Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    SEVMENİN BEDELİ

    avatar
    1001060061


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 17/12/10

    SEVMENİN BEDELİ Empty SEVMENİN BEDELİ

    Mesaj  1001060061 Cuma Ara. 24, 2010 7:05 pm

    SEVMENİN BEDELİ
    Umutlarla yaşamaya ve sevmeye başlamıştı hayatı.Nice olumsuzluklar bekliyordu onu ama o bunun farkında değildi çünkü o kalbi ve yüreği tertemiz bir insandı.Köyde ailesiyle beraber yaşardı .Annesi, babası ve kardeşleri ona çok değer verirlerdi. Köyün en güzel kızıydi yaşı 18 idi.Geçim kaynakları tarımdı.Ama bu durum onu üzmüyordu. Çünkü onun ne dünya malında ne de zengin olmada gözü vardı.Sadece ailesiyle mutlu olmaya bakardı.Zaman bir hayli hızlı geçiyordu ve gün geçtikçe daha da güzel oluyordu. Köyün en güzel kızıydı kendisi.Fakat bu güzellik ona çok acı çektirecekti belki de. Köy kızları onu hiç sevmezdi. Hem güzelliğiyle hem de zeki olması onu daha da yüceltiyordu. Köy ortamında yaşamak için cok umutları vardı ama hayat ona bu şansı tanımaya fırsat vermiyordu. Bir gün köydeki insanlar bir salgın hastalığa yakalanırlar ve bu salgınlık sonucunda annesini kaybeder.Hayat ona 20 yaşında zindan gibi görünür artık hayata karşı olan umutları tükenmeye başladı.Artık köyde yaşamak ona ve ailesine zor geliyordu. Babası ve kardeşleriyle başka bir diyara ve hiç kimsenin olmadığı başka bir köye taşınmak için hazırlıklarını devam etmeye başladılar ve eşyalarını hazırladıktan sonra kamyonete yüklediler. Tabi o zamanın kamyoneti de kamyonet idi.Köyde birinin kamyoneti varsa ona göre dünyalar onundu belki ama Nadide’ye göre öyle değildi. O sessiz ve her tarafı yeşillikli olan bir diyar da yaşayıp huzurun orada olduğunu düşünürdü. Öylece bir hayale dalmıştı. Hayalinde çok yiğit bir genç görür.Onunla tanıştığını ve hayatının onunla değiştiğini görür. Ve aniden olduğu yerden havaya firlar babası ne oldu kızım dedi bir şey yok babacığım der . Devam ederler, gidecekleri yere az kalmıştı ve gördüğü hayali düşünüyordu. Hayaline giren o kahraman kim idi derken gidecekleri yere varırlar. Köyde onları karşılayan akrabaları oldu. Nadidenin hiç görmediği bu akrabalari babasi ona bildirmemişti bu durumda biraz üzülmüştü ama yine de bu olayı fazla büyütmeden alttan aldı. Neyse evi taşıdılar ve evi düzeltmeye başladılar. Nadide’ye yardım etmek için akrabaları Fatma ve Hasan geldi. Hasan hayalinde gördüğü kişiydi ona bakıp tekrar hayallere daldı. Fatma bu durumdan bir şeyler sezercesine alttan aldı. Hasan ve Nadide bir süre bakıştıktan sonra evi düzeltmeye devam ettiler. Belli bir zamandan sonra evi düzeltme işi bitti ve biraz dinlendikten sonar Nadide öğlen yemeği hazırladı. Beraberce yemeği yediler ve köyü kardeşleriyle bareber gezdiler. İşte Nadide’nin Hasan’a karşı ilk kıvılcımları burada patlak verecekti. Zamanla Hasan da Nadide’nin kendisine uygun biri olduğunu anladı.
    Hasan ilk fırsatta Nadide’den hoşlandığını söylemeye karar verdi. Ve ilk fırsatta Nadide’yi görür ve heyecanla konuya girer. Nadide Hasan’dan o sözleri duyunca çok sevinir. Mutluluktan ne yapacağanı bilemez ve Hasan onu sakinleştirmeye çalışır. Mutluluktan deliye dönmüştü sanki Nadide ama biraz vakit geçtikten sonra sakinleşmişti. Bu mutluluğun hiç bitmemesini istiyordu.
    Gezmeyle zaman geçiyordu, ikisi arasindaki sevgi bağları çabucak gelişiyor ve köyden uzak bir şelalede ve köyün en güzel yeri olan bir yerde buluşmaya karar verirler. Gel zaman git zaman derken daha da birbirlerini sevdiler bu aşk aynen Leyla ile Mecnunun aşkı gibiydi. Çok seviyorlardı birbirlerini, bu güzel köy ortamında kalmak ve yaşamlarını burada devam ettirmek için anlaştılar birbirleriyle . Hasan Nadide’nin üzülmesini hiç istemezdi, herşeyin onun gönlünce olmasını isterdi. Onu mutlu etmek için her şeyi yapmaya hazırdı. Hasan bir gün köy otobüsüyle şehire gidip şehirde 3-4 sene calışıp tekrar köye geleceğini söyledi Nadide’ye. Nadide bu durumdan fazla hoşnut olmamıştı ama yine de Hasan’ı sevdiği için kafasını yere indirerek hiç bir şey yokmuşcasına davranmaya çalıştı ama Hasan bu durumu fark edip aşkına Nadide’ye cevap verdi: Bak Nadidem kara gözlüm, beyaz papatyam, Şehre gidip çalışıp kazandığım paralarla evlenecegiz birbirimize daha yakın olmak için bu gereklidir. Evlenip yuva kurmak, bir evimizin olmasını ve çocuklarımız olmasını istemiyor musun yoksa. İstiyorum tabi ama ben sensiz ne yaparım ki koskoca 3-4 yıl boyunca hem buradaki gençlerin bana olan bakışları korkutuyor beni ve Hasan hemen cevap verir: Bırak öyle kötü düşünmeyi bu kötü düşüncelerde nerden aklına geliyor. Hem gitmeden önce seni amcamoglum sarı Mahmutla tanıştıracağım bak o seni hem korur hem de senin hiç dediklerinden çıkmaz. Nadide tamam Hasan’ım nasıl istersen öyle olsun ama çabuk gelesen bak dayanamam hasretine Hasan oradan ayrılarak eve gidip eşyalarını hazırladıktan sonra amcasıoğlu sarı Mahmut’un yanına gidip bütün olanlari tek tek anlattı . Ve gerekenlerin yapılmasını istedi. Sarı Mahmut ve Nadide Hasan’ı uğurladılar. Gözlerinden yaş geldi tutamadi kendini, ne de olsa Hasan ailesinden sonra en güvendiği ve en çok sevdiği kişiydi. Nadide sarı Mahmut’un yanından ayrılarak evine gitti ve yatağa uzanarak hemen Hasan’la yaşadıkları güzel günleri hayal etmeye başladı ve kendini tutamayarak yine ağlamaya başlamıştı.
