Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    GELECEĞE DÖNÜŞ - Aysu KATIRCIOĞLU

    avatar
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 61
    Kayıt tarihi : 20/03/09

    GELECEĞE DÖNÜŞ - Aysu KATIRCIOĞLU Empty GELECEĞE DÖNÜŞ - Aysu KATIRCIOĞLU

    Mesaj  Admin Ptsi Ara. 27, 2010 4:49 pm

    1



    Emma bu sabah fazlasıyla sinirliydi.İşinde de bu sinirini oldukça gösteriyordu.Bir gün önce yine David’le kavga etmişlerdi çünkü.David Kanada’da doğup büyümesine rağmen oraya hala tam anlamıyla bağlanamamış,göreneklerini sindirememişti.Birçok şey ona çok yabancı geliyordu orada.David müslüman bir ailenin çocuğuydu.35 yaşına kadar o da müslümandı,sonradan çevresinin de etkisiyle yahudi olma kararı almıştı.Ama tam olarak bir Yahudi değildi.Bazen çok kıskanç,bazen ise çok uysal,sessiz olabiliyordu.Bazen çok tutucu,bazen de çok geniş oluveriyordu.Emma David’in bu huyunu hiç sevmiyordu haklı olarak.Tartışmaları da hep bu konudan çıkıyordu.Emma’David’e her şeye rağmen bağlı kalmaya çalışıyordu,ona iyi davranıyor,yaptıklarını sineye çekiyordu.Çünkü Alice’in üzülmesini hiç istemiyordu.Alice David’le Emma arasındaki tek güzel şeydi belki de.

    Alice daha 2 yaşındaydı fakat Emma ile David’in her tartışmasının farkındaydı.Onlar tartışırken o da hemen ağlamaya başlıyordu.Son zamanlarda kavgalarının artmasıyla Alice iyice huysuzlaşmaya başlamıştı.Artık çekilmez hallere giriyordu o da.Emma da yine böyle bir günde David’in aşırı kıskanç bir haline denk gelmişti.Aslında bu kadar abartacak bir şey yoktu belki ama David’in gerçekten psikolojik sorunları vardı.Kendi halindeyken sağlıklı düşünemiyordu.

    Emma işi gereği bir yemeğe davetliydi.David’le birlikte gittiler oraya.Alice’i de bakıcısıyla evde bıraktılar.Emma,bir bankada genel müdür olarak çalışıyordu.David ise sıradan bir devlet çalışanıydı.Emma,vaktinde onun o anlamlı bakan yeşil gözlerine tutulmuştu.Ama onunla yaşadıkça anlamıştı ki birbirlerine göre değillerdi.Çok fazla kişilik farlılıkları yaşıyorlardı.Emma hayatta bir tek Alice için mücadele ediyordu ve o akşam da öyle oldu.Emma’nın iş arkadaşları hep birlikte bir masaya oturmuş Emma ile David’i bekliyorlardı.onlar da gelince yemeği isteyip sohbete başladılar.Emma iş arkadaşlarıyla işlerden,toplantılardan konuşuyordu.David de bu arada ilgisiz tavırlarla yemeğini yiyordu.Emma işine kendini o kadar kaptırmıştı ki David’in oradaki varlığını bile unutuvermişti.David bu durumdan fazlasıyla rahatsız olmuş ve çok sert bir ifadeyle ---Konuşmanız bittiyse gidelim artık
    Emma bir anda bembeyaz kesilmiş,donup kalmıştı adeta.O anda hemen ayağa kalkıp David’i yanına çağırdı ve
    --Bu akşamı mahvettiğin için çok teşekkür ederim.
    Emma cümlesini bitirir bitirmez David’in yanından uzaklaşıp,masaya geri döndü.David adına herkesten özür dileyip evde çocuğunun beklediğini ve onu merak ettiğini söyleyerek masadan kalkmıştı.David de onu dışarıda arabada bekliyordu.Emma hiçbir şey olmamış gibi arabaya bindi.Yol boyunca tek kelime bile etmediler.Evin önüne geldiklerinde Emma hemen kapıyı açıp eve Alice’nin yanına koştu.Sanki uzun yıllardır görüşmemişler gibi Alice sıkı sıkı sarıldı onu öpüp kucakladı.David de arkasından eve girip kapıyı hızlıca kapadı ve odaya girdi.Alice kapı çarpmasından korkup ağlamaya başladı.Emma da David’e sinirlenip hızlı adımlarla odaya girdi.Alice’i de bakıcısıyla salonda bıraktı.Emma David’E o kadar sinirliydi ki eline hakim olamadı veDavid’e bir tokat attı David de şaşkın ve boş bir ifadeyle Emma’nın yüzüne baktı.Emma
    --Her şeyine katlandım,çok sabrettim,bunu seni sevdiğim için değil,Alice için yaptım
    Ama benden bu kadar artık devam edemeyeceğim,beni herkes içinde rezil ettiğinde çok mu mutlu oldun merak ediyorum.
    David Emma’ya hiç itiraz etmedi,direnmedi bile.
    --Nasıl istiyorsan öyle olsun.
    Emma’ya.Emma da Alice’i alıp salonda uyumaya çalıştı.Ağlamaktan gözleri şişmişti ama Alice’e hiçbir şey belli etmek istemiyordu.Onu gördükçe daha da kötü oluyordu,morali bozuluyordu.Emma David’den uzak olmak için elinden geleni yapıyordu.Akşamları eve geç geliyor,sabahları da erkenden çıkıyordu.

    Emma iş için gittiği İstanbul’u çok beğenmişti ve uzun süre aklına orada yaşamayı koymuştu ama David’den ayrıldıktan sonra Alice’de alıp Türkiye’ye taşındı.Bu arada Alice de 7 yaşına gelmişti.Alice her şeyin yeni yeni farkına varıyordu.David’i görmeyeli çok olmuştu,babasını çok özlüyordu.Alice’in İstanbul’u sevmesi için Emma elinden gelen her şeyi yapıyordu neredeyse.Onu sürekli gezdiriyor,güzel yerlere götürüyordu.Alice de eğleniyordu ama bir yanı hep buruktu.Kanada’yı çok özlüyordu.Bütün akrabaları orada kalmıştı.Ama İstanbul’a da alışmaya çalışıyordu.

    Küçük,bahçeli,iki katlı bir ev tuttular.İstanbul’da deniz manzarası ve boğaz keyfi bir arada muhteşem görünüyordu evin terasından.Emma İstanbul’un boğazına aşık olmuştu gördüğü ilk günden beri.O yüzden orada ev tutmak istemişti.Alice ile bahçeyi süslüyorlar,güzel,yeni çiçekler dikiyorlardı.Evi dekorasyon ederken Emma her şeyi Alice de soruyor,onun da fikrini alıyordu.Alice de şimdilik hayatından memnun gibi görünüyordu.Bir çocuğu mutlu etmek kolaydı.Emma da bunu biliyordu ve ona göre davranıyordu.

    Alice 7 yaşında kendine göre kocaman bir kız olmuştu.Artık okula başlama telaşı Emma ve Alice’i sarmıştı.Emma evlerine 100m kadar uzaklıkta bir okulu çok beğendiğini söyleyerek Alice’i oraya yazdırdı.Alice ilk günler hemen alışamamıştı okula.Biraz zaman almıştı onun için.Arkadaşları arasında bir yabancı gibi duruyordu.Konuşması,hareketleri Türk olmadığını hemen hissettiriyordu.Alice de bu ortama girmek için özel bir çaba sarf etmiyordu.Kendi halinde bir köşede oturup etrafı izliyordu.

    Emma İstanbul’daki işinde bir ayı doldurmuştu bile.Kariyerindeki başarılarından dolayı İstanbul’daki Elmas bankasında da genel müdürlükte çalışıyordu.İş arkadaşları gayet sevecen,iyi niyetli bir o kadar da rekabetçiydi.Herkes terfi peşinde Emma’ya yalvarıyordu.Emma Türk insanını pek tanımıyordu.Onlarla anlaşmasına iyiydi ama bazı hareketleri onu çok şaşırtıyordu.Dini bayramlar,dini törenler ona çok yabancı geliyordu.Bazen Kanada’yı, eski hayatını özler gibi olduğunda hemen bu fikri kafasından atıp,başka şeyler düşünmeye çalışıyordu.Onu mutlu edecek şeylerin peşindeydi.Neyseki doğru bir kente gelmişti.İstanbul’da onu mutlu edebilecek çok şey bulabilirdi.Geliri de iyi olduğu için bu açıdan pek sorun yaşamadı Emma.Sadece Alice için kaygılanıyordu.Onun geleceğini,onun isteklerini,onun ideallerini…

    2


    Emma bugün işten erken çıktı.Eve gidip biraz dinlenmek istiyordu.Alice’in odasına gitti,masasına,yatağına bakındı.Çekmecesine yanlışlıkla üstündeki ceketin kolu takıldı.Çekmecenin düşmesiyle her şey yere saçıldı.dökülenleri toplarken Emma’nın gözüne bir defter takıldı.Emma Alice’in yatağına oturup bu defteri okumaya başladı. Defterin üzerinde Alice’in günlüğü yazıyordu.Emma’nın ilgisini çekmişti bu defter.Merakla sayfaları çeviriyordu.Bu günlüğe İstanbul’a taşındıktan sonra başlamıştı.

    “Bugün İstanbul’a geldik.Annem güzel bir ev tutmuş.Hava alanından eve doğru arabayla geldik.Yolda etrafa bakındım.Değişik ağaçlar,sahil,çocuklar gözüme çarptı.Hava gerçekten çok sıcaktı.Kanada’da yazın bile bu kadar sıcak olmuyordu.Annemle alışverişe çıktık.Ev için yeni araç gereç,bana da kıyafet falan aldık.Yeni evimizde odam baya büyüktü.Oyuncaklarımı bir köşe dizdim.Aralarında babamın doğum gününde aldığı ayıcık da vardı.Onu en öne koydum.Her baktığımda onu görebilmek istiyordum.Onu çok çok özlüyorum.Anneannemi,dedemi.babaannemi,komşularımızı hepsini çok özledim.’’

    Emma’nın gözleri doldu okurken bu günlüğü.Onu üzdüğü için kaygılanıyordu.Bir kenara bıraktı defteri,daha okuyamayacak kadar güçsüz kalmıştı adeta.Kendini tutamamış dolu dolu ağlamaya başlamıştı.Bir hata yapıp da onu üzmekten korkuyordu.Alice okul bitince servisiyle eve geldi.Emma ona en sevdiği kürabiyeli pastalardan yapmıştı.Yanında Kanada çayıyla birlikte yediler.Emma Alice’e
    --Okulun nasıl gidiyor?
    Alice sesini bile çıkarmıyordu.Bu Emma’yı daha da üzüyordu.

    Emma sabah erken kalkıp Alice’i okula hazırladı,sonra da arabasıyla işe gitti.İş yeri İstanbul’un göbeğinde büyük,lüks bir holdingti.Aslında Kanada’daki işinden daha iyiydi.Odası daha büyük,çalışanları daha fazla ve en kötüsü de çalışma saatleri ok daha yoğundu.Emma bu yüzden Alice’i ihmal ediyordu istemeden.Emma işinde çok başarılı olduğu kadar özel hayatında da çok bakımlı ve çok güzel bir kadındı.Uzun kumral saçları,gözlerindeki daha deniz mavisi daha belirginleştiriyordu.Yüzü duru ve pürüzsüzdü.Bu güzelliği iş arkadaşlarının da dikkatini çekiyordu.Onunla ilgilene çok erkek vardı.Emma David’den sonra bir erkeğe daha tahammül edebileceğini pek sanmıyordu.David onun içindeki sevgiyi,yaşama isteğini alıp götürmüştü adeta.Ruhu yaşlanmış,biriyle kavga etmekten,birine bağırmaktan yorulmuştu artık.Hayatında sadece huzur istiyordu.Bu huzuru da Alice’de buluyordu.Alice onu hayata bağlıyor,yaşama sevincini ona aşılıyordu.

