Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Giresun Üniversitesi Türkçe Topluluğu

Türkiye'den erişim engeli nedeniyle yeni adresimiz: turkcetoplulugu.weebly.com

Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
(%25 İndirimle)
Beyaz Türkler K.
Alev Alatlı
(%25 İndirimle)
turkcetoplulugu.weebly.com Topluluğumuzun yeni adresi
Kendini Açma
B. Çetinkaya

    zihinde kalanlar

    avatar
    ethem


    Mesaj Sayısı : 1
    Kayıt tarihi : 20/11/10

    zihinde kalanlar Empty zihinde kalanlar

    Mesaj  ethem Perş. Ara. 16, 2010 4:17 pm

    ZİHİNDE KALANLAR
    1999 yılıydı ethem’in ilköğretime başlama yılı aslında 1998’de başlayacaktım.Ama okul müdürü Ethem küçük diye okula alamamıştı neyse okul başlamıştı.Ethem ilk gün geldiğinde çok korkuyordu.Nedeni ise kaybolmaktan korkuyordu sürekli ablasının yanında gider,ağlayarak :’’hadi abla eve gidelim ‘’derdi ablası ise onu okula alıştırmak için inadına son derse kadar beklerdi.Ethem baktı ki ablasında bir iş yok orayı kendinden buldu ve eve kaçmaya karar verdi.Okulun kapı nöbetçileri top oynarken .o da gizlice kapıdan çıktı ,kaçtı ve eve geldi.Eve gelince rahatlayacağını zannediyordu ama asıl Azrail evde bekliyordu.Annesi neden erken geldiğini sordu o da hiç saklanarak ‘’kaçtım ‘’dedi. Annesi Şükran Hanım ise bunu kulaklarından tutarak doğru okula geri götürdü.Öğretmeninde özür dileyerek kusura bakmamasını ve bir daha tekrarlamayacağını söyledi.Öğretmen Ahmet Bey’de bunu normal karşılayarak etmeh’i afetti ve sırasına oturmasını söyledi.
    Aylar ,yıllar geçti aradan ethem artık tamamen okula alışmış bir öğrenci oldu.İlkokul bitirmiş ortaokul bire geçmişti ilkokul bir ,üç,dört ,ve beşi karnesinde hep pekiyi alarak geçmiş yani bu yılları çok başarılı bir öğrenci olarak bitirdi.Fakat ilkokul ikide nerede ise sınıfta kalıyordum derse yalan olmazdı.2 sınıfta derse fazla çalışmıyordum.Sürekli arkadaşlarıyla top oynamaya giderdi ve o yüzden dersler aksıyordu.Annesi Şükran hanım olaya el attı ve oğlunu fazla dışarı çıkarmamaya çalıştı.Evde oturup dersine çalışmasını söyledi.Ethem’de durumun farkına vardı ve artık dersine daha fazla zaman ayırmaya başladı.Ethem zeki bir öğrenciydi.Bunu öğretmenler sürekli söyleyerek öğretmeni tahtaya soruyu tam yazmadan kendisi cevaplayarak kadar zeki bir çocuktu.Ortaokul birinci sınıfta da bunu gösterdi okul 2.cisi olarak ortaokul iki bittirdi. Ethem çalışkanlığının yanında çok duygusal bir çocuktur. Televizyonda en ufak iç acılıklı bir dram görse,ağlayan birini görse hemen kendi de ağlardı.Babası Mehmet Bey dinine çok düşkün biri olarak ethemi cemaat yurduna vermeye karar verir.O yüzden ethem ortaokul ikinci sınıfı farklı bir okulda(İSTİKLAL İLKÖĞRETİM OKULU’NDA)okumaya başlar yurtta kaldığı için annesini çok özlerdi.Annesi ne zaman kendisini ararsa hemen ağlayası gelirdi. O yüzden yurttan sık sık kaçıp annesini görmeye gelirdi.Tabi babasından gizli görürdü annesini çünkü Mehmet Bey görse kulağından tutup direk yurda gönderirdi. Neyse artık ortaokul ikinci sınıfı başka bir okulda okumanın heyecanı vardı Ethem’de yani farklı arkadaşlar ,farklı ortamlar..çok heyecanlanıyordu.Okul başlamadan bir gün önceden heyecandan elleri titriyordu.Akşam oldu .Uyumadan önce şöyle bir dua ederek gözlerini kapardı.’’Allah’ım sen her şeyin hayırlısını nasip et ne ve hayırlıysa bana onu gerçekleştir’’ diyerek uyumaya başladı.Sabah olduğunda direk yüzünü yıkamaya gitti ve ondan sonra okul üniformasını giymeye başladı.Sonra saçlarım güzelce bir taradı.