    Gece olmuştu hava çok soğuktu ve yalnızlık duygusu ona tat vermek bilmiyordu tam o sırada sarı Mahmut kapıyı çaldı ve Nadide kapıyı açtı Mahmut içeriye girdi ve biraz oturduktan sonra bir isteklerinin olup olmadığını sormaya geldiğini söyledi. Bu durumdan Nadide’nin babası hoşnut oldu ama Nadide fazla sevinmedi. Çünkü Nadide Hasan’dan başka bir şeyler istemezdi çünkü ona hayatı yaşatacak ya da onun isteklerini sevdiğinden başkası yapsa bile bu durum onu fazla sevindirmezdi.
    Hasan’ın gideli bir buçuk yıl oldu tabi bu süreç içerisinde Hasan mektuplar yazıp Nadide’ye yollardı. Nadide’ye ulaşan bu mektupların okunması gerekiyordu ama onun okuma yazması yoktu aklına sarı Mahmut geldi ama ona da güveni yoktu. Köydekilerden de fazla tanıdığı yoktu. Her halikuladede ondan başkasına gidemiyecekti ve en sonunda onun yanına gidip olanları anlatarak mektubu verdi. Ve Okumaya başladı sarı Mahmut mektubu. Mektubu eline aldı ve okumaya başladı Mahmut. Tabi bu sırada Hasan’ın yazdıklarını sarı Mahmut yalanlar uydurarak, anlattıklarını değiştirerek Nadide’nin Hasan’a olan aşkını suya düşürmek istiyordu. Sarı Mahmut mektupta yazılanları okumaya başladı . Mektupta Nadide yıllardır seni görmüyorum ve artık sana olan duygularım tükeniyor ve senle olan birlikteliğimizin , sevgimizin , aşkimizin son bulmasını istiyorum. Hem sen köyde yaşayan bir kızsın seninle bir ömür boyu yaşamak zordur . Ben seni unutmak ve hayatımın en güzel yıllarını yaşamak için şehirde bir kızla tanıştım onunla evleneceğim. Düğünümüde köyde yapacağım ve seni de beklerim düğünüme ayrıca ben çok zengin oldum ekonomik durumum kat kat artıyor burada kuaför dükani açmışım ve çok para kazanıyorum. Ve bundan sonra ki hayatını bensiz yaşamanı istiyorum. Bütün bu mektupta yazılanları duyan Nadide olduğu yerde donakalarak bayılmış ve sarı Mahmut’un oyununa gelmiş. Zavallı Nadide ne yapsın okuma yazması olmadığı için okuyamamış ve köydekilere gösterme cesaretinde bulunamamış mektubu alarak acı ve hüzün içinde eve dönmüş ve odasına çekilmiş . Pencereden dışarıya baktığında bütün geçmiş anıları gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçmiş ailesine akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa girmiş ne yapacağına karar verememişti. Çünkü Hasan’a olan aşkı ve mektupta yazılanlar onu çok üzmüştü. Daha sonra tarhana çorbasını yapmaya karar verir ve yemeğini yapmaya başlar o anda gözlerinin önü kararmış, bir an kendinden geçmişti, dikkatini kaybetmiş elindeki keskin bıçakla baş parmağını kesmişti. Ama o acıyı hissetmemişti bile çünkü Hasan’ın yazdığı o mektup ona herşeyden daha acı geliyordu. Neyseki o anda kardeşi hasret gelerek olanlara müdahale etti ve ablasının kesilen baş parmağını küçük beyaz bir bezle sardı. Daha sonra Nadide hiç bir şey olmamış gibi kardeşiyle birlikte yemek yapmaya devam ettti. Yemek yarım saat içinde hazırlanmış ve sofrayı kurarak ailesiyle birlikte sofraya oturmuştu .Fakat yemek yemeye iştahi yoktu Nadide’nin onu üzen bir durum olduğunu anlayan babası bir şey mi oldu bir sıkıntın mı var kızım? Nadide babasına hayır babacığım yok bir şeyim sadece iştahım yok ve birazcık yorgunum ondandır belki. Tamam kızım öyle diyorsan öyle olsun der babası. Ailesi yemeği yedikten sonra kardeşiyle birlikte sofrayı toplayıp kaldırdılar . Ardından babasına çay demlemişti çayı içen babası kızının bir sıkıntısı olduğunu anlamıştı ama zamanla Nadide’nin olup bitenleri anlatacağını düşünerek olup bitenlere karışmadı. Daha sonra odasına çekildi ve yatağına uzandı. Gökyüzüne , yıldızlara bakarak bütün bu olanların yalan mı gerçek mi olduğunu düşünmeye baaşladı. Ama Nadide’nin bildiği Hasan bu değildi bütün bunların altında başka bir şeyin olduğunu sezercesine düşündü ve belkide yalandı bütün bunlar dedi kendi kendine. Tabi sarı Mahmut’a güveni hiç yoktu. İlk tanıştıklarında ve daha sonra ki zamanları düşünmeye tekrar başladı gözleri yıldızlarda , aklı Hasanda , kalbinin yaşama kaynağını Hasanda olduğunu düşündü hep . Yaşamak, sevmek, umut, yalnızlık , ayrılık kavramları geldi aklına ve o an o duygular içerisinde bumuydu? Gerçekte bütün bu kavramlar mutluluğa ulaştırmayı yoksa sevmemek umutsuzca yaşamak, yalnızlık içinde yaşamak mıydı? Hayat diye avundu çok ızdırap çekmişti lakin bunlara bir oh çekti bir anda neden sevmenin bedeli ağır diye kendi kendine sayıkladi. Aslında sevmenin bedeli ve acı çekmesi farklı şeylerdi onun için.
    Sabah olmuştu. Dışarı çıktı ve düşünceli adımlarla Hasan’la buluştukları yere gitti. Geçmiş günleri aklına geldi , üzüldü bir an içinden mektupta böyle birşeyin gerçek mi değilmi olduğunu düşündü ama gerçek değildi diye daha çok düşündü.Neyse ordan ayrılıp sarı Mahmut’un yanına gitti ve ona bir mektup yazmasını ve Hasan’a yollamasını istedi.Nadide satırlarına başlayarak şunları yazdırdı.