    3


    Alice günler geçtikçe okula alışmaya başlamıştı.Artık 5.sınıfta başarılı bir öğrenci olmuştu.Emma da Alice’in iyi olduğunu gördükçe iyi oluyordu.Alice tıpkı annesi gibi sarışın ve ela gözlü çok güzel bir çocuktu.Artık eskisi gibi zorluk çekmiyor,sosyal ilişkilerinde gayet iyi davranıyordu.Spor faaliyetlerine katılıyor,kendini geliştiriyordu.Emma onu konservatuara,baleye,modern dans gibi sosyal aktivitelere yazdırıyordu.Alice’in her konuda çok başarılı olmasını istiyorum.Yaşadıkları sıkıntıları böylece yavaş yavaş aşmaya çalışıyorlardı.Artık Alice de Kanada’yı çok az düşünüyor,eski hayatını özlese bile yeni hayatında çok daha mutlu olduğunu gösteriyordu hareketleriyle.

    Emma bugün işte Ali’yi gördü.Ali uzun zamandır Emayla ilgileniyordu.Emma da Ali’ye karşı çekimser davranıyordu.Ali çok iyi niyetli,saygılı biriydi.Emmayla aynı iş yerinde patrondu.Tipik bir Türk erkeği esmer saşları ve kahverengi gözleri vardı.Emma’nın her derdine koşuyor,ona çok yardımcı,anaç tavırlarla yaklaşıyordu.Alice’de çok ilgili davranıyordu.Alice’i çok seviyor, ona güzel oyuncaklar hediyeler alıyordu. Alice de onu seviyordu ama hiç bir şeyin farkında değildi. Ali’nin Emma’dan hoşlandığını, aralarında bu tarz bir duygunun olduğunu aklında bile geçirmiyordu. Sadece onu bir iyi ağabey gibi görüyor, birlikte zaman geçirmekten mutlu oluyordu. Emma Aliyle Alice’in ilişkisini görünce Ali’ye de sıcak bakıyordu. Aslında o da Ali’den hoşlanıyordu ama Alice için kaygılıydı. Alice’inde onu sevdiğini, onunla iyi vakit geçirdiğini gördükçe Ali’ye daha yakın davranmaya başlamıştı. İşte sürekli birlikte vakit geçiriyorlar,birlikte akşam yemeklerine çıkıyorlardı.Artık iş arkadaşlığı hayat arkadaşlığına dönüşmeye başlamıştı yavaş yavaş.Ali David’e göre çok daha saygılı,centilmen ve Emma için yaşanabilecek biriydi.Bu yüzden Emma Ali’den hoşlanmaya hatta Ali’yi sevmeye başlamıştı.Ama tam olarak duygularının farkında değildi sadece.Emma masasında oturmuş bunları düşündüğü sırada Ali içeri girdi.
    --Bu akşam benimle yemeğe çıkar mısın?
    Emma bu yemeğin bir evlilik teklifini de beraberinde getireceğini anlamıştı.
    --Olur,çıkalım.
    Ali İstanbul’un en şık,en gözde restoranında yer ayırtmıştı.Emma’yı saat tam 19.00’da evinin önünden alıp buraya getirdi.Restorantta çok az kişi vardı.Ali’nin çok romantik biri olduğunu restorandan içeri girer girmez fark etmişti.Masanın üzerinde güller döşeliydi.Kemancılar o akşam sadece onlar için çalıyordu o akşam.Önce yemeği istediler.Beyaz şarap eşliğinde somon füme…Emma yemeğe koyuldu.Bu sırada Ali’de Emma’nın gözlerinin içine anlamlı anlamlı bakarak şöyle dedi:
    --Emma hayatıma girdiğin ilk günden beri beni çok değiştirdin ve çok etkiledin.Geri kalan hayatımı seninle geçirmek istiyorum.Benimle evlenir misin?
    Emma olayı daha önce yaşamış gibi gayet sakin,soğukkanlılıkla ve hiç şaşırmadan
    --Sen de benim için çok özelsin.Hayatıma bir çok güzellik kattın.Teklifini kabul ediyorum.
    Emma bir yandan verdiği bu kararın beraberinde neler getireceğini düşünüyor,bir yandan a küçük bir genç kız gibi heyecanlanıyor,kalbi küt küt atıyordu.Emma bu sefer aradığı mutluluğu Ali’de bulacaktı.Ali onun için çok iyi bir eş ve sadık bir dost olacaktı.Alice için de iyi bir baba…

    Ali Emma’nın kendi evine taşınmasını teklif etti Emma’ya.Ancak Emma bunu kabul edemeyeceğini söyledi üzgün bir ifadeyle.Emma
    --Yeni bir düzen kurduk,Alice de çok alıştı yeni evimize,şimdi bu kurulu düzeni bırakıp yeni bir macera aramayalım derim ben.Senin için de uygunsa bana taşın.Benim evde birlikte yaşayalım.
    Ali Emma’nın çaresizce bakışlarını sezer gibi oldu ve haline üzülmeye başladı.Emma’nın teklifini kabul etti Ali.
    --Tamam,eğer sen böyle mutlu olacaksan benim için sorun değil
    Ertesi gün Ali’ye yardım için Emma Ali’nin evine gitti.Eşyalarını taşımasına yardım etti.Alice de tuhaf ama seviniyordu Ali’nin ailelerine katılmasına.Çok seviyordu Ali’yi.Başta biraz zorluk çeker diye düşünmüştü Emma ama Alice çok uyumlu bir çocuktu.Emma’ya hiç zorluk çıkarmadı.Hatta gayet de mutluydu Ali’nin geldiği için.Önce eve taşındı Ali sonra da nikah işlemlerie başladılar.Emma’nın dini inancına göre böyle yapılıyormuş bu işler.Ali de ona saygı duydu,hiç itiraz etmedi,Emma ne derse onu yaptı.Ve büyük gün geldi onlar için.Emma bembeyaz,saf ipekten gelinliğiyle adeta bir prensesi andırıyordu.Yüzü o kadar berraktı ki tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi saf ve temiz görünüyordu.Saçlarını bukle bukle yaptırmıştı Emma.Gözleriyse maviliğini belli eden bir makyajla dolduruldu.Ali o gün Emma’ya bir kez daha aşık olmuştu.Ali de Emma kadar şık,sade ve yakışıklıydı.Saçlarını geriye doğru taramış,siyah takım elbisesiyle göz dolduruyordu.Ali Emma’nın koluna girerek birlikte salona çıktılar.Bütün konukların alkışları eşliğinde evlilik dansıyla başladılar.Bu arada Alice de annesi gibi mini bir gelinlik giymişti.Pembe,süslü,küçük bir tuvalete benziyordu.tıpkı annesi gibi sevimli ve güzel olmuştu Alice de.Danstan sonra sıra nikaha geldi.Nikah memuru bile Emma’nın güzelliğine hayran kalmıştı.O klasik soruyu sordu memur.Ali müthiş bir coşku ve mutlulukla
    --evet
    Emma da Ali’ye göre sakin görünen fakat çok heyecanlı bir ifadeyle
    --evet ,sonsuza kadar
    Nikah bitiminde kutlamalar oldu,havai fişekler ardı ardına patladı.Ali ile Emma 2.baharlarında o kadar mutluydular ki gözleri hiçbir şey görmüyordu.Alice de alıp arabaya bindiler.Ali arabayı kullandı,eve gitmeden önce boğazda bir-iki tur attılar.İkisi de mutluluktan sürekli gülüyorlar,ağızları kulaklarında konuşuyorlardı.Alice de çok mutluydu.Emma o akşam Alice’i bakıcısında bıraktı ve Aliyle eve gittiler.Emma çok yorgun ve aç olduğunu söyledi Ali’ye.Birlikte üzerlerini değişip dışarı çıktılar.Emma kırmızı bir Grand tuvaletiyle yine göz dolduruyordu.Ali şık bir balık lokantasına götürdü Emma’yı.Romantik bir akşam yemeğinden sonra saat bir hayli geç olmuştu.Artık eve gitmek için yola koyuldular.Eve gittiklerinde sabah oluyordu neredeyse.Birlikte terasta güneşin doğuşunu izlediler ve orada uyuyakaldı ikisi de.


    4


    Bu sabah Alice ilk kez yalnız uyanmıştı.İstanbul’a geldiğinden beri hep annesiyle yatıyordu.İlk kez yalnız hissetmişti kendini.”Acaba bundan sonra hep böyle mi olacak?”diye düşünüyordu kara kara.Üzülüyordu bir yandan da.Babasının özleminin yanına bir de annesi eklenirse ne yapardı.Yanında bir tek Emma kalmıştı,bu koca şehirde.Onu da kaybederse ne yapacağını bilemiyordu.Bu sabaha kadar Alice için her şey yolundaydı hatta halinden çok da memnundu.Evlenmelerini o da çok istiyordu.Ama bu sabah yalnız uyanmak,yalnız olduğunu düşünmek onu korkutmuştu.Hemen eve gitmek istiyordu.Sabah bakıcısı Alice’i eve götürdü.Emma kapıyı açtığında Alice’in üzgün olduğunu gördü.Alice’in üzülmesine hiçbir zaman dayanamıyordu.O yüzden Ali’yi evden gönderip bütün gününü kızına ayırdı.Gün boyunca birlikte oyun oynadılar,İstanbul sokaklarında dolaştılar,alışveriş merkezini gezdiler.Alice’in keyfi yerine gelmişti eve gittiklerinde.Emma Alice’i karşısına alıp sanki büyük bir arkadaşıyla konuşur gibi anlattı Alice’e her şeyi.
    —Alice,sen benim hayattaki en değerli parçamsın,senin üzülmene asla izin verem ve seni üzecek bir şey de asla yapmam.O yüzden yalnız kalmaktan korkmana gerek yok.Seni asla yalnız bırakmam ben.Senden ayrılamam,ben hep senin yanındayım kızım.
    Alice de son derece annesine güvenli
    —tamam,bir an için bir korku yaşadım ama geçti.Bunu biliyorum zaten beni bırakmayacağını ,hiçbir zaman ihmal etmeyeceğini.


    5



    Alice ilkokulu bitirince aynı okulda devam etti.Orta okulu da yine o okulda okudu.Okulundan gayet memnundu.Hayatında bu aralar çok yenilikler yaşamıştı.Hem kendi hayatında hem de annesinin hayatında.Bu yenilikler güzel şeyleri de beraberinde getirdi.Alice sınıfındaki Mehmet’i seviyordu.Mehmet ilk defa bugün Alice’in yanına gidip bir şeyler konuşmaya çalışır gibi
    --nasılsın bugün Alice?
    Alice çok şaşkın bir şekilde
    --iyiyim Mehmet sen nasılsın?
    Alice bunu hiç beklemiyordu.Mehmet hep uzaktan seviyordu çünkü.Mehmet pek ilgilenmiyor gibi görünüyordu.Okul bitince Mehmet Alice ile birlikte yürüyüp Alice’i evine bıraktı.Alice ilk kez bu duyguyu yaşıyordu.Mehmet’e aşık olmuştu.Mehmet Alice’in evinin iki sokak aşağısındaki villada oturuyordu.Ailesi muhafazakar bir Müslüman aileydi.Çocuklarının Yahudi bir arkadaşının olduğunu duyunca çok kızacaklarına emindi Mehmet.Bu yüzden ailesine Alice’den hiç bahsetmiyordu.Okulda Mehmet’in varlığıyla daha mutlu olmaya başlamıştı Alice.Artık okula birlikte gidip geliyorlardı.Alice her sabah bir heyecanla uyanıyordu.Mehmet için hazırlanıp heyecanla okula gidiyordu.Okul artsı ona daha güzel görünmeye başlamıştı.Emma da Alice’i böylesine mutlu görünce gururlanıyordu.Kendini daha iyi hissediyordu.


