levent’ i dinlemeyen arkadaşları şehrin içinde gezmeye devam ettiler. Derken caddede dolaşırken araba baya bir surat kazanmıştı aniden önüne çıkan başka bir arabaya çarptı.
    Ama neyse ki her iki arabadaki şoförlerde iyi olduğu için ufak sıyrıklarla atlatıldı kaza. Her iki arabada fazla hasar almamıştı. Her iki şoförde de hata olduğu için kendi aralarında hallettiler olay polise intikal etmemişti.


    Yıldırım: şimdi ne olacak arabanın hali.

    Araba sahibi: öneli değil zaten arabanın kaskosu var kasko öder.

    Yıldırım: peki senin halin ne olacak.

    Araba sahibi: o da sorun değil babam kızmaz bana. Hem bu ne ki ben arabayı bir keresinde kullanılamaz hale getirdim o zaman kızmadı.


    Ahmet: tamam o zaman senin için bir sıkıntı yoksa tamam.



    Levent ve arkadaşları araba sahibinin yanında korkularını dile getiremeseler bile çok belli ediliyorlardı. Levent ve arkadaşları eve geldiklerinde olayın şokunu hala atamamışlardı. Suratları kül dökülmüşçesine beyazdı. Kafalarını toplayan levent ve arkadaşları;


    Ahmet: beyler bundan ailelerimizin hiçbir şekilde haberi olmayacak.

    Yıldırım: aynen beyler haberleri olmayacak.

    Levent: ben size demiştim değil mi yeter bırakalım diye.

    Yıldırım: demişini bırak şimdi. Ailelerin haberi olmuyor bu olaydan.

    Levent: tamam ya demeyiz.




    Böylece ailelerine söylemeyeceklerini arlarında anlaşan levent ve arkadaşları Bu konu burada kapandı diyerek geceyi sonlandırdılar. Levent tüm gece ben ne yaptım diyerek uykuya daldı. Sabah katlığında dershanede bir ölçme değerlendirme sınavı vardı. İlk sınavın iyi geçmesinden sonra fazla ders çalışmayan levent bu sınavda ne yapacağını bilmemektedir. Sınava girer ve çıkar. Sınav tabiî ki de çok kötü geçmiştir. Sınav çıkışı sessiz bir köşeye çekilip uzun bir süre düşündükten sonra hatasının farkına varan levent ne olursa olsun sınavı iyide geçse kötüde geçse karamsarlığa ya da dersleri boşlamaması gerektiğini sonunda anlamıştı.


    Bu sınav sonucunu bir köşeye asarak kendine soğuk duş etkisi yapacağını düşündü. Çünkü “ bir nüsü bet bin nasihatten iyidir” sözünü hatırladı. Bundan sonra derslerine daha dikkatli çalışıyor.


    Bu arada okul dersleri de dershane nedeniyle tüm arkadaşları gibi aksamıştı.
    Ama okuldaki öğretmenleri öğrencilerin üstündeki bu ağır yükün farkında oldukları için öğrencilerin üstüne fazla yüklenmiyorlar fazla ödev falanda vermiyorlardı.

    Okul sınavları da fazla zorlamıyordu artık öğrencileri. Çünkü hem dershanede öğreniyorlar aynı konuları hem de dershanede. Birde öğretmenleri okul puanlarının düşmemesi için kolay soruyordu sorularını ya da konuları bildikleri için onlara kolay geliyordu.


    Son sene de elerliden kayıp gitmekte idi levent ve arkadaşlarının bu günlerin hatırına bir şeyle yapmak istiyorlardı ama hiç birinin aklına iyi bir fikir gelmiyordu. Bir gün ;


    Levent: arkadaşlar yarın bir gün bu günleri hatırlamak için gelin kendi sınıfımıza ait albüm yaptıralım.


    Zeynep: çok iyi bir fikir bu yapalım bence bun.


    Emre: hakikatten çok güzel bir fikir yapalım bence de.



    Böylece sınıf onayından gecen uyguladılar ve gerek sınıf için de gerekse okul dışında bütün sınıf ve öğretmenleri ile bilekte hatıra fotoğrafı çektirerek bir hatıra albümü hazırlarlar.



    Okulun bu son günleri sınıf arkadaşları ile iyi günler geçiren levent kafasını rahatlatmıştı ki. Dershanede sınavın yaklaşması ile birlikte deneme sınavlarının sayısını artırmış öğrencilerin sınavdan önceki bu son günlerini iyi değerlendirmek istiyordu.



    Levent o kazadan sonra kafasını topladığı için deneme sınavları çok iyi geçiyordu. Gerçek sınav da deneme sınavları gibi geçerse sınavı kazanamaması için hiçbir engel yoktu. Ama levent yine de çalışmayı elden bırakmıyor. Tüm hızıyla derslerine çalışıyordu.


    Sınav gününe az kalmıştı öğrencilerin nerelerde sınava gireceğini gösteren sınav giriş belgeler öğrencilere dağıtılmaya başlanmıştı. Levent köyde oturduğu için adresini köyün adresini vermişti. Giriş belgesini başka ellere geçmemesi için PTT şubesine giderek elden aldı garanti olması için. Levent kendi ilçesinde yer alan meslek yüksek okulunda girecekti sınava.
    Levent gibi birçok arkadaşı aynı yerde gireceklerdi sınava.




    Sınav günü gel di çattı artık levent için tamam ya da devam niteliği taşıyan bu sınavı mutlaka kazanmalıydı. Levent bu sınava inişli çıkışlı bir süreçle gelmişti bu güne kadar. Ama bu kez için de fazla korku yoktu. Çünkü gerek dershane gerekse okulda ki öğretmenleri sınav anında heyecanlanılırsa o sınavın kendileri açısından hiçte iyi olmayacağını anlatıp durdular sene boyunca bunun için de levent bu sınav bu kadar önemli olmasına rağmen fazla heyecan yoktu


    Sınav akşamı eve de ailesi moralini yüksek tutması için onun la fazla Sınav hakkında konuşmadılar. Sınav sabahı heyecansız bir şekilde sınav merkezine gelen levent orda arkadaşları ile biraz sohbet ittikten sona sınava girecek öğrenciler teker üstleri arandıktan sonra binaya alındılar. Levent sınav salonuna giderek sırasını buldu ve tuvalet ihtiyacını karşılamak için tuvalete gitti. Geldiğinde sınav başladı levent kendinden emin bir şekilde
    Soruları teker cevaplayıp geçiyordu hiç heyecana kapılmadığı için çok rahat bir sınav geçtiriyordu. Derken sınav bitti ve artık gerisi Allah kerimdi. Sınavdan dışarı çıktığında ağlayanlar sevinçten havalara zıplayanlar bir arada idi.


    Levent eve geldiğinde ailesi yüzündeki sevinç ifadesini görünce anlamışlardı sınavının iyi geçtiğini.


    Sonuçlar fazla beklemeden açıklanmış levent çok iyi bir puan almıştı. Son olarak bu sonuca yakışır bir final gerekiyordu. Levent vakit kaybetmeden tercih kılavuzu alarak tercih yapmaya başladı ama bu kez bir bilenle yani dershanenin rehberlik öğretmeni ile yaptı tercihlerini.


    Sonuçlar yine fazla uzun süre beklemeden açıklandı levent bu kez kendinden emin bir şekilde sonucuna baktı ve sonuç olarak.





    ANKARA GAZİ ÜNİVERSİTESİ VETERİNERLİK BÖLÜMÜNÜ



    KAZANDINIZ


      Forum Saati Perş. Mayıs 16, 2024 5:01 pm