    ‘Hasanım ne zamandır görmüyorum seni ve seni ve seni çok özlediğimi senin yanında olmayı ne kadar istediğimi bir bilsen hemen arabaya binip yanıma gelirdin . Mektubu yazıp yollamışsın. Benim seni o kadar beklediğimi bile bile, seni o kadar sevdiğimi bile bile, sensiz mutsuz olduğumu bile bile nasıl o mektubu gönderirsin. Sen beni hiç mi sevmedin? Yaşadıklarımızın hepsi yalanmıydı?Eğer böyle yapacak idiysen niye bana umut verdin? Demek beni hiç sevmemişsin o kadar zamandır demek benimle oynamışsın.Neyse sen belki sevmedin ama ben her şeye rağmen yine de seni seviyorum.’………………..
    Mektubu yolladı fakat bir türlü cevap alamadı.Ona olan ümidi tükeniyordu ve tükenmişti de belki. Sarı Mahmut onunla bu durumu konuşmak için sakin bir ortamda görüşmesini istedi ve Nadide bu duruma karşı olumlu bir cevap vermemişse de onunla görüşmeyi kabul etmişcesine baktı. Tabi bu duruma sevinen sarı Mahmut eve gidip kendine çeki düzen verdi ve görüşme yerine gitti. Sarı Mahmut yolda giderken aklında türlü türlü oyunlar geçiyordu. Ve Nadide’yi nasıl kandırırım diye düşünüyordu.Ve gideceği yere vardı.Nadide’yi birazcık bekledikten sonra oda geldi ve konuşmaya başladılar Nadide’yle.Tabi ona nasıl yalanlar uyduracağını düşünmüştü.Sözlerine başladı. Sarı Mahmut "Nadide’ye Hasan artık seni sevmiyor onun sana olan duyguları değişiyor senin ona olan duygularini ve hasretini bitirmeni ve üzülmemeni isterim , hem ne zamandır Hasan gitmiş şehre, ne köye ziyarete geliyor ne seni ve bizleri görmeye geliyor, yani köy ile şehir arası tahminimce on beş saat var istese otobüse atlayıp gelirdi, niye gelmiyor artık seni unuttu belki de, orada kızlarla birliktedir kim bilir, gel bu sevdadan vazgeç hem daha çok yol katetmemişsiniz". Der. Sarı Mahmut . Bütün bu olanlardan Hasan’ın haberi yoktu daha sonra Nadide’ye olan ilgisi zamanla artmaya başladı .Ve ona olan ilgisini dile getirmek için Nadide’ye bütün içinden geçenleri söyledi . Nadide bu durum karşısında donakaldı ve bütün bu ilgilerin altında bir şeyin olduğunu anlamıştı.Ve sarı Mahmut’un Nadide’ye olan sevgisi sonunda patlak vermişti Hemen oradan ayrılarak uzaklaştı.
    Nadide’nin morali çok bozulmuştu keşke Hasan’ım burda olsaydı ve bütün olanlardan haberi olsaydı sarı Mahmut’a cevabını verseydi. Aynen ruslara benziyordu tipi ama bütün bu olaylardan haberi olmalı idi daha sonra Hasan bana kızmasın diye söylendi kendi kendine. Aklına çok güzel bir fikir geldi .Hasan’a ulaşmak için Fatma’nın yanına gitti. Ve Hasan’ın telefon numarasını almak için Fatma’dan numarayı aldı. Hasan’a telefon açmak için hemen bakkala gitti. Oradan telefon açtı Hasan’a. Telefonu açan Hasan buyrun efendim der. Ben Nadiden Hasanım nasılsın,ne yapıyorsun, seni çok özledim yanında olmanı çok istiyorum. Hasan’da buna karşılık ben de yanında olmayı çok isterdim. Hasan’da Nadide’nin sorduğu sorulara cevap verir.Hasan’da iyiyim sağol uğraşıyoruz şehir işleriyle,dükkan işleriyle…....ve seni çok özledim. Peki sen beni özledin mi Hasan Nadide’ye sorar ve Nadide cevap verir özlemedim seni nasıl yani basbaya özlemedim neden der Hasan mektup yollamışsın mektupta yazanlar doğru mudur beni sevmiyorsun, başkasıyla zaman geçiriyorsun, findirdaklaşiyorsun bütün kazandığın paraları oradaki yavukluğuna harcıyormuşsun. Bütün bunlar gerçek mi der Hasan’a.Hasan hayır kim sana söyledi yalan söylemiş bu saçmalıkları sana söyledi ya , sen de inandın mı yoksa saçmalılkalara dedi. Nadide bütün bunları amcanoğlun sarı Mahmut dedi. Daha sonra gerçek mi bunları ben mi yazmışım mektuptakilerini.Evet inanmıyor musun inanmiyorsan arabaya atla gel burada bu olanlar yüzünden ne kadar üzüldüğümü bir bilsen der Nadide.Hasan Nadide’ye tamam canım sen merak etme ilk işim yarın yanına gelmektir.Nadide rahatlamıştı biraz çünkü inanmıştı Hasan’a seviyordu Hasanı.Ama yinede bir korku vardı içinde.