    6


    Mehmet’in babası Tevfik mali müşavir,annesi Sakine ise başarılı bir mimardı.Çocuklarını dinlerine bağlı,saygılı ve vatansever bir Türk vatandaşı olarak yetiştirdiler.Mehmet’in iki abisi vardı ama kardeşlerinden çok farklıydı.Ailesinin dini konulardan asla taviz vermediği durumlara rağmen Mehmet bunları o kadar önemsemiyordu.Ailesi asla bir gayrimüslimle konuşmaz, hatta görünce bile başlarını çevirirlerdi.Onlara göre bu son derece günah bir durumdu.Tevfik önceki sene hacılığa gitmişti karısıyla.Biraz da bu yüzden dinine daha ha bağımlıydı.Mehmet doğduğundan beri İstanbul’da yaşadı ailesiyle.Aslen Diyarbakırlı bir ailenin çocuğuydu Mehmet.Maddi durumları gayet yerindeydi.Parasal açıdan hiçbir sorunları yoktu.İstanbul’un en güzel semtlerinde daireleri vardı.Mehmet daha çok küçük yaşındandan beri özel hocalardan Kur’an kursu alıyordu.Arapçayı anadili gibi biliyor ve yakınlarının mevlitlerine gidiyordu. Ailesinden aldığı eğitimle oldukça mütevazı bir coçuktu.
    Uzun,düz saçlarının altındaki yemyeşil gözleri kendine baktırıyordu.Mehmet hem dış görünüşü itibariyle hem de karakteri açısından çok sağlam ve dört dörtlük bir çocuktu.Alice de Mehmet’in bu yönüne aşık olmuştu.Mehmet’in duyguları da Alice’inkinden farklı sayılmazdı.Mehmet hiç belli etmese de bu konularda biraz çekingen davranıyordu.Alice hem çok seviyor hem de ona bunu hiç belli etmek istemiyordu.Mehmet’in Alice’de etkilendiği şeyse onun çok farklı ve güzel oluşuydu.İnsan hep zor olanı seviyordu.Mehmet için de Alice öyleydi.Alice onu sevdiğini bilmiyordu.Bu aşka platonik gibi bakıyordu.


    7


    Yıllar geçtikçe biraz daha yaşlandığını hissediyordu Emma.Ali’yle mutluydu evliliği.Hiç kavga etmiyorlardı.Evleneli 5 yıl olmuştu ama ilk günkü gibi birbirlerini seviyorlardı.Emma için Alice halen bir çocuktu.Oysaki Alice çok büyümüştü.Artık liseli bir genç kız olmuştu.Liseyi Beşiktaş kolejinde okudu Alice.Mehmet ise Kadıköy Anadolu lisesini kazanmıştı.Orta okuldan sonra Mehmet’le bir daha hiç karşılaşmadılar.Birbirlerinden adeta kopmuşlardı.Nasıl bu kadar kolayca birbirlerini unuttuklarına şaşırıyordu Alice.İlk zamanlar onu özlüyordu ama görmeye görmeye alışmıştı yokluğuna.Okulda yeni yeni arkadaşları oldukça daha kolay oluyordu unutması.

    Bir gün Alice okuldan çıkmış arkadaşlarıyla yürürken uzaktan gelen bir çift gördü.Kız çok güzel görünüyordu.Upuzun sarı saçları güneşte parlıyordu.Yanındaki çocuğu da tanır gibi olmuştu Alice.Çocuk yaklaştıkça tanıdı ki bu Mehmet’ti.Alice çok şaşırmıştı onu bir kızla el ele görünce.Göz yaşlarına hakim olamadı.Ne kadar unutsa da birden o eski günler geldi aklına ve çok üzüldü Alice.Ve o günden sonra Mehmet’i hayatından çıkardı.Çünkü ondan hiç beklemediği bir davranışta bulunmuştu Mehmet.Alice’in yüzüne bile bakmadan yanından geçip gitmişti.Alice çok üzülmüştü başta ama sonra fazla da kafasına takmadı.
    Alice kendine yeni bir sayfa açmıştı artık.Yepyeni bir okul,yepyeni arkadaşlar ve yepyeni bir hayat.Mehmet’e karşı hiçbir şey yoktu içinde.Kin,öfke ya da aşk,sevgi…Unutulanlar listesine eklenmişti artık Mehmet.Alice için hiçbir önemi yoktu bundan sonra.Yaşananları yaşanmamış kabul edip,Mehmet’i de yok sayacaktı artık.Başta kabullenmesi çok zor olmuştu ama kendini hep avutmaya çalışıyordu.Zaten birbirimize uygun değildik,ailelerimiz denk değil deyip duruyordu içinden hep.Alice yeni okuldaki hayatına çabuk ısındığından olacak ki okulda günlerin nasıl geçtiğini hiç anlamıyordu.Çok eğlenceli bir arkadaş ortamı vardı.Yani arkadaşlarını da çok seviyordu ayrıca.Eski okulundan birkaç arkadaşı da bu okuldaydı.İlk günlerde onlarla takılıyordu Alice de sonradan yeni insanlarla çevresi daha da genişlemeye başlamıştı.Dersleri de iyi gidiyordu Alice’in.Sınıf ortalamasına göre gayet güzeldi notları.Hocaları iyi bir üniversite garantisi veriyordu,sürekli motive ediyordu Alice’i.
    --Sen bizim gururumuzsun Alice,başaracaksın.

    8


    Ali bu sabah Emma’ya bir sürpriz yapma telaşındaydı.Bu gün Emma’nın doğum günüydü ve birlikte kutlayacakları ilk doğum günüydü.Bunun Ali için anlamı çok büyüktü.Ali çok güzel,büyük ve ihtişamlı bir parti planı yapıyordu.Evleri parti için uygun olduğundan partiyi evde yapmaya karar verdi.Ali Emma’nın çok şaşıracağı ve çok mutlu olacağı bir parti olmasını istiyordu.Bir daha hayatı boyunca unutamayacağı türden bir gün yaşatmak istiyordu ona.Ali uyanmış,yatakta oturmuş bunları düşünürken Emma hala uyuyordu yanında.Ali sürprize sabahtan başlayıp akşama kadar Emma’yı mutlu etme peşindeydi.Aşağı mutfağa inip Emma’ya kahvaltı hazırladı Ali kedi elleriyle.Domatesli omletler,reçeller,ballar bir tek kuş sütü eksikti masada.Sıra Emma’yı uyandırıp aşağı indirmeye gelmişti ki Ali Emma’nın o masum,güzel uykusunu bölmek istemedi.Bir süre orada öylece durup Emma’yı izledi.Onunla evlenmekle ne kadar gurur duyduğunu düşünerek,Emma’ya anlamlı anlamı,güzel bakışlarla baktı.Sonra kıyamadı onu uyandırmaya,aşağı indi.Bir tepsiye kahvaltılıkları omleti,ekmeği,çayı dizip yukarı çıkardı Ali.Emma kapı sesine uyandı ve
    --Günaydın hayatım
    Emma şaşırmış gibi görünüyordu.İlk defa Ali’nin elinden bir şeyler yiyecekti.
    --Ali Bey bunu neye borçluyuz
    der demez aklıma geldi ki
    --bugün doğum günümdü benim değil mi ?
    --Bu yüzden mi bu kadar hazırlık hayatım çok teşekkür ederim
    .Ali de
    --Dur bakalım daha hazırlıklara başlamadık bile bu daha başlangıç.
    Emma’nın yanına gidip oturdu.Birlikte kahvaltı ettiler,boğazın o eşsiz manzarasına bakarak.Hava da çok güzeldi Emma’nın şansına.Deniz adeta parlıyordu parıl parıl.Güneş gülümsüyor,martılar uçuşup,bülbüller şarkı söylüyordu.Bu gün Emma’nın tatil günü olduğu için dışarı çıkmak istediğini söyledi.Ali’ye
    --Nasılsa bu gün Pazar,çalışmıyoruz,şöyle bir gezelim İstanbul’u
    Ali de
    --tamam,kahvaltını bitir,çıkarız,dolaşırız biraz.
    ama Ali’nin evde daha yapacak çok şey vardı. O yüzden son anda Emma’yı ekmek zorunda kaldı.
    --Hayatım benim bügün evde kalıp işlerimi halletmem lazım,tamamen aklımdan çıkmış kusura bakma,benim evde kalmam lazım.
    Emma da üzülmüş gibi suratını asarak evden çıkı,arabaya bindi.Alice’i baleden alıp kızıyla biraz dolaştı.Alışveriş merkezine gittiler birlikte.Alice annesine belli etmeden ona güzel bir doğum günü hediyesi elbise aldı.Akşam vermek için çantasının içine attı.Sonra birlikte çıktılar,arabaya binip biraz boğazda dolaştılar.Ali,Alice’i aradı ve
    --evde işim biraz uzun sürecek Alice uzun sürecek,anneni biraz daha oyala
    ve kapattı.Emma durumdan işkillenir gibi
    --kim aradı,ne oldu
    diye art arda sorular sormaya başladı.Alice de
    okuldan bir arkadaş notlarımı istedi.
    Emma sakinleşmiş gibi oldu.Meraklı görünmemeye çalıştı.Ali evde süslemeler,canlı müzik ve yemeklerle uğraşıyordu.Tüm konukları tek tek arayarak bizzat gelmelerini rica etti.Ali her şey için o kadar özenmişti ki Emma’nın partiye bayılacağına emindi.Neyseki hazırlıkları tamamladı,konukları çağırdı.Sıra asıl davetliyi Emma’yı çağırmaya gelmişti.Alice’e haber verip çaktırmadan bir iki saat sonra eve gelmelerini,hazırlıkların bittiğini söyledi.Alice alışveriş merkezinde Emma’yı biraz daha oyaladıktan sonra annesini alıp eve götürdü.Ev tıklım tıklımdı ve çok coşkulu,heyecanlı insanlar vardı dört bir yanda.Herkes dört gözle Emma’nın gelmesini bekliyordu.Ali ışıkları kapattı.Konuklar yerlerine saklandı ve Emma anahtarıyla kapıyı açtı ve ardından da ışığı.Herkes
    --sürprizzz
    --iyi ki doğdun,mutlu yıllar
    çığlıkları ardı adına koptu.Emma başlangıçta bir sürpriz bekliyordu ama bu kadar insanı,bu kadar kalabalığı ve coşkuyu hiç beklemiyordu.Birden mutluluktan gözleri doldu,ağlamaya başladı.Ali hemen koşup Emma’nın yanına geldi ve sıkı sıkı sarıldı.
    —İyi ki doğdun bir tanem,iyi ki varsın.
    Emma da
    —Sen de iyi ki varsın,çok teşekkür ederim hayatım.
    Pastasındaki mumları üflemek için masaya doğru adımlar attı.Bir anda bütün mumları üfleyip kahkaha atmaya başladı.
    --Bu gün en mutlu günüm hepinize çok teşekkür ederim.
    Herkes birden
    --Happy birthday to you
    şarkısını söylemeye başladı.Alkışlarda ardından gelmeye başladı.İnsanlar alkışlamaktan yorulup,sessizlik oluğunda Alice Emma’ya sarıldı.
    --Anneciğim doğum günün kutlu olsun
    hediyesini verdi.Tam da Emma’nın zevkine uygu elbise almıştı Alice annesine .Emma da odasına çıkıp Alice’in aldığı elbiseyi giydi ve misafirlerin yanına indi tekrar.Pastayı keserek içeceklerle beraber servis yaptı misafirlere.Herkese tek tek eliyle tabaklara koyup ellerine verdi.Sonra da Emma’nın arkadaşları hediyesini verdi.Hediyeler yığın yığın kule gibi oldu.Emma uzun zamandır ilk defa kendini bu kadar mutlu hissediyordu.Zaman bir hayli ilerlemişti partide.Gece yarısı olmuştu neredeyse.Misafirler yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı.Herkese tekrar tekrar teşekkür edip,uğurladı misafirlerini Emma.Sonra Alice de odasına çıktı.Uykusu gelmişti ve yorgundu da.Bir an için annesini kıskanır gibi oldu Alice.Onun bu kadar mutlu olduğun u görünce gururlandı Ali ile.Sonra Ali ile Emma baş başa kaldılar herkes gidince.Emma Ali’ye çok mutlu olduğunu ve onu çok sevdiğini söyledi.Misafirlerde arta kalanları temizledi Emma .Sonra da hediyelerini odasına götürdü ve Ali’nin yanına gitti ve sonra da tekrar birlikte oturup film izlediler.Sonra da uykuları gelip yattı.