    Hasan köye gelip her şeyin cevabını vermek için çıkmıştı yola.Köye varmıştı ilk işi sari Mahmud’u bulmaktı Hasan’ın ailesi Hasan’ın geldiğini duyunca çok sevinmişlerdi. Tabi gelmeden önce annesi yolunu gözlemişti .Annesi Hasan köye geldiğinde annesinin beklediğini görünce gidip annesine sarıldı biraz hasret giderdikten sonra sarı Mahmut’u görmeye gitti . Ve ne olup bitenleri anlatmasını ister sarı Mahmut cevap verir hiç birşey yapmamışcasına bütün olayları alttan alır. Hasan’a yalanlar uydurur hayır böyle birşey yok . Nadide kendisi yanıma gelip seni seviyorum hayatımın geri kalanını seninle devam ettirmek istiyorum der. Bu duruma Hasan çok kızmıştı Nadide’nin yanına giderek onunla görüşür. Nadide sana yolladığım mektuplar nerdedir der hemen getir okuyacağım hepsini.Nadide de getirip mektupları Hasan’a gösterir Hasan bu duruma çok öfkelenir ve silahını alıp sarı Mahmud’un yanına gitmek ister. Nadide ayaklarına kapanır yalvarırcasına yapma etme böyle birşeyi der. ama nafileydi eğer bu duruma müdahale etmezsem yarın öbür gün aynı haltı yiyecektir.Oradan ayrılıp sarı Mahmud’u bulmaya gitti.Nadide o sırada Hasan’ın ailesinin yanına gider olanları anlatır.Hasan’ın babası Mustafa hemen arabasına biner Hasan’ı bulmaya gider. Babası Hasan’ı bulmuştur ama Hasan sarı Mahmud’u çoktan bulmuştur ve gerçekleri dinlemeden sarı Mahmut yaptığı hatanın cezasını ölümle ödeyecekti. Hasan silahını alıp Mahmut’a doğrulttu ve şehadetini getir kalleş dedi. Sarı Mahmut hayır yapma kurbanın olayım beni yanlış anlıyorsun beni öldürmekle eline birşey geçmez hem Nadideni ve kendini düşün onun mutlu olmasını istemiyor musun daha güzel hayat yaşamasını istemiyor musun? Beni öldürürsen tek başına ne yapacaktir bu köy ortaminda.O sırada Hasan’ın babası Mustafa gelir ve Hasan’a bırak o silahı sakın öyle birşey yapma öldürürüm seni yoksa der babası.Ama Hasan bu olaya karşı çok ciddiydi dediğini yapacaktı.Bütün köylüler orada toplanmış olan olaylara bakıyordu meraklı gözlerle.Hasan o sırada silahını sarı Mahmut’a doğrulttu ve tetiğe bastı.Sarı Mahmut ne olduğunu anlayamadan kendini yerde buldu. Çok ağır bir şekilde yaralanmıştı sarı Mahmut.Sarı mahmud’u hastahaneye götürdüyselerde yolda can verdi çünkü Hasan ona 4 kez ateş etmişti.Hasan şoka girmişti.
    Köylülerden birisi jandarmaya haber verdi jandarma gelip Hasan’ı tutukladı.Ve hapishaneye attılar.Sarı Mahmud’un ailesi Hasan’ın ailesiyle aralarındaki aile bağlarını kopardılar her iki akrabada köyde artık birbirlerini kan davalı olarak gösterdiler ve köye duyurttular.Tabi o konuşmaları söyleyen sarı Mahmud’un ailesiydi.Bu durum oldukça zordu ailenin hayatta olan bakış açısı çok değişmişti bundan sonra nasıl davranacaklarını bütün çocuklarına söyledi Müslüm baba .Nerede kardeşini görürse orada öldürmek isterdi ama kardeşiydi.Bunu nasıl yapacaktı.Bu vakayı Mustafan’ın oğlu olan Hasani öldürmekle olacaktı.Fakat Hasan hapishanede idi.Hem onun yarın duruşması vardı mahkemede.Hakim artık kaç yıl ceza verecek.Lakin sarı mahmud’un babası Müslüm yinede bunu yeterli olmayacağını düşünerek her türlü öldürme girişimde bulunacaktır.Bütün bunlardan haberi yoktu.Çünkü o zaten kendi derdiyle ugraşıyordu.Ama babası Mustafa olanlardan ders çıkarmasını bilirdi.Abisinin mutlaka öç alacağını bilerek tedbirini almaya çalıştı.Bunu evini köyden taşıyıp başka bir köye giderek olayları sakinleştirmeye ve önlem almaya çalışti.Ailesini bu köyden alıp başka köye taşımak için girişimlerde bulundu.Bu işe başlamadan önce Hasan’la konuşmak için görüşmeye gitti.Hem o sırada duruşması vardı hem de evi taşıma işini anlatacaktı daha sonra.Duruşmaya gelen babası Mustafa ve abisi Müslüm adliyede buluştular.Belki de bütün bu olumsuz gelişmeler düzelebilirdi.Baba Mustafa davacı olmayabilirdi ama bu çok mantıksızcadır ona göre bu.Çünkü insanın çocuğunu kaybetmesi gibi zor birşey yoktu herşey kötü görünsede bu fani dünyada insanın çocuğu bambaşkadır.Anne ve babaya göre insan bunu çocuk sahibi olduğu zaman çok iyi anlar o zaman.çocuk sahibi olmayanların ise her zaman olumsuz yada olumlu düşünceleri vardır.Bu hayatta herşey yaşamak,eğlenmek,gezmek vs.gibi durumlar değildi.Bütün bunları insan yakındakini kaybettiği zaman anlar.
    Neyse baba Müslüm bu konudaki ciddiyetinde kararlıydı.Hem oğlunun tazmimat parasını hemde hayırsız olarak görünen yeğeni Hasan’ın cezasını çekmesini istemeyerek olsada buna mecburdu duruşma başladı.Hakime getirilen dosya hakim tarafından okunduktan sonra duruşmayı başlattı.Sorular sormaya başladı hakim bey.Amcaoğlunu vurmanın nedeni nedir?Seni böyle birşeye iten düşünce neydi?vurmadan önce psikolojik sorunun var mıydı? Tarzında sorular sorulduktan sonra cevapları vermeye hazırlanan Hasan şöyle başladı konuşmaya sevdiğiniz var,onunla evlenmek ve hayatınızı ononla kurmak istiyorsunuz bunun içinde para lazım ve çalışmak için şehire gitmek gerekir. Köyde ne bir iş var ne de bir güç var.Neyse arkanızda ailenizi,köydeki yaşama alanınızı, anılarınızı,sevdiklerinizi,dostlarınızı mecburen bırakıp çalışmaya gidiyorsunuz,köyde en güvendiğiniz kişi ailenizden sonra amcanızın oğlu sevdiğinizi ona teslim ediyorsunuz oda bunu sanki bir hazine verilmiş gibi algılasın ve bu hazineyi sizden habersizce harcasın var mı böyle birşey hakim bey?İşte sevmenin ve parasızlığın,güvendiğiniz kişilerin arkanızdan yaptığı hatalar yüzünden ne yaparsınız der?Tabi ki böyle bir girişmde bulunursunuz ben de böyle yaptım sayın Hakim Bey.Hakim Bey bütün bu anlatılanlara üzülmüştü.Ama burası adaletin yerini bulma yeriydi tarafsızca davranmalıydı hem de bu olayda bir cinayet vardı,Hakim Bey son anda üzüldüğünü çaktırdıysa da birşey yokmuş gibi davrandı. Hasan konuştuktan sonra Hakim Bey Hasan’ın oturmasını istedi.Hakim Bey konuşma sırasını baba Müslüm’e vermişti.tüm bu olanlara ne diyorsunuz ya da hangi açıyla bakıyorsunuz der Hakim bey.Baba Müslüm çok üzgündü ne söyleyeceğini bilmiyordu ama söyleyecekleri mutlaka vardi.Ve başladı konuşmaya zavallı baba, hakim Beye sevdiğiniz bir tane erkek çocuğunuz var.Ha! bu sırada sarı Mahmut evin tek erkek çocuğuydu.Üç kardeşlerdi neyse ve siz bunu canınızdan daha çok seviyorsunuz büyütüyorsunuz herşeyine bakıyorsunuz.Başına birşey gelmesini istemiyorsunuz diye onu korumanız altına alıyorsunuz onu ne yoruyorsunuz nede üzüyorsunuz büyütmek için elinizden gelen herşeyi yapıyorsunuz.Ve büyüdüğü zaman artık kocaman bir delikanlı oluyor başına bir kaza gelsin yada başkası tarafindan öldürülsün bütün bu olanlara bakakalıyorsunuz şoka giriyorsunuz olaylar karşısında ne yapacağım ne yapmayacağım gibi kararsızlığa giriyorsunuz çok mu kolay birşey mi bu olanlar.Yada basit birşey mi bu olacaklar işte ben de Hakim Bey şu an ne yapacağımı ve ne söyleyeceğimi bilmiyorum bu sözlerden sonra izin isteyip oturdu,ağlıyordu baba Müslüm duruşma salonundakileri de ağlatmıştı bu konuşma .Hakim Bey de bu anlatılanlar karşısında üzüldü ama bir karara varması gerekiyordu,ne kadar zor bir karardı bu.Hakim Bey Hasan’ı istese serbest birakabilirdi istese yirmi yıl ceza da verebilirdi ama daha dinlenecek sanıklar vardı hemen kararını veremezdi bu durum karşısında.Baba Müslüm oturmadan önce son sözünü adaletin temeline bıraktı.Baba Müslüm mahkemede bu davranışlarda bulunuyordu fakat dışarıda yapacakları çoktu. Sıra Hasan’ın babası Mustafa beye geldi.Buradaki Mustafa Beye bey denmesinin nedeni köydeki kişisel bilgisiydi.Çünkü çok bilgili ve kültürlü bir kişiliğe sahipti.Bu yüzden buna Mustafa bey denmişti.Hakim Bey Mustafa Beye sizin bütün bu olaylara karşı düşüncenizi alalım Mustafa Bey nereden başlayacağını bilmiyordu, Bir süre bekledi.Abisine, oğluna ve Hakim Beye baktı.Hakim Bey evet sizi dinliyoruz.Olaylar nasıl gelişti, neden böyle bir cinayeti işledi oğlunuz ,onu bu sebeplere iten neydi? Mustafa Bey Hakim Beyin konuşması bittikten sonra başladı konuşmaya.Hakim Bey Hasan benim oğlum, Müslüm benim abim,ölen kişi benim yeğenim idi.Tabi Hakim Bey bunları bildiği halde o yine de bunları söyledi.Daha sonra köyde Hasan’ın sevdiği bir kız vardı adı Nadide’ydi köyümüze taşınmalarının üstünden kasa bir sure geçti.bu taşınma sırasında ilk kıvılcımlar başlamıştı Hasan ile Nadide arasında.Bu kıvılcım bir kor ateşine dönüştürmek için Hasan şehre gidip para kazanmak istemişti.Arkasında kalan nazli yarini ellere bırakmamak için hem bize hem de amcasıoğluna bırakmıştı. Amcasıoğlu kendisine yanlış yapmıştı,bu yanlışda Hasan’ın sevdiği kıza askınlık yapmasıydı.Bütün bu olan olaylar Hasan oğluma haber verilir Nadide kızım tarafindan.Oğlum otobüse binip köye gelir bizden habersizce.Bütün bu olanlar Hasan’ın yeğenimi öldürmesiyle duyulur ve ortaya çıkar her şey.Hakim Bey Mustafa Beyin konuşmasının bittiğini anlayarak oturmasını istedi.Fakat Hakim Bey kızın burada olmadığını görür mahkemeyi erteler iki günlüğüne.Hakim Bey Nadide’nin de burada olmasını ve onunda dinlenmesini istedi.
    Duruşma ertelenir herkes dağılır Hakim Bey en son çıkmıştı salondan.Çünkü bu olaylar Hakim Beyi biraz düşündürmüştü.
    Aradan geçen iki gün içerisinde gelişen hiç bir durum yoktu.Müslüm baba ailesi, oğullarının taziyesini bu arada yapmışlardı.Lakin bu olaylar sanki bir rüyaymış gibiydi.Bu sırada taziyeye gelmek isteyen amca mustafa gidip gitmemede kararsız kalmıştı.Ama bu yine de kendisinin üzüldüğünü göstererek abisinin, yeğeninin taziyesine gitmişti.Kardeşinin geldiğini gören abisi bu durum karşısında hiçbir şey yokmuşcasına davrandı.Çünkü o bunun intikamını alacaktı ama hiç kimsenin haberi yoktu bu intikam düşüncesinden.Baba Mustafa baş sağlığı diledi olanlar için üzgündü.Yarım saat oturdu daha sonra ayrıldı.Duruşma günü gelmişti.Mahkemeye Nadide baba Mustafa’yla gitti.Duruşmada Nadide’nin vereceği konuşmalar çok önemliydi.Mahkemeye geldiler.Hakim Bey Nadide’ye sorular sorarak duruşmaya başladı.Sizi seven Hasan’ın neden böyle bir cinayete bulaştığını söyler misiniz?. Ne kadar seviyor sizi? Bu kısa sorular karşısında sözü Nadide’ye bıraktı.Beni çok seven Hasan sarı Mahmud’un bana karşı ilgisini yanlış davranışlarını anlattım Hasan’a.Bu durumdan hoşlanmayan Hasan gelip Mahmut’u öldürdü.Bu olaylar sonucunda herşeyimiz değişmişti der. Konuşmanın bu kadar kısa olmasinin nedeni Hasan’ın orada olması,onun karşısında babasının olması ve üzgün olması idi.Hakim Bey tamam otur der.Son sözü söyleyecek Hakim bey idi.
    Konuşmaya başladı Hakim Bey sanık Hasan işlediği suçtan dolayı yirmi yıl hapis cezasına çarptırıldı.Herkes şoka girer Hasan hapishaneye gider,Nadide,Hasan’ın ailesi,sarı Mahmud’un babası duruşmadan ayrılarak evlerine gittiler.Hasan’ın ailesi üzülürken Müslüm baba sevinmişti birazcik.Belki bu oğlunu geri getirmeyecekti fakat acısını biraz hafifletecekti Hasan’ın hapise girmesi.Ve bu duruma çaktırmadan sevinmişti.