    9


    Sabah Alice okula gitmek için erken uyandı.Emma bu sabah Alice’i kaldırmayı unutmuştu.Alice de kendisi kahvaltısını hazırlayıp yedi ve servisine bindi.Emma hala uyuyordu.Gece geç yatmışlardı.Ali’yle o yüzden uyuyakaldılar.Emma işe de geç kalmıştı ama patron Ali olduğu için sorun olmamıştı onlar için.Emma uyandığında öğle olmuştu ve Ali’yle dışarı çıkıp kahvaltı yaptılar.Oradan da holdinge gittiler.İşler aynı rutininde gidiyordu.Akşam olunca eve geldiler.Alice doğruca odasına çıkmıştı ve ağlıyordu.Emma eve geldiğinde her yer karanlıktı.Alice’in çoktan eve gelmiş olması gerekirdi ama ortalıkta kimse görünmüyordu.Hemen Alice’in odasına çıktı ve ışığı açtı.Bir anda korkuya kapıldı Emma Alice’i bu halde görünce.Ağlamaktan gözlerinin altı şişmiş,derbeder görünüyordu.Aniden koştu Emma Alice’e sarıldı.
    --Ne oldu kızım neyin var?
    Alice hıçkırmaktan konuşamıyordu bile.Emma biraz bekledi,konuşacak dermanı yoktu Alice’in ama.Sonra odadan çıktı,
    —sakinleş,birazdan konuşuruz Alice
    Alice de onaylar gibi başını salladı.Emma gidince Alice eline eskiden çekilmiş bir fotoğraf aldı.Fotoğrafa hem gülümser gibi bakıyordu bir yandan da içi kan ağlıyor gibiydi.Fotoğraftaki Mehmet’ti.Bugün yolda karşılaşmıştı uzun zaman sonra Alice Mehmet’le.Mehmet’in yanında yine aynı kız vardı.Bu sefer Mehmet Alice’in yanına gidip
    —merhaba Alice
    Alice de uzun zamandır görmediği bir arkadaşını görünce duyulan şaşkınlıkla Mehmet’in gözlerine baktı.O an Mehmet’e tekrar aşık olmuştu.Yüzüne bakmaya kıyamıyordu bile.Mehmet
    --Bak, bu kız arkadaşım.
    Alice bunu tahmin etmişti ama Mehmet’in ağzından duymak onu kahretmişti.Mehmet’in yüzüne boş boş bakarak hiç kelime etmeden uzaklaştı yanından.Mehmet de Alice’i görünce çok etkilenmişti.Alice’in büyüdüğünü ve çok güzel bir kız olduğunu görünce şaşırmıştı.Alice’e o da aşıktı ama hayatında Nergis vardı.Nergis’le 2 yıldır çıkıyorlardı.Nergis Mehmet’le aynı lisede okuyordu ve onunla aynı kafadandı.Aileleri aynı Mehmet’inki gibi tutucu ve dindardı.Mehmet biraz da bu yönünü seviyordu Nergis’in.Aslında bu tip konulara pek önem vermiyordu ama ailesinin istediği gibi bir kızla evlenmek istiyordu.Kendini ailesine borçlu hissediyordu Mehmet.Borcunu böyle ödeyebileceğini düşünüyordu.Alice Nergis’e göre çok daha güzel ve bakımlıydı.Mehmet Nergis’i sevmiyordu sadece bunu görev gibi hissediyordu kendine.Nergis,Mehmet’i Çok seviyordu ama.Alice’den de haberi yoktu.O gün Alice’e selam vermese tanımayacaktı bile onu.Lise yılları Alice için artık çok zor gelmeye başlamıştı o günden sonra.Okula yolda Mehmet’i görme umuduyla gidiyordu hep ama hayal kırıklığı oluyordu onun için.Bir daha hiç görmedi Mehmet’i.Artık Alice son sınıfta olduğu için dersleri bir hayli yoğundu.Sınava hazırlanıyordu.Emma onu yakınlardaki iyi bir dershaneye yazdırmıştı.Tesadüfen Mehmet de o dershanedeydi.Mehmet’le aynı sınıftalardı.Bu Alice için çok daha zor gelmeye başlamıştı.Her an Mehmet’i ve sevgilisini görüyordu.Nergis Alice’i hiçbir şeyden haberi olmadığı için seviyordu.Onunla konuşmaya çalışıyordu orada hatta.Ama Alice ona çok soğuk davranıyordu.Arada Nergis olmadığı zaman Mehmet’le konuşuyordu.Mehmet her yanına geldiğinde Alice çok değişik duygular içine giriyordu.Kalbi hızlı çarpmaya başlıyor,heyecanlanıyordu.Mehmet de aynı duyguları yaşıyordu.Alice’in yanındayken.İkisi de birbirlerini seviyorlardı ama bunu bilmiyorlardı.Alice bunu söylemeye cesaret edemezdi çünkü Nergis vardı arada.Mehmet de Alice’in kendini sevdiğini bilmediği için bunu söylemeye cesaret edemedi.Alice onu hem unutma çabası içerisinde hem de sınava çalışma telaşındaydı.Dersleri iyi gidiyordu Alice’in.Çok başarılıydı.Mehmet de öyleydi.İkisi de birbirlerine kıyasla çok iyiydiler.Adeta aralarında bir rekabet yaşanıyordu.



    10


    Sınav günü gelmişti.Alice çok heyecanlıydı ve korkak görünüyordu.Başaramama korkusu onu o sabah yiyip bitirmişti.Bu onun için çok önemliydi.Kendini ilk defa ispat edecekti.Kendi başına başarabileceği bir sınav çıkmıştı önüne.Bunu başaramazsa kendini çok aptal bir durumda hissedecekti.Alice sınav yerine Ali ve Emma’yla birlikte gitti.Emma Alice’e sarılıp ona güvendiğini gösterir gibi gülümsedi ve Alice yukarı,sınıfa çıktı.Sınav yerine oturduğunda kalbi çok hızlı çarpıyordu ve çok heyecanlıydı.Elleri titriyordu.O kadar stres yapmıştı ki soruları okumak ona çok zor geliyordu.Gözü kararıyor,yazıları bulanık görüyordu.Zaman hızla geçiyordu bu arada.Alice hala birinci soruda takılıp kalmıştı.Soruyu tekrar tekrar okuyor ama bir şey anlamıyordu.Kafası çok doluydu çünkü.Bin bir türlü şey düşünüyordu o anda ve zil çaldı.Alice toplam yirmi soru yapıp kağıdı verdi.Çıkışta Emma onu bekliyordu.Emma Alice’in yüzüne bakınca hayal kırıklığına uğradı.Ondan çok şey bekliyordu.Dersleri de çok iyiydi.Ama bu sınavı iyi geçmemişti anlaşılan.Alice o gün çok üzülmüştü.Tüm emekleri boşa gitmişti.O gün heyecanına yenik düşmüştü.Bütün gün ağladı.Emma onu ne kadar teselli etmeye çalışsa da Alice çok üzgündü hala.Dershaneye gitti sonra.Mehmet’i gördü yine.Mehmet de en az Alice kadar üzgündü.Onun da sınavı çok kötü geçmişti.Birbirlerini görünce biraz daha rahatladılar.

    Artık koca bir yaz tatili ve öncesinde mezuniyet törenleri vardı ikisinin de.Alice o gün için arkadaşlarıyla alışverişe çıktı.Güzel bir gece elbisesi ve şık bir ayakkabı aldı.Sonra da kuaföre gidip saçlarını yaptırdı.Akşam sınıf arkadaşı Ahmet arabasıyla Alice’i aldı.Gece de Alice’in kavalyesi Ahmet’ti.Birlikte dans ettiler ve Alice’inde sınavdan sonra ilk defa yüzü gülüyordu.Çok mutlu görünüyordu Alice.Parti sabaha kadar sürdü.Sabah da Alice arkadaşı Elif’ler de kaldı o gün.Akşam eve geldi.Emma
    --seni çok merak ettim,neredeydin?
    --Elif’lerde kaldım.
    Alice ve çok yorulmuştu odasına çıkıp uyudu.Alice’in önünde koca bir yaz tatili vardı.Mehmet’i artık daha göremeyecekti.Dershane de bitmişti.Onu çok özleyeceğini düşünüyordu.Yaz tatilinde Ali onları İspanya’ya götürdü.İki hafta orada kaldılar ve Alice de biraz stres attı.Sınav sonuçlarının açıklanacağı günden bir gün önce Türkiye’ye döndüler.Alice çok heyecanlıydı.Bilgisayardan sonuca baktığında inanamadı.Aslında bunu bekliyordu ama çok üzülmüştü yine de.Tercihlerini İstanbul’daki özel üniversitelere yaptı.Ve Bahçeşehir üniversitesini kazandı Alice.Dershaneye gidip haber verdiğinde Mehmet’i gördü.Mehmet’in de aynı üniversiteyi kazandığını duyunca çok sevindi.Mehmet kendini tutamadan Alice’i görünce boynuna sarıldı.
    --Aynı okulu kazanmışız.
    Alice’in keyfi bu sarılmadan sonra yerine gelmişti.O kadar mutlu olmuştu ki heyecandan o da sarıldı Mehmet’e.
    --Çok sevindim.
    bir o kadar heyecanla.Mehmet
    —dışarı çıkalım mı?
    Alice de onaylar gibi başını salladı.Bir cafede gidip oturdular.Eski günleri konuştular ve ikisi de komik anılarına kahkahalarla,katıla katıla güldüler.Alice Nergis’i sordu Mehmet’e.Nasıl başladığını merak ettiğini söyledi.Mehmet
    —Nergis’le ayrıldık ama onu hiç sevmedim,benim kalbim bir başkasını seviyor.
    Alice de heyecanla
    --Kim acaba?
    Bu sefer kendisini sevdiğini anlamıştı.
    --Biliyorsun zaten kim olduğunu
    İkisi de çok rahatlamış ve mutlu görünüyorlardı.Bundan sonra Mehmet Alice’in yanında olacaktı hep.Alice bunu düşündükçe daha da mutlu oluyordu.