    Hasan hapishaneye girdi beş yıl geçmişti.Bu süreçte ziyaretler gerçekleşiyordu.Nadide Hasan’ını bekliyordu hep.Çünkü evleneceklerdi hayatlarını birleştireceklerdi. Ziyaretler sırasında Hasan’ına pasta,börek,meyve alıp götürür verirdi.Hasan sevdiğini teselli ederdi hep.
    Hasan, Nadide’nin kendisini 20 sene bekleyeceğini düşünmemişti.Ama Nadide’nin kendisini bekleyeceğini duyunca çok sevinmişti.Daha da sevmeye başlamıştı Nadide’yi.Nadide’ye daha da bağlanmıştı görüşme günlerinin gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu.Hapisde günleri hep Nadide’yi düşünmekle geçiyordu.Kendi kendine düşünüyordu sevdiği kız Nadide olmasa ne yapacaktı belki onun için adam öldürmüştü,hapishane köşelerine düşmüştü ama yine de pişman değildi çünkü seviyordu.Ama içinde bir korku vardı dışarı çıktığında sarı Mahmut’un ailesi peşlerini bırakmayacaktı.Bunun için çıktığında köye dönmeyi düşünmüyordu,çünkü köye dönse kan davalı idiler Mahmut’un ailesiyle boş durmazlardı mutlaka öç almaya çalışırlardı.Bunun olmaması için köye dönmeyecekti Hasan ailesinede söyledi bu durumu köyden göç etmeye karar verdiler.
    Bu haberi alan Nadide üzülmeye başladı Hasan duruşma günü Nadide’yi üzgün görünce üzülmemesini söyledi.Çıkınca bir şekilde gittikleri yere kendisini de getireceğini söyleyince Nadide biraz rahatlamıştı.
    Sarı Mahmut’un babası Müslüm’ün aklında hep intikam hissi geçiyordu.Onun için hep plan yapıyordu.Bu fikrinden bir türlü vazgeçiremiyorlardı.Hasan’ın babası kaç kere aracı koymuştu araya oğlunun cezasını zaten çektiğini ve halen çekmekte olduğunu söylemelerini tembihlemişti.Ama Müslüm’ün babası ne olursa olsun imtikan fikrinden vazgeçmiyordu.Hasan’ın babası her türlü yola başvurmuştu ama bir türlü önleyememişti kan davasını.Kan parası vermişti hemde baya yüklü bir miktar,araya o kadar aracı koymuştş ama hiçbiri bir işe yaramamıştı.
    Hasan’ın babası Mustafa Bey de oğlunu dinledi ve göç etmeye karar verdiler.Köyden ayrılmak zordu ama mecburdu köyde kalsa kardeşi Müslüm mutlaka imtikam alacaktı.Ama o kan dökülmesini, yeni canların gitmesini istemiyordu.Ve eşyalarını toparladılar ve Müslüm’ün haberi olmadan geceleyin yola çıkmaya karar verdiler.Şehre gideceklerdi orda Hasan’ın dayısı vardı ilk başta onon yanında kalacaklar sonra da bir yer ayarlayınca da kendi evlerine geçeceklerdi.Eşyalar yüklendi gecenin sessizliğinde ve karanlığında.Nadide onları Uğurlamaya gelmişti üzülüyordu,ağlıyordu çünkü şimdi köyde artık tek kalmıştı babası vardı ama yaşlıydı , şimdi kim sahip çıkacaktı ki,ya sarı Mahmut’un ailesi her şey senin yüzünde oldu deyip zarar verseler ne yapacaklardı.Ama gitmeleri gerektiğini biliyordu.Nadide vedalaştı Mustafa Beyle ve Hasan’ın annesi Fatma ileyle.
    Müslüm kardeşinin göç ettiğini sabah görünce baya sinirlenmişti.Nasıl giderler diyordu ne yapacağını bilmiyordu.Ama biraz sakinleştikten sonra eğer Nadide’yi takip ederse mutlaka nereye göç ettiklerini öğrenebileceğini düşündü.
    Hasan ailesinin göç ettiğini öğrenmişti Nadide’den bir rahatlama olmuştu Hasan’da artık amcasının imtikamdan vazgeçeceğini düşünüyordu ama bilmiyordu ki amcasının fikirlerini .
    Müslüm’ün aklına başka bir plan daha gelmişti.Hasan’ı çıktığı zaman hapishanenin önünde vurmak.Ama kendisi değil de kiralık katil tutarak çünkü kendisinin böyle bir şey yapacağı bilindiği için kendisinden şüphelenilmemesi için kiralık katil tutacaktı.Eğer bu plan tutmasa zaten Nadide’yi takip ettiriyordu mutlaka yerlerini öğrenirim diyordu.
    Hasan hapiste Mehmet adında biriyle tanışmıştı.kardeş gibi olmuşlardı her şeylerini birbirlerine anlatmışlardı.Mehmet de cinayetten yatıyordu ama o da Hasan gibi mecbur kaldığı için cinayet işlemişti.Mehmet’in tahliyesine sayılı günler kalmıştı.Hasan Mehmet’e her şeyini anlatmıştı Mehmet’e de güveniyordu bu yüzden ailesinin yerini söyledi ona sahip çıksın diye,zaten aynı şehirde olacaklardı.
    Mehmet tahliye olmuştu Hasan’ın artık konuşacağı,dertleşeceği arkadaşı yoktu.Yalnızdı yine vakit geçmiyordu,Nadide’yi de özlemişti.Artık bütün isteği duruşma gününün gelmesi ve Nadide ile görüşme idi.Mehmet tahliye olduktan sonra gidip Hasan’ın ailesiyle tanıştı.Hasan’ın babası Mustafa Bey Mehmet’i sevmişti.Çünkü Mehmet hem dış görünüşüyle hem de sözleriyle insanı kendine hayran bırakan bir yanı vardı.Mehmet sık sık yanlarına uğruyor ihtiyaçlarının olup olmadığını ,bir sorunlarının olup olmadığını soruyordu hep.Mustafa Bey artık Mehmet’i oğlu gibi görüyordu Mehmet yanlarına geldiğinde Hasan’ın hasretini unutuyordu.
    Nadide her zamanki gibi Hasan’I düşünüyordu.Ailesi Hasan’ı ne zamana kadar bekleyecen diye hep soruyorlardı,ailesi baskı yapmıyordu Allah’dan ama Nadide’yi de isteyen çoktu.Çünkü baya güzeldi ve baya da hamarattı.Nadide ailesine Hasan benim için hapiste yatıyor ben onu bırakıp nasıl başka birine varabilirim ki diyordu.Ailesi anlamıştı kızlarının başka birine bakmayacağını ve artık konuyu kapatmışlardı.
    Nadide kan davasının olmaması için gidip sarı Mahmut’un babası Müslüm ile konuşmaya karar verir.Kapıyı çalar Müslğm Bey kapıyı açar sinirli bir şekilde ne istiyorsun der.Nadide böyle bir karşılama bekliyordu onun için şaşırmadı.Ve konuşmaya başladı ne olur kan davasından vazgeçin,tamam oğlunuz öldürüldü ama Hasan zaten cezasını çekiyor ,Hasan hem sizin yeğeniniz.Müslüm daha da sinirlenmişti o benim yeğenim filan değil yeter sus konuşma!Ne olduysa zaten hep senin yüzünden oldu.Nadide neden benim yüzümdem demeye fırsat vermeden Müslüm kapıyı yüzüne kapadı Nadide’nin.Nadide bu kadar sert bir konuşma olacağını tahmin etmemişti.Çok korkuyordu artık ,kendi kendine konuşuyodu Hasan zaten cezasını çekiyor bu olayı böyle uzatmanın gereği neydi.Nadide artık köyde kalmak istemiyordu, ailesini ikna edip Hasan’ın ailesinin göç ettikleri şehre taşınmak istiyordu.Ailesi ilkin karşı çıkmasına rağmen kabul ettiler.Ve onlarda şehre göç etmişlerdi.
    …………….
    Hasan’ın tahliyesine 2 sene kalmıştı 18 sene geçmişti ama bu 2 sene geçmek bilmiyordu.Hasan’ın babası Mustafa Bey kardeşi Müslüm’ün boş durmayacağını biliyordu onun için Mehmet’le konuşup bir şeyler yapmaları gerektiğini söyledi.Şimdi biraz rahatlardı çünkü yerlerini kimse bilmiyordu.Ama yine de bir şeyler yapmaları gerekir diye düşünüyorlardı.Bunun için ilkin kendilerini korumak için bir silah temin ettiler.Ve kimse yerlerini öğrenmesin diye köyden kimseyle görüşmemeye başladılar.Nadide ile bile artık fazla görüşmüyorlardı.Görüştüklerinde de ev dışında bir yerde gürüşüyorlardı.
    Hasan hapiste geçen o kadar yılda hayata bakışı baya değişmişti.Hiç kimseye fazla güvenmeyecekti artık, Her şeye temkinli bakacaktı artık.
    Müslüm ise Hasan’ı hapisten çıktığı zaman işi bitirmek istiyordu,kiralık katil tutmuştu,bütün planları yapmışlardı.Hasan kapıdan çıktığı gibi onu vuracaklardı.Bu planın tutmama ihtimaline karşı başka plan daha yapacaklardı.bunun içinde bir şekilde Nadide’nin kaldığı evi bulur ve gizliden takip etmeye başlar.Bir gün Nadide Mustafa Beylere gitmeye karar verir ama takip edildiğinin farkında değildir,Müslüm eve kadar takip eder Nadide’yi evin yerini öğrendiği için sevinir artık imtikamı almaya az kaldı der kendi kendine.
    Zaman geçmişti ve Hasan’ın tahliye zamanı gelmişti.Hasan tahliye olaccağına seviniyordu ama korkuyordu amcasından, amcasının imtikan alacağını biliyordu.Tahliye zamanı gelmişti.Hapishanedekilerle vedalaştı ve hapishaneden ayrıldı olacaklardan habersiz!
    Müslüm ise görünmeyen bir yerde kiralık katille pusuda bekliyordu . Hasan’ın çıkmasını bekliyordu .Hasan dışarı çıkar çıkmaz vuracaklardı Hasan’ı.Mustafa Beyde kardeşinin boş durmayacağını biliyordu.Mustafa Bey her an bir şey olur diye eli tetikde bekliyordu.Mehmet, Nadide, Mustafa bey Hasan’ın çıkmasını bekliyordu.
    Kapı açıldı ve Hasan dışarı çıktı olacaklardan habersiz hasret giderdikten sonra tam gidecekken silah sesi gelir tam Hasan’a gelecekken mermi Mehmet önüne atladı merminin Mehmet vuruldu ve yere yığıldı.Herkes neye uğradığını şaşırmıştı Nadide bağırıyordu, sinir krizine girmişti Hasan da ağlıyor merminin nerden geldiğine bakıyordu.Bu arada hapishaneden askerler çıkmış ateş sesinin geldiği yere doğru gidiyorlardı.Mustafa Bey de peşlerine gitmişti.Ama yetişememişlerdi hemen arabaya atlayıp kaçmışlardı.
    Mehmet kanlar içinde yerde yatıyordu,ağır yaralanmıştı hemen hastaneye kaldırdılar ama bütün uğraşlara rağmen kurtaramamışlardı Mehmet’i.Hasan,Nadide,Mustafa Bey çok üzgünlerdi,durmadan ağlıyorlardı.En çokta Hasan üzülüyordu en sevdiği arkadaşını,kardeşini kaybetmişti.Hasan en çokta kendisinin yüzünden öldüğünü söylüyordu Mehmet’in.
    Müslüm Hasan yerine başkasını öldürdükleri için vicdan acabı çekiyordu.Pişman olmuştu gidip teslim olmaya karar verdiler tutttuğu kiralık katille.Teslim olmaya gittiler ,Katillerin yakalandığını duyan Hasan ve babası buruk bir sevinç içinde idiler.Belki Mehmet’I geri getirmezdi bu ama en azından katilleri dışarıda gezmeyecekti.Mustafa Bey teslim olmalarına çok sevinmişti.Artık oğlu imtikam hissinden vazgeçecekti.

    Mehmet’i toprağa verdiler gözyazları içinde.Hasan cenazeden sonra babasından silah istedi, gidip imtikam almaktı amacı.Ama babasının buna izin vermesi mümkün değildi.Mustafa Bey Mehmet’i vuranın kardeşi olduğunu biliyordu ama onların cezasını kendilerinin değilde kanunların vermesini istiyordu.Nadide Mustafa beyle aynı görüşte idi.Hasan biraz zor ikna oldu,şimdilik bir şey yapmayacağım dedi.Hasan olayların biraz yatışmasını istiyordu.Sonra gerekeni yapacaktı.