    Kafeye dost girip kafeden sevgili olarak çıktılar.El ele tutuşup yürüdüler daha sonra da.Sahilde de biraz daha oturup yine eskilerden konuştular.Konuşmaya dalmışken bir hayli geç olmuştu.Etrafta kimseler kalmamıştı.Mehmet Alice’i evine bıraktı ve yanağına bir öpücük kondurdu.Alice de heyecandan konuşamayacak durumdaydı.Hiç bu kadar mutlu olmamıştı daha önce.Elini sallayarak
    --hoşça kal
    Mehmet’e ve eve girdi.Emma ile Ali uyumuşlardı.Alice de televizyonu açıp karşısında oturdu biraz.Bu gün olanları düşünüyordu ve yaşadıklarına inanamıyordu.Sabah sınav yüzünden çok üzgündü ve dershaneye gitti.Dershanede Mehmet’i görmesiyle hayatı değişti resmen.Neredeyse intihar etmeyi düşünürken birden içine yaşama sevinci doldu..Mehmet’i çok seviyordu,Mehmet de aynı şekilde onu çok seviyordu.Artık okulları da aynıydı ,her an beraberlerdi.Sabah buluşuyorlar akşama kadar birlikte vakit geçiriyorlardı.Alice hayatında hiç olmadığı kadar çok eğleniyor ve mutlu görünüyordu.Mehmet’se uzun zamandır beklediği bir şeyi elde etmiş çocuklar gibi sevinçliydi.Ağzı kulaklarında geziyordu sürekli.Bu mutluluğu ailesinin de dikkatini çekmişti.Annesi bir gün
    —bu ne neşe oğlum,hayırdır?
    Mehmet bu soruyla anladı ki artık vakti gelmişti.Alice’i ailesiyle tanıştıracaktı.O anda bu soruya cevap vermeden çıktı Mehmet evden.Doğruca iki sokak aşağıdaki Alice’in evine gitti.Alice’i çağırdı ve onu ailesiyle tanıştırmak istediğini söyledi.Alice de o kadar heyecanlanmıştı ki hemen hazırlanıp çıktı dışarı.Kendine bir çeki düzen verdi ve Mehmetlerin evinden içeri girdiler.Mehmet içeri girer girmez annesinin yanına koştu ve --mutluluğumun sebebi işte bu
    Alice’i göstererek.Alice’in birden yüzü kızardı,utanır gibi oldu.Alice hemen Mehmet’in annesinin elini öptü.Annesi de şaşkın şaşkın bakarak içeri buyur etti onları.Birlikte oturup çay içtiler.Alice’in heyecandan yine dili tutulmuştu.Konuşamayacak kadar aciz hissediyordu kendini o anda.Annesi de bu arada Alice’i süzüyordu.Mehmetlerin evi oldukça sadeydi.Duvarlarda ayetler asılıydı.Mehmet’in annesi de kapalıydı.Bu Alice’e çok yabancı ve değişik gelmişti.Alice’in giyinme tarzı da Mehmet’in annesine çok değişik gelmişti.Alice oldukça rahat giyinmişti.Tayt ve üzerine de yarı açık bir bluz giymişti.
    Mehmet’in annesi pek ısınmamıştı Alice’e.Mehmet’e de çok şaşırmıştı.Böyle bir kız ailelerine uygun değildi,bunu bile bile nasıl olup da evine kadar getirdiğine şaşmıştı doğrusu.Alice ise bu düşüncelerden habersiz masum masum bir köşede oturuyordu.Annesi kin dolu bakışlarını Alice’e fırlatıyordu ama onun ruhu duymuyordu bile.Alice tam konuşacak gibi oldu ki Mehmet duruma müdahale etti ve -----Bu kadar oturmak yeter,biz artık çıkalım
    .Alice de ayağı kalkıp Mehmet’in annesine doğru yöneldi ve elini öptü tekrar Tanıştığıma çok memnun oldum teyzeciğim.
    kapıdan dışarı çıktı.Annesi hiçbir tepki vermeden Mehmet’e baktı sonra.Bu arada da Alice kapıda Mehmet’i bekliyordu.Annesi çok kızmış olacak ki
    --Seninle sonra görüşeceğiz
    --Burada bitmedi bu iş.
    Mehmet çok kaygılanmıştı annesinin bu sözlerine.Çok üzülmüştü de.Hayatında ilk defa bu kadar mutluydu.Alice’i her şeyden çok seviyordu.Ailesini de öyle.Özellikle annesinin kararları onun için çok önemliydi.Annesinin Alice’e karşı bu yaklaşımına çok içerlemişti.Mehmet annesinden ayrılıp Alice’in yanına gitti ve birlikte dışarı çıktılar.Annesi onları karıya kadar bile uğurlamadı.Alice durumu fark etmiş olacak ki yüzünü asmaya başladı.Mehmet de üzülme der gibi Alice’in yanağını okşadı.
    —Biz birbirimizi seversek,önümüzde hiçbir engel tanımayız,yeter ki beni sev Alice çok sev!
    Mehmet acı dolu bakışlarıyla.Alice’in morali biraz daha yerine geldi.Hafif bir tebessüm belirdi yüzünde.

    Sahilde yürüdüler birlikte.Bol bol düşünecek vakitleri vardı önlerinde.İkisi de daha on sekiz yaşındalardı.Hayata yeni yeni adım atıyorlardı.Evlenmek şimdilik onlara çok uzak görünüyordu.Hem fikren hem de ruhen.Daha birbirlerini tam olarak tanımıyorlardı bile.Alice Mehmet’i o kadar çok sevmesine rağmen hala bazı şeyleri tam olarak bilmiyordu.Mehmet ne sever,hangi takımı tutar,hangi sporla uğraşır,hobileri ne…Hiç biri hakkında bilgisi yoktu.Birbirlerini uzun zamandır tanımanın verdiği cesaretle götürmüştü Mehmet de evine zaten.Yoksa ilişkileri daha çok yeniydi.

    Mehmet hukuk bölümünü kazanmıştı,Alice ise moda tasarım okuyordu.Bazen ders saatleri aynı olmasa da beraber okula gidiyor,birlikte takılıyorlardı sürekli.Mehmet ağzı iyi laf yapan,çok konuşan ve hakkını çok iyi savunan,tuttuğunu koparan bir gençti.Bölümü sanki onun için açılmıştı,tam ona göreydi.Ama Alice yüzünden bazı dersleri ekmek zorunda kalıyordu.Alice’in dersi olmayınca o da kendi dersine girmiyor,Alice’le vakit geçiriyordu.Mehmet’in sınıfındaki kızlar ona hayranlıkla bakıyorlardı.Mehmet’in bu kadar yakışıklı ve zeki olması kızları büyülemişti.Bir yandan da Alice’e gıcık oluyorlardı.Onu Mehmet’in yanında görmeye tahammül edemeyenler bile vardı.Alice hiçbir şeye kafasını takmıyordu.Kimseye art niyetle yaklaşmıyor,olumsuz olayları görmezden geliyordu.Mehmet de Alice’in en çok bu yönünü seviyordu.Çok saf,temiz,içinde bir tek kötü niyet bulundurmayan bir kızdı.
    avatar
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 61
    Kayıt tarihi : 20/03/09