    Mehmet’in ölümünden 2 ay geçmişti.Mustafa Bey artık Hasan’la Nadide’nin artık evlenmesi gerektiğini düşünüyordu.Bu konuyu Hasan’la konuştu Hasan’da istiyordu bu işin olmasını.Akşam gidip Nadide’yi isteyeceklerdi.Nadide’nin babası iyi biriydi sorun çıkarmazdı ama bu zamana kadar Nadide evin her şeyini yapıyordu nasıl ayrılacaktı onu düşünüyordu.Neyse akşam hazırlıkları yaptılar ve istemeye gittiler.Nadide’nin babası kısmetse olur dedi.Ogün hemen bir nişan yaptılar.Bir ay sonrada düğün olacaktı.
    Hayat o kadar olaya rağmen halen devam ediyordu.Hasan da artık bir iş tutmalıydı.Evlenecekti para lazımdı, artık yaşı da baya ilerlemişti babasından da yardım isteyemezdi.Bunun için mesleği olan kuaförlüğü yapmak için bir dükkan açmaya karar verir ama bunun içinde para lazımdır.Şimdi nasıl para bulacağım diye düşünürken Nadide kendisinde para olduğunu söyler.Hasan ilk başta parayı almak istemez ama mecbur kalır sonuçta Nadide ile evleneceğiz diye düşünüyor.
    Hasan kuaför dükkanını açar , işleri baya iyi gidiyordu,dükkanı yeni açmasına rağmen baya kazanıyordu.Hasan dükkanda oturuken bir gün aklına kendisi için kendini feda eden Mehmet aklına gelir.Keşke yanımda olsaydı, beraber otursaydık,beraber çalışsaydık diyordu.Gözleri dolmuştu ama yapacak bir şeyi de yoktu sadece Mehmet için dua edebiliyordu.
    Gel zaman git zaman düğün vakti gelmişti.Hazırlıklar yapılmıştı Mehmet de kendi kuaför dükkanında traş olduktan sonra Nadide’yi alır düğün salonuna doğru giderler arabayla.Yolda giderken arabanın kontrolünü kaybederler ve kaza yaparlar.Nadide ve Hasan ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılırlar.Herkes şoka girmiştir mutlu bir günde böyle bir olayın yaşanması herkesi çok üzmüştü.Hasan’ın babası,Nadide’nin babası ve akrabaları hastaneye koşarlar.İkisininde durumu çok ağırdı,baya kan kaybı yaşamışlardı.Doktorlar kan bulunamazsa ikisininde öleceğini söylerler.

    Aileler kan aramaya başlar ama bir türlü bulamazlar.En sonunda Hasan’a uygun kan bulunur ama Nadide’ye uygun kan bulunamaz.Doktorlar Nadide için artık bir umut kalmadığını ve her şeye hazırlıklı olmalarını söyledi.Hasan’ın durumu ise düzelmeye başlamıştır.Bir gün sonra Nadide’nin ölüm haberini verir doktorlar.Aileler baya üzülür baya en mutlu günlerinde böyle bir olay olması onları çok üzmüştü.

    Nadide artık yoktur hayatta Hasan iyileşecektir ama Nadide olmadan hayata nasıl devam edecektir ki.Hasan kendine gelir ilk kelime olarak Nadide’yi sorar Nadidem nasıl der.İyi derler bir şeyi yok o da hastane de yatıyor derler,Hasan rahatlar biraz ama gerçeği öğrendiğinde ne yapacak diye düşünür ailesi.

    Hasan iyileşir artık taburcu olacaktır ama herkeste derin bir üzüntü vardır.Bir şeyler olduğunu anlar ama aklına Nadide’ye bir şeyler olduğunu hiç düşünmek istemez.Taburcu olur ama bakar ki Nadide yok.Babasına sorar Nadide nerde diye.Nasıl söyleyeceklerini bilemezler ama Mustafa Bey cesaretini toplar ve acı haberi söyler.Hasan neye uğradığını şaşırır.İnanmaz ilk başta ama mezarını gösterirler ona mezarı görünce dayaanmaz bayılır.Kendine geldiğinde niye ben ölmedim der Nadide olmadan ben nasıl yaşarım diye ağlar.

    Hasan duyduklarından sonra bir türlü kendine gelememiştir. Kimseyle konuşmuyordu. Kimse kendisine bir şey anlatamıyordu. Çünkü kendisi dinlemek istemiyordu. Kendisi ile dış dünya arasında tamamen bir duvar örmüştü. Herkes onun için uğraşıyordu. Eski haline dönsün diye. Fakat o, eski günlerine dönemezdi artık.

    Babası Mustafa Bey, onun eski haline dönmesi için ona tekrar kuaför dükkanın başına koymuştu. Belki işlerin yoğunluğundan kendi derdini unutur diye. Fakat o bir türlü işine konsantre olamıyordu. Daima Nadide’yi düşünüyordu. Bir türlü aklından çıkaramıyordu. Niye bende o kazada ölmedim diyordu kendi kendine. Onun yerine ben ölmeliydim diyordu. Düşünüyordu Nadide’nin yaptıklarını acaba ondan başka biri yapar mıydı onun yaptıklarını? Hayır dedi kendi kendine ondan başkası yapamazdı.Hasan da Nadide’nin peşinden gitmek istiyordu o olmasa ben niye var olayım diyordu.
    Artık çekilmez oluyordu hayat onun için. Bir an once ona ulaşmak istiyordu. Bu ızdırabı çekemiyordu artık. Geceleri uyuyamıyordu. Devamlı rüyasında onu görüyordu. Rüyasında onun elini tutamıyordu. Tutmalarına izin vermiyorlardı. Her zaman birileri engel oluyordu. Bu böyle olmamlıydı.
    Bir gece, herkes uyuyorken dayanamayıp duvarda asılı olan av tüfeğini çenesinin altına tıttu. Tüm hayatı onun gözlerinin önünde bir film karesi gibi geçmişti. Sonra yeri göğü sarsan bir silah sesi. Silahı ateşlemiş ve hayatına son vermişti. Tüm acılarına son vermişti artık. Ev ahalisi bu silah sesiyle birden uyanıverdi. Odaya geldiklerinde oğullarının cansız bedenini yerde kanla bulanmış halde gördüler. Donup kalmışlardı oracıkta. Gelinlerinden sonra oğullarının ölümü tüm dengeleri alt üst etmişti.
    Hasan’ın naaşını Nadide’nin yattı mezarın hemen yanı başına yaptıkları mezara koydular. O artık amacına ulaşmıştı. Nadide’nin bulunduğu dünyaya.
    Sevmenin bedeli bu muydu acaba? Herkes sevince acı mı çekmeliydi. Demmek ki her sevgide bir acı varmış.

    -------SON-------




      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 7:45 am