    GELECEĞE DÖNÜŞ - Aysu KATIRCIOĞLU Empty Geri: GELECEĞE DÖNÜŞ - Aysu KATIRCIOĞLU

    Mesaj  Admin Ptsi Ara. 27, 2010 4:50 pm

    Alice Mehmet’den arta kalan zamanlarında çizimleriyle uğraşıyordu.Eli de pek yatkındı bu işe.Emma da yardım ediyordu arada.Ali’nin ofisteki çalışanları da Alice’le pek ilgileniyordu.Alice bölümünde çok istekliydi.Sürekli çizimler yapıyor,beğenmediklerini buruşturup çöpe atıyor,beğendiklerini ise odasındaki duvarına asıyordu.Üniversite de oldukça modern ve gösterişli bir okuldu.Modayla yakınan ilgilenen sanatçılar üniversiteye gelip çizimlere bakıyorlardı.Yine böyle bir gün ünlü modacı Cemil İpekçi üniversiteyi ziyarete geldi.Alice’lerin sınıfındaki genç yeteneklerin çizimlerini merak etmiş.Herkes o kadar heyecanlı ve çizimlerini modacıya gösterme telaşında ki Alice’yi ortalıkta gören bile yok.Alice bu fırsatı kaçırmak istemiyor,ama o kadar yoğun bir izdiham yaşadı ki hiçbir çizimini gösteremeden çıktı sınıftan bir sinirle.Alice o kadar şanslı bir kızdı ki Cemil İpekçi tam da bu sırada dışarı çıktı ve Alice’i gördü.Alice’de ağlamaklı koşarak dışarı çıkma telaşındaydı.Gözü hiçbir şey görmüyordu.Hatta karşıdan gelen Cemil İpekçi’yi bile.O anda Alice modacıya.Ne olduğunu anlamamışken modacının yüzüne baktı .
    --Herhalde serap görüyorum
    diyerek kendi kendine dalga geçti,güldü.
    --hayır
    ünlü modacı
    --serap değil
    Bu arada da Alice’in çizimleri çarpışmanın etkisiyle yere düştü ve dağıldı her yere.Cemil İpekçi gözlerini kocaman açarak
    --inanamıyorum,gerçek mi bunlar,ne kadar da güzel,senin çizimlerin mi?
    .Alice’in yüzünden birden anlamsız bir ifade oluşuverdi.
    --evet
    kısık bir tonla.Modacı Alice’in ne kadar yetenekli olduğunu söylerken Alice neredeyse küçük dilini yutacaktı.Sevincinden ne yaptığını bilemez bir şekilde boynuna sarıldı modacının.Sonra da ne yaptığının farkına varmış gibi utandı ve
    —afedersiniz,kendimi tutamadım.
    O anda modacı gülmeye başladı ve elini cebine sokup Alice’e kartını uzattı.
    —Mutlaka beni ara çizimlerin çok güzel,değerlendirmelisin.
    ve gülümseyerek uzaklaştı Alice’in yanından.Alice o an neye uğradığını şaşırdı.Birden bire karşısına bir modacı çıkmıştı ki Türkiye’nin en ünlü modacısı.Bununla kalmamış çizimlerini de çok beğenmişti ve kartını vermişti.Kalbi çok hızlı çarpıyordu ve ağzı kulaklarındaydı bir süre.Mehmet’e bu olayı anlatmak için sabırsızlanıyordu.Hemen Mehmet’lerin fakültesine gidip onu aldı ve birlikte yürüdüler.Alice Mehmet’e olanları anlatırken o kadar heyecanlıydı ki Mehmet’in hemen dikkatini çekmişti,onu ilk kez böyle görmüştü ve çok şaşırmıştı.Onun adına çok sevinmişti Mehmet’de.Uzun uzun konuştular,Alice aynı olayı tekrar tekrar anlatıyordu Mehmet’e.İki dakikalık bir diyalogu sanki iki yıl yaşanmış gibi tüm ayrıntılarıyla anlatıyordu Mehmet’e.Mehmet onu dinlemiyor sadece Alice’in güzelliğine hayran hayran bakıyordu.Ondan o kadar etkilenmişti ki sanki başka bir alemde yaşıyordu.Bulutların üstünde gibiydi.Ne anlatsa sabırla dinliyor,aynı esprilere tekrar tekrar gülüyordu.Mehmet sırılsıklam aşıktı Alice’e.Alice heyecanla bu gün olanları anlatırken Mehmet’in kafasında çok çok başka şeyler vardı.Ne dediği konusunda hiçbir fikri yoktu ama dinliyor gibi yapıyordu Mehmet.Birlikte dışarıda dolaştıktan sonra Mehmet Alice’ evine bıraktı ve sarıldı.Alice bu sefer oldukça sakindi.İlk defa heyecanlanmamıştı ya da belki de tüm heyecanını atmıştı modacı sayesinde.O da sarıldı sıkı sıkı Mehmet’e.
    --Seni çok seviyorum
    içeri girdi ve eliyle hoşça kal anlamında işaret etti.Eve geldiğinde Emma onu bekliyordu.Alice heyecanını tam olarak atmamış olacak ki yine aynı coşkuyla olanları bir de Emma’ya anlattı.Gözlerini büyütüp,sesi avaz avaz bağırarak ve devamlı ağzı kulaklarında aynı şeyleri anlatıp durdu Emma’ya.Alice’in bir huyu vardı.Olayları çok abartarak,üzerine çok şey katarak anlatıyordu.Emma bu olaya sevinmişti.Kızının kendi başına bir şeyleri başarması onun için çok önemliydi ve Alice ile gurur duydu o anda Emma.
    —Çizim yeteneğini nereden aldın acaba,ben çok yeteneksizimdir
    Emma gülerek.O anda Alice’in de güleceğini beklerken Alice birden ağlamaya başladı.Emma neyi ima ettiğini sonradan fark etti ve yaptığından çok utandı.David de çok yetenekliydi çizim konusunda.Alice yeteneğini ondan almış olacaktı.O güne kadar uzun zamandır hiç David’in adı geçmiyordu.Artık Emma’nın hayatında Ali vardı,David’i çıkarmıştı ama Alice’in hayatından çıkarması mümkün değildi onu çünkü öz babasıydı ve onu ne kadar özlediğini yeni fark etti Alice.Onu bu zamana kadar ihmal ettiğini düşününce de çok utandı kendinden.Emma’ya
    --onu çok özledim anne yanına gitmek istiyorum
    biraz düşündükten sonra.Emma buna cevap veremedi.Gitme diyemezdi Emma,git de diyemezdi.Uzun bir sessizlik oldu.İkisi de oldukça düşünceliydiler.Bu arada Ali hala ofiste çalışıyordu.Emma izin alıp erken gelmişti.Emma kendine çok kızdı David’i hatırlattığı için.Belki de o soruyu sormasa bu David bahsi hiç açılmayacaktı bile.Emma çaresizce
    --gitmek istiyorsan gidebilirsin
    .Onu babasından uzak tutamazdı.Alice de
    —O zaman yarın biletimi alalım,olur mu?
    --Bu kadar çabuk mu?
    --Onu çok özledim hem daha senenin başı okullar da derslerde tam olarak başlamadı gidip bir hafta kalıp gelirim
    .Emma o an ne yapacağını bilemedi.Bir yandan onu oyalayıp burada tutmak istiyordu ama bir yandan da bunu ona yapamayacağını bu kadar vicdansız bir anne olmadığını söyleyip duruyordu kendi kendine.
    --En iyisi biraz düşünmek
    odasına çıktı.Sessizlikte Alice de çok düşünceliydi.Acaba nasıldı babası,değişmiş miydi,akrabaları nasıl olmuştu.Acaba onu görünce şaşıracaklar mıydı?Alice bunları düşünürken Ali girdi kapıdan.Alice düşüncelerine o kadar dalmıştı ki Ali’yi far etmedi bile.
    --Merhaba
    Alice hiçbir tepki vermedi,duymamış gibi yaptı.Hemen aklına David geldi.Acaba o da evlenmiş miydi,çocuğu var mıydı?bu sorular o akşam Alice’in kafasını bir hayli yormuştu.Başka hiçbir şey düşünmeden sadece David’e odaklanmıştı.Ta ki Mehmet’in çağrısını duyana kadar.Mehmet arıyordu Alice’i,cevap verdi telefona.Alice’in sesi biraz kötü geliyordu.Mehmet hemen ne oldu diye sordu.
    --Kanada’ya gitmem gerek babamı görmem lazım
    Mehmet bir an şaşkınlık yaşadı.Bu zamana kadar Alice’in babasının Ali olduğunu sanıyordu ama David’in varlığından haberi bile yoktu.Babamı göreceğim cümlesi onu şoka uğratmıştı.Alice bu zamana kadar ondan bunu saklamıştı.O anda ağzından kaçırıvermişti bunu Alice.Zaten kendinde değildi.Düşüncelere boğulmuş durumdaydı,sağlıklı düşünemiyordu.
    —Ben seni sonra arayayım,olur mu?
    Mehmet’e ve kapattı telefonu.Mehmet neye uğradığını şaşırdı.Aralarında hiçbir sırrın olmadığını düşünüyordu.Ama bu cevap onu hayal kırıklığına uğratmıştı.Alice’e olan güveni azalmaya başlamıştı artık.Mehmet de Alice gibi o akşam düşüncelere dalmıştı.Alice’in babası kimdi?nerede yaşar,ne iş yapar?diye düşünüp durdu Mehmet.

    Alice kararlıydı Kanada’ya gitmeye.Odasına çıkıp valizini hazırlamaya başladı.Tüm kışlıklarını çıkarıp içlerinden seçti ve valizine yerleştirdi.Odaya birden Emma girdi ve gördüklerine çok şaşırdı.Alice’in gitmekte bu kadar kararlı olduğuna başlangıçta inanamıştı ama bu manzarayı görünce endişelenmeye başladı.Orada onu kin karşılayacaktı,ne gibi sürprizler bekleyecekti.On altı sene geçmişti aradan.Bunca yıl kim bilir neler değişmişti onu üzecek bir şey olsun istemiyordu hiç.O yüzden Alice’in yanında olmaya karar verdi.Ve o zaman
    --Ben de seninle geliyorum
    Alice o an bu cevaba çok sevindi ve heyecanla kıyafetlerini düzeltti.
    --O zaman yarın bilet alır gideriz
    Emma verdiği bu cevaba kendi de inanamadı.Gerçekten Kanada’ya gidecek miydi?Gitmese de olmazdı çünkü Alice’i yalnız bırakamazdı.Gitse David’le karşılaşma ihtimali onun sinirlerini bozuyordu.Ama kızını tek başına dünyanın bir ucuna yollayamazdı.Aklı hep onda kalacaktı çünkü.O yüzden o da gitmeye karar verdi ve Ali’nin yanına indi.Olanları anlattı.Ali son derece sakin ve anlayışlı bir tavırla onayladı Emma’yı.Emma neyseki çok iyi bir eşe sahipti ve şanslıydı da.Odasına çıkıp o da valizini hazırladı ve saatte bu arada bir hayli geç olmuştu

    Sabah erkenden bilet bakmak için çıktılar birlikte Alice’le Emma.Alice içinde bir heyecan,Emma’nınsa bir korku vardı.Arabaya binip hava alanına gittiler.Hava alanına geldiklerinde Alice birden arabadan fırladı Emma da Alice’in peşinden onu yakalamak için hızlıca yürüdü.THY’den Kanada’ya iki kişilik gidiş dönüş bileti aldılar.Alice Kanada’da ki kimseye haber vermemişti geleceğini.Bir nevi sürpriz yapmak istiyordu.Aslında amacı David’e geldiğini haber vermemek,onunla karşılaşmamaktı.Ama nasıl olsa görüşeceklerdi.Alice’den dolayı.Neyse ki aldılar biletlerini.Uçak yarın sabah 7de kalkıyordu.Bileti aldıktan sonra hızla eve gittiler ve hazırlanmaya başladılar.Alice en güzel kıyafetlerini koydu valizine,Emma ise gayet isteksiz ve özensiz rasgele dolaptan giysi seçip valize atıyordu.Hazırlanmak bir hayli uzun zamanlarını almıştı.Akşam olduğunu fark etmediler bile.Emma aşağı inip yemek hazırladı bu sırada da Ali geldi eve.Birlikte yemek yedikten sonra Alice odasına çıktı.Masasına oturup düşündü biraz.Geleceği hayal etti.Kanada’yı,babasını,akrabalarını ama en çok da babasını.On altı yıldır evlerinde adı bile geçmemeişti David’in.Hatta o gün Emma ağzından kaçırmasaydı akıllarına bile gelmeyecekti David’in varlığı.Bu Alice’i çok üzmüştü.Neyseki yarın kavuşacaklardı babasına.Yarın sabah yola çakacağının heyecanıyla erken yattı Alice.Gece heyecandan bir türlü uyuyamadım.Ancak sabaha karşı dalabildi uykuya.Uyuduktan bir-iki saat sonra da Emma geldi odasına.
    —Kızım hadi kalk erken gitmemiz lazım
    —Anne zaten daha yeni uyudum biraz daha uyusam olmaz mı?
    —Hadi kızım gitmekte bu kadar hevesli olan ben değildim,sen istiyorsun ama hala uyuyorsun.
    —Tamam,tamam kalkıyorum.
    Alice annesinin bu sinirli ses tonundan sonra tekrar uyumaya cesaret edemedi ve kalkıp yüzünü yıkamaya gitti.Sanki Emma’yı oraya zorla götürüyormuş gibi bir kanaate kapıldı.Oysaki kendi istemişti,kendi demişti ben de geleyim diye.

    Kahvaltı yapıp erkenden çıktılar evden.Bu arada Ali uyanmamıştı Emma ona bir not yazdı.

    “Hayatım biz sabah çok erkenden kalktık.Seni uyandırmak istemedim.Haberin olsun biz çıkıyoruz evden.Sen de kendine dikkat et.Dolapta yemekler var,onları yersin.Biz yokken kendini ihmal etme,iyi bak.
    Hoşça kal
    Emma “

    Emma evden çıkma telaşında bile Ali’yi düşünmeden edemedi.Ve telaşla evden çıktılar.Hava alnına çok erken gelmeleri gerekiyordu ama saat biraz geç olmuştu.Emma uçağı kaçırmamak için abrayı çok hızlı sürüyordu.Alice bir an korkuya kapıldı.
    —Biraz yavaş git anne,çok hızlısın
    —Sabah biraz daha erken kalksaydın böyle acele etmemize gerek olmazdı.
    Dedi sinirli bir ses tonuyla.Alice’e bağırıp çağırıyordu Emma.Bu kadar sinirlenecek ne vardı.Belki o da bilmiyordu bunu.Alice şaşkın şaşkın annesine bakıyordu.Bu sinirine bir anlam veremiyordu.Emma resmen yola bakmıyor Alice’e laf yetiştiriyordu.Emma karşıdan gelen kamyonu bile fark edemeyecek kadar sinirliydi.Ve kamyon iyice yaklaşmıştı ama onu görmüyordu bile.Kamyon Emma’nın arabasıyla karşı karşıya geldi ve olacak oldu sonunda.Felaket bir kaza.Emma’nın arabası Kamyonun altında kaldı ve sonra sürünerek şarampolden aşağı yuvarlandı.Araba pelt olmuştu artık.Ya Emma ile Alice.Onlarda arabanın içinde can verdiler.Kanada’da başlayan yaşamları Kanada yolunda son buldu.Emma ve Alice artık ölmüştü.Alice bir daha hiç babasıyla karşılaşamadı.David de kızıyla.

    Alice çok kötü bir rüya görmüştü ve çok korkmuştu.Uyandığında kan ter içinde kalmıştı.Çaresizce ağlamaya başladı ve odasından çıkıp tuvalete yüzünü yıkamaya çıktı.Burnu kanıyordu.Aşağıya indi ve dolaptan bir bardak su içti.Çok etkilenmişti rüyasından.Eskisi kadar hevesi kalmamıştı Kanada’ya gitmek için.Hatta Emma kalalım gitmeyelim dese gitmemeyi bile düşünüyordu.Morali çok bozulmuş,sinirleri alt üst olmuştu.Çok üzüldüğü her halinden belliydi.Hiç hatırlamadığı babasıyla tam tanışmaya gidecekken birden o ani kaza onu şoka uğratmıştı ve onunla tanışamanın verdiği acı içinde çok derin yaralar açmıştı Alice’in.O küçük kalbi bu kadar büyük acıları kaldırmaya yetmiyordu sanki 80 yıl yaşamış,görmüş geçirmiş,hayatı acılarla dolu biri gibi içi yanıyor,ruhu sıkılıyordu Alice’in o gece.Bir şeyler bulmalıydı kendine kendini oyalayacak.Aşağı inip televizyonu açtı,kafasını dağıtmaya çalıştı.Gerçekten çok büyük bir dehşet yaşamıştı ve uzun zaman hafızasından bu kazayı resmini atamacaktı ama bir an için bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştı.Kendini televizyondaki bir filme kaptırmaya çalıştı.Yoksa daha da çok üzülecekti çünkü.Hayatının sona erdiği bu kabusta onu etkileyen en önemli şey de babasına kavuşamamak olmuştu.Neyseki filme dalıp gitti.Ama filmi izlerken uyumamaya çalıştı,aynı kabusu tekrar göreceğinden korkuyordu çünkü.Garip ama müthiş bir korku vardı içinde.İçindeki sese söz geçiremiyordu bir türlü.Uykusu çok gelmişti ama uyumak istemiyordu.Bir daha böyle büyük bir korkuyu kaldıramazdı.Ama ne kadar uğraşsa da uykusuna yenik düştü çünkü aşırı derecede uykusu gelmişti.

    Sabah erkenden bilet bakmak için çıktılar Alice ve Emma.Alice içinde bir heyecan,Emmanın sa bir korku vardı. Arabaya binip havaalanına gittiler.Havaalanına geldiklerinde Alice birden arabadan fırladı, Emma da Alice in peşinden onu yakalamak için hızlıca yürüdü.Türk hava yollarından Kanada’ya gidiş dönüş bileti aldılar. Alice Kanada’daki kimseye geleceğini haber vermemişti,bir nevi sürpriz yapmak istiyordu.
    Aslında amacı David’e geldiğini haber vermemek onunla karşılaşmamaktı. Ama nasıl olsa görüşeceklerdi Alice den dolayı…Neyse ki aldılar biletlerini.. Uçak yarın sabah 7 de kalkıyordu.Bileti aldıktan sonra hızla eve gittiler ve hazırlanmaya başladılar. Alice en güzel kıyafetlerini valize koydu,Emma ise gayet isteksiz ve özensiz rastgele dolaptan giysi seçip valize atıyordu.Hazırlanmak bir hayli zamanlarını almıştı.Akşam olduğunu fark etmediler bile.. Emma aşağıya inip yemek hazırladı,henüz Ali gelmemişti eve.. Ve Ali’yi aradı. Gelirken ekmek getirmesini söyledi, bu arada da Emma masaya içecek getirdi.Emma Ali’ye sürpriz yapmak istiyordu. Bir kerede kendisinin ona bir sürpriz yapması çok hoş olacaktı. Alice de hazırlanıp indi sonra aşağı Emmaya yardım etti.

    --Bir şey mi kutluyoruz, aaa! Doğru ya hatırladım şimdi Kanada’ya gitmemizi kutluyoruz değil mi?
    -- Yok, bir şey kutlamıyoruz sadece içimden geldi.
    -- Peki öyleyse ama iyi düşünmüşsün.

    Tam o sırada Ali içeri girdi.

    --Merhaba güzeller ne yapıyorsunuz bakalım?
    -- Hoş geldin hayatım sana sürpriz hazırladık.

    Ali çok şaşırmış gibi :
    --Ah canlarım benim çok teşekkür ederim!
    dedi ve masaya oturdular birlikte.Ali içinde güzel bir jest olmuştu bu yemek. Bugün işleri çok yoğun geçmişti. Biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı.Yemeği yedikten sonra Emma ve Alice ile vedalaşıp odaya uyumaya gitti.Emma da Alice ile beraber masayı toplayıp son hazırlıkları yaptı ve ikiside uyumaya gittiler. Sabah erken kalkacakları için hemen uyudular.


    11





    Sabah erkenden kalktı Emma ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa indi. Onun öncesinde Alice i uyandırmak için odasına gitti. Alice çok derin dalmış mışıl mışıl uyuyordu Emma biran kaldırmak istemedi. Alice in o güzel uykusunu bölmek istemedi.
    Ama kaldırmak zorundaydı uçak erken kalkacaktı.

    --Alice Alice! Hadi uyan…
    -- Biraz daha uyuyayım lütfen daha yeni uyuduk zaten.
    -- Kızım hadi kalk geç kalacağız
    -- Anne 5 dakika daha uyuyayım ne olur.
    -- Hadi Alice kalk artık.

    Emma Alice in yorganını çekiştirip durdu uyansın diye. Ama Alice pek oralı olmadı,çok uykusu vardı ama kalkmak zorundaydı.En sonunda Emma Alice in yüzüne su atmak zorunda kaldı ve Alice birden ayağa fırladı,oflayıp puflayıp lavaboya girdi yüzünü yıkamak için.Sonra üstünü giydi ve valizini aşağıya indirip masaya oturdu. Birlikte kahvaltı ettiler. Alice çok sinirli görünüyordu.

    --Neden bu kadar erken kalktık ki ya!
    -- Kızım uçağı kaçırmamızı istiyorsun herhalde öyle mi?
    -- Uçağın kalkmasına daha 2 saat var ama biraz daha uyuıyabilirdim.
    -- Hadi hadi konuşma da ye yemeğini acele et biraz,havaalanına erken gitmemiz lazım.
    Alice iki lokma bir şeyler ağzına atıp kalktı masadan annesine tavır yapar gibi.Lavaboya gidip ağzını yıkadı ve ayakkabılarını giyip dışarıda Emmayı bekledi. Emma da sinirli ve gergin görünüyordu, Alice in peşinden oda çıktı evden,bir hışımla arabaya binip havaalanına yetişmeye çalıştılar. Arabada giderken biraz olsun sakinleştiler.Alice yine hayaller kurmaya başladı. Babasını hayal etti. Kanada’yı,akrabalarını,eski evlerini…Acaba nasıl olmuştu şimdi. Alice bunları düşündükçe yeniden heyecanlanmaya başladı keyfi yerine geldi, Emma dan da özür diledi. Uyku sersemi haliyle sinirlensiğini bilerek yapmadığını söyledi. Bu arada havaalanına gelmişlerdi,uçak için sıraya girip beklediler. Tam bu sırada Ali telefon açtı Emma.

    --Emma çıktınız mı evden? Beni neden uyandırmadınız?
    --Uykunu bölmek istemedim canım. Çok erken çıktık.
    --Olsun. Gitmeden son bir kez görseydim yüzünü.
    -- Neyse hayatım artık haftaya görüşürüz,şimdi kapatmam gerek bilet kontrolü var.
    -- Tamam peki öyle olsun iyi yolculuklar size HOŞÇAKAL.
    -- Hoşça kal canı kendine iyi bak.
    -- Sende Alice de…
    -- Tamam by..


    Ali sinirli görünüyordu, Emma nın haber vermeden çekip gitmesine bir anlam verememişti.Onları uğurlamak istedi ama Emma sabah onu uyandırmamıştı.Ali de uyandıktan sonrada kahvaltı yapıp işe gitti.

    Emma biletleri görevliye verip içeriye girdiler ve bir saat kadar bekledikten sonra uçağa bindiler.Alice in çok uykusu vardı,ve yol boyunca uyudu ikiside.Gözlerini açtıklarında Kanadaya gelmişlerdi.Uçaktan inip taksiye atladılar hemen.Doğruca ilk olarak Emmanın annesinin evine gittiler. Emmanın annesinin bu ziyaretten haberi yoktu.Kapıda Emma yı gördüğünde annesinin yüz ifadesi masum,büyük acılar yaşamış küçük bir çocuğu andırıyordu. Annesi hemen ağlamaya başladı. Ve büyük bir şok yaşadı. Emma da annesinin gözyaşlarına dayanamayıp ona katıldı. İkiside hıçkıra hıçkıra ağlayarak sarıldılar birbirlerine. Emmada en az Alice kadar özlemişti Kanada’yı. Havaalanına iner inmez kokusunu içine çekmiş derin derin nefes almıştı.O an içi o kadar huzur dolmuştu ki tarif edilemez bir duyguydu.Emma kendini hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurlu hissetti onu.Bir kaç dakika kendiyle baş başa kaldı Emma tek kelimeyle konuşmadı Alice ile. Bir tek sözcük bile çıkmadı ağzından,sadece durdu ve düşündü geçmişini. Kanada’yı ne kadar özlediğini işte o an fark etmişti Emma, sanki bunca yıl İstanbul’da acı çekiyordu bir yanı hep burada gibiydi.Ama bunu birtek gün bile belli etmedi Emma.Her zaman suskundu,hep içinde yaşadı yaşayacaklarını. Kimseyi dertleriyle üzmek istemiyordu. Yada İstanbul’da kimsenin onu anlayacağını düşünmüyordu.Aç tokun halinden anlamaz ne de olsa.Emma annesiyle uzun bir süre kucaklaştı. Adeta eksik bir parçasını tamamlamış gibi oldu Emma o anda.Hiç ayrılmak istemezcesine sıkı sıkı sarıldılar anne kız. Bu arada da Alice Emmanın yanından geçip eve girdi ve dedesini gördü. Dedesi Richard ona bir yabancı gibi bakıyordu Alice de Richard’a tabi. İkiside birbirlerini hatırlamıyorlardı çünkü.
    Richard bu da kim nereden çıktı diye bakıyordu Alice in gözlerinin içine. Alice tahmin etmiş gibi olacaktı ki gülümseyiverdi birden bu yaşlı adama ve koşup boynuna sarıldı.Tam bu sırada Emma da içeri girdi ve babasını gördü. Emmanın babasının gözünde ayrı bir yeri vardı hep. Emma tek kız çocuğuydu çünkü Richard’ın. Richard kızını görünce hemen tanıdı, bu kadar yıl onu değiştirmemiş pek fazla. Ve sarıldığı bu küçük kızında kim olduğunu böylelikle çıkardı.Emma tekrar ağlamaya başladı, gözyaşlarını tutamıyordu.Heyecanla babasına koştu ve sıkı sıkı sarıldı yine Emma uzun bir hasret giderdiler ailecek.Alice’i ikiside tanıyamamıştı başta, sonra ne kadar büyüdüğünü görünce gözlerine inanmadılar.Her anne baba gibi onlar da torunlarını yanlarında büyütmek isterlerdi Alice’yi böylesine büyüdüğünü görünce hüzünlendiler bir yandan da.Emma’nın annesi Rose aç olduklarını düşünerek yemek hazırladı onlara.Bu arada mutfakta da Emma annesine yardım ederken Alice ile dedesi de içeride sohbet ediyorlardı.Emma bir yandan annesine yardım ediyor, bir yandan da gasret gideriyordu onunla.İstanbul’da yeni yaşamından bahsetti Rose’a , Rose’ninde Richrad’ında Ali’den haberleri yoktu ama Emma bunu söyleyecek cesareti kendinde bulamamıştı.Anne ve babasının ne tepki vereceğini bilemeyeceği için hiç söyelememeyi tercih etti.Kanada’da kaldıkları bir hafta boyunca Ali’nin bahsi açılmadı hiç.Yemeği hazırlayıp hep birlikte sofraya oturdular.Emma annesinin yemeklerini ne kadar özlediğini söyleyip durdu bütün gün.Rose da Emma’nın hep sevdiği şeylerden yapıyordu.Yemekten sonra Alice hemen dışarıya çıkmak istedi ama saat biraz geç olmuş hava kararmıştı.Emma
    -- Yarın çıkarız kızım acele etme şimdi, daha bir hafta buradayız hava biraz karanlık oldu.
    --Anne lütfen, çok merak ediyorum. Hem o kadar da geç değil ki her zaman bu saatte çıkıyoruz.
    -- Burası İstanbul değil kızım, bu saatte buralarda gezilmez. Yarın sabah erkenden çıkıp her yerini gezdireceğim sana söz ama şimdi çıkamayız, ne olur ısrar etme.
    -- İyi tamam peki, ama bak sözünü unutma.
    --Tamam birtanem zaten buraya bunun için geldik, seni gezdirmeden götürür müyüm?
    --Peki anneciğim.
    Emma ile Âlice konuşuyorlarken Rose ile Richard da uzaktan hayran hayran onları izliyordu. Rose;
    --Ne iyi yaptınız da geldiniz ama niye haber vermediniz önceden geleceğiz diye?
    --Sürpriz yapmak istedik anneciğim, geleceğiz desek bir anlamı kalmazdı ki?
    --İstanbul’dayken de hep ihmal ettin sen bizi Emma , çok sık aramıyordun bizi unuttun sanmıştık.
    --Olur mu hiç öyle şey, nasıl unutulabilir, o nasıl söz dış hatlar kolay kolay çekmiyor orada kaç kere aramayı denedim ama bir türlü düşüremedim burayı.
    --Senin sesini duyamayınca telaşlandık bizde. Neredeyse sen gelmesen kalkıp biz gelecektik İstanbul’a.
    --Anneciğim kusura bakma, ama benimle alakalı bir durum değil, bende sizi çok merak ettim ama orayı arayamadım işte, hem İstanbul’a gelseydiniz keşke bahaneniz olurdu her zaman beklerim evime.

    Emma bu cümleyi kurduktan sonra tekrar düşündü eğer gelselerdi Ali ile karşılaşacaklardı ve bu hiç hoş olmayacaktı, en iyisi lafı çevirip İstanbul’a gelmelerini engel olmak dedi içinden Emma.

    --Neyse canım merak etmeyin, biz kendimizi özletmeyiz. Sık sık geliriz Kanada’ya.
    --Sık sık geliriz dediğin en son geldiğinden beri on altı sene geçti kızım. Bir on altı sene daha yaşar mıyım bilemiyorum ama , hiç sanmıyorum.
    Rose sitem etmeye başlamıştı.Emma annesini anlıyordu ama sitemlerinden de hiç hoşlanmıyordu.Cevap vermedi Emma annesine sustu ve düşündü sadece biraz. Bu arada Alice de kanepede otururken uyuya kalmıştı Emma Alice’nin uyuduğunu fark edip uyandırdı ve yatağına yatırdı ve sonrada kendiside yanına yattı.Çok yorgundu ikisi de yatağa yatar yatmaz uykuya daldılar.

    Sabah erken kalktı Emma anne ve babasına tıpkı eskiden olduğu gibi kendi elleri ile kahvaltı hazırladı. Dolapta ne var ne yoksa aşağıya indirdi. Güzel bir kahvaltı yaptılar hep birlikte sonra Alice yine tutturmaya başladı gidelim gidelim diye. Emma bazen Alice’nin hiç büyümediğini düşünüyordu. Küçükken olduğu gibi o yine çocuksu tavırlar, anlamsız ısrarlar… Ama Emma söz vermişti bir kere kalktı ve hazırlanıp çıktılar Alice ile eskiden oturdukları mahalleye gittiler birlikte.Alice taşındıklarında iki yaşındaydı Kanada’ya dair hiç bir şey hatırlamıyordu. Emma her yeri tek tek tarif etti o yüzden.

    --Alice bak ilk oturduğumuz ev.
    --Vay canına, çok güzelmiş.
    --Bu da ikincisi.
    --Bu da güzel ama ilki kadar değil.Keşke hatırlayabilseydim o günlerinizi.
    --Keşke canım.

    Alice bir an için aklından çıkarmıştı David’i ama bu konuşmadan sonra tekrar hatırladı ve Emma’ya David’i sormaya başladı.

    -- David’in evi nerede? Oraya gidelim, beni oraya götür.
    -- Bilmiyorum kızım, önce bir sormam lazım birilerine.
    -- Telefonu falan yok mu, arasak?
    -- Yok ne yazık ki eski numarasını değiştirmiş.

    Alice bu günde babasını göremeyeceği için üzülmüştü biraz.
    --Asma hemen suratını yarın bulup götürürüm hemen ben seni
    --Tamam o zaman biraz daha gezelim.

    Emma şehri gezdirmeye devam etti. Alice her yere şaşkınlıkla bakıyordu. İstanbul’la hiç benzemiyordu Kanada.Her yer değişik gelmişti Alice’e.Gezdikten sonra tekrar eve geldiler.Rose güzel bir sofra hazırlamıştı.Emma ve Alice çok açtılar hemen sofraya oturdular.Emma uzun zamandır hiç bu kadar iştahla yememişti yemekleri. İstanbul’da ki yemekleri pek beğenmiyordu. Alice de Kanada yemeklerini beğenmiş görünüyordu. İştahla yiyip masadan kalktı sonra. O gün bir hayli gezmişlerdi. Alice çok yorulmuştu ve yemekten sonra hemen uyudu. Emma da ailesiyle muhabbete daldı çay demleyip birlikte sohbet ettiler. Uzun uzun konuştular Emma Rose’a David’i sordu. Alice’nin onu çok merak ettiğini, tanışmak istediğini ama nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Rose da uzun zamandır onunla karşılaşmadığını söyledi ama ‘Arkadaşlarına sor, onlar bilir nerede olduğunu’ dedi. O zaman ‘Yarın sabah erken kalkıp eski komşusunun yanına giderim’ dedi Emma.


    12


    Sabah oldu ve Emma komşusunun yanına gitti David’i bulabilmek için.Erkenden kalktı ve yola düştü.Komşusunun evinin önüne geldiğinde kapıyı tıklattı ve kapı açıldı.O anda Emma’nın komşusu gözlerine inanamadı ve şaşkınlıkla sarıldı Emma’ya.Emma da bir o kadar şaşkın görünüyordu ama onun kadar olamazdı tabi.Komşusu içeri buyur etti Emma’yı ve oturup sohbet ettiler.Emma İstanbul’a taşındığınından,orada yeni bir hayat kurduğundan falan bahsetti komşusuna.Komşusu pür dikkat olmuş onu dinliyordu.Emma bir yandan anlatıyor bir yandan da gözlerindeki yaşları siliyordu.Burayı ne kadar özlediğinden bahsediyordu hep.Ali’den hiç söz etmedi yine.Sonra bir anda farklı bir konuya atlar gibi David’i sordu.Soruşu onu özlemiş gibi bir sesle çıktı ağzından.

    --David nasıl,hiç görüşüyor musunuz,neler yapıyor?
    --Siz gidince David de buralardan taşındı.Şehrin batı yakasında oturuyor artık.
    --Şey peki,yani benden sonra?
    --Merak atme olmadı kimse,senden sonra kimseyle yapamadı.Hala bekar,hiç evlenmedi.
    --Gerçekten mi çok şaşırdım.Hemen birini bulur sanıyordum.
    Emma bunu söylerken kendininden utanır gibi yüzünü kızarttı ve başını öne eğdi.Komşusu da Emma’nın bu halinden anlamış olacaktı ki:
    --Senin hayatında biri var mı?
    --Aaa hayır benim hayatımda da David’den sonra kimse olmadı.Bir daha cesaret edemedim.
    Komşusu buna pek inanmasa da aldırmadı ve Emma’nın pek üstüne gitmedi.
    --David’in telefon numarasını vereyim sana da arayarak ulaşabilirsin ona.
    --Tamam,çok iyi olur.
    Emma David’in telefon numarasını aldı ve komşusuyla vedalaşıp çıktı evden.Arabaya bindikten sonra telefonu eline alıp hemen David’i aradı.Telefon çalarken Emma’nın eli titriyordu ve David açtı telefonunu.
    --Efendim
    --Alo merhaba
    --Merhaba kiminle görüşüyorum acaba?
    --Ben,ben…
    --Evet,siz?
    --Emma
    Bir anda duraksadı David,sesi kesildi ve heyecanlanmaya başladı.
    --Emma sen?Nasıl buldun beni?
    Emma konuşamayacak kadar heyecanlıydı ve kekelemeye başladı.
    --Biz,biz Alice’le Kanada’ya geldik.Müsaitsen buluşabilir miyiz bu gün.Alice seni çok merak ediyor.
    --Tamam buluşalım,evimi tarif edeyim buraya gelin.
    Emma Dvid’in bu hiç şaşırmamış ve soğukkanlı tavırlarına bir anlam veremedi.
    --Tamam öğleden sonra 1 gibi görüşürüz.
    --Tamam görüşürüz by
    Emma telefonu kapattı ve hızlıca eve gitti.Yeni çıkmaya başlamış liseli gençler gibi telaşlı telaşlı ve heyecanla hazırlanmaya başladı evde.
    Alice haber verdi “Öğleden sonra babanla buluşmaya gideceğiz,hazır ol.”dedi.
    Alice çok sevinmişti bu duruma ve o da Emma gibi telaşlı ve heyecanla hazırlanmaya başladı.Evden çıktılar David’in evi biraz uzaktı arabaya binip gittiler hızlıca.Evi bulmakta hiç zorlanmadı Emma eskiden de bildiği yerlerdi buralar.Kapının önüne geldiğin zili çalmak için yeltendi ama kapı zaten açıktı,içeri girdiler direk.Emma bir anda karşısında Dvid’i görünce çok şaşırdı ve gözlerine inanamadı.Saçları beyazlamış,dişleri sapsarı,kılık kıyafeti dökük bir haldeydi.Ev lağım gibi kokuyordu,yerlerde fareler,yemek artıkları,yıllanmış bira şişeleri.Her yer de içki vardı.David bitik bir halde gözüküyordu.Emma onu böyle görünce şok olmuştu ve bu haline çok üzülmüştü.Alice ise hayal kırıklığına uğramıştı babsının böyle bir insan olduğunu görünce.David onları görünce şaşırmamıştı bile,kendinde değildi çünkü.Yüksek dozda uyuşturucu almış ve kendinden geçmişti adeta.Emma Alice’i de alıp daha fazla bu rezilliği görmesine izin vermedi ve evden koşarak uzaklaştı.
    Alice o anda gördüğü rüyanın gerçek olmasını ne kadar istediğini düşünerek ağlamaya başladı.Babasıyla hiç karşılaşmasa onu daha çok sevebileceğini düşündü.Çünkü o hep babasını çok farklı hayal ediyordu.Çok iyi bir baba olduğunu düşünüyordu ama o manzara Alice’i çok üzmüştü.


    Bazen hayatta çok üzüldüğümüz şeylerde bile bir hayır vardır.Alice kurduğu hayalde yaşamaya devam etti.Babasını hiç görmemiş gibi onu hayal ettiği gibi sevmeye devam etti.Emma Ali’yle mutlu bir evlilik yaşadı ve bir oğulları oldu.Alice de okulunu bitirip ünlü bir modacı oldu ve Mehmet’le evlendiler.Hepsi çok mutluydu.Ya da belki de kendilerini öyle hayal etmek istediler.




    SON

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 8:43 am