Çantasını aldı ve okul yolunu tuttu .Okul kapısında içeri girerken’’Bismillah ‘’deyip içeri girdi ve sonra da sınıfına çıktı .Herkes kendi alemindeydi.Ethem kimseyi tanımıyordu.Bir köşeye geçip oturdu.Birkaç gün kimseyle konuşmadı.Arada haftaları aylar geçti artık arkadaşlarına ve okuluna alışmaya başladı. İkinci döneme geçti.Artık tamamen herkese her şeye alıştı.Okul dışında yeni arkadaşlarıyla buluşup düziçi’nin altını üstüne getiriyordu.Arkadaş ortamı gayet güzeldi.Vakitler gayet güzel geçiyordu.2005’in mayıs ayının sonlarına doğru idi.Bir deneme sınavı olacaklardı.Herkes farklı sınıflarda sınav oluyordu. Yani sınıflar lokma yapılıyordu.Ethem’de sınav yapacağı sınıfa girdi ve yerine oturdu.Bir vakit sessizce oturdu.Sonra sağ tarafa baktı ki bir kız gördü.O kız ethem’i adeta büyülemiş gibiydi.Onu görür görmez aşırı bir şekilde heyecan ,ter bastı ethem’i Kısa adeta ilk görüşte aşık olmuştu.İçinden ‘’ilk görüşte aşk bu olmalı’’diyerek geçirdi.Sonra sınıfa sınav hocaları geldi ama ethem hala kızdan gözünü alamıyordu.Zaten o dakikadan sonra sınav yapacak hali yoktu.Kitapçıklar dağıtıldı. Süre başladı ama sorularda çok kısa bakıyordu. Sonra müddet sonra kız sınavı bitirdi.cevap anahtarını verdi. Sınıftan çıktı ethem ise bitirmediği halde geri kalan soruları sallayarak verdi ve kızın arkasından gitti.Kız etheminde baktığı inceden inceye anlamaya başladı .Aradan bir gün geçti ethem kızı araştırmaya başladı.İsminin Zehra olduğunu öğrendi.ismi ayrıca da büyüledi kendisine bur arada kızın babası tarafının ailesi zengin olduğunu öğrendi.Bunun için önemsizdi çünkü o sadece zehrayı düşünüyordu babasının parasını değil. Zehra esmer uzun boylu saçları hafif kıvırcık bir kızdı.ethem gözüne öyle bir güzel bakıyordu ki gözler kör olmuş ondan başka kimseyi göremez olmuştu.kıza artık teklif etmeyi düşünüyordu ama utangaç bir yapıya sahip olduğu için gidip yanına söylemiyordu.sınıfta bazı kızların zehrayı tanıdığını biliyordu.hemen anlasın yanına gidip anlasın yanına gidip teklif gönderdi. Zehraya teklif gönderdi. Zehra teklifi ilk başta kabul etmedi ethemin gelip kendisi teklif etmesini istiyordu.o gelsin teklif etsin utanmasın ya diyordu kızlara ve kızlarda bunu hemn ethem söylediler ethemi artık bir korku bir heyecan sarmaya başladı.zehra bir köşeye oturmuş onun yanına gelip teklif etmesini bekliyordu.ethem durdu en sonunda cesaretini toplayıp
    Zehranın yanına gitti ilk olarak merhaba dedi. neden geldiğimi gayet biliyorsun Zehra ise yani evet biliyorum dedi. Biran durdular ve ethem benimle çıkarmısın dedi.zehra ise bana biraz süre ver düşünmeliyim dedi.aradan bir gün geçti tabi bu arada ethem gece uyumadı Zehra acaba kabul edecek mi etmeyecek mi diye bir o yana bir o bu yana dönüp durdu.sabah okula geldiğinde Zehra bir arkadaşıyla kabul ediyorum demiş.ve bu cevapı etheme okula girer girmez iletilmesini söylemişti. ethem okula gelir gelmez bir kızdı ve Zehra teklifini kabul ediyormuş dedi. O an bütün dünya ethemin olmuş gibiydi sevinçten ne yapacağını bilmiyordu.artık dünya çiçekleri daha güzel görünür hale gelmişti nasıl bir şekilde bağlanmıştı.her gece uyumadan 1 saat zehrayı düşünür onu çok seviyordu.
    Ve onu açık bir şekilde kıskanırdı.ve burcu yengeç oluyordu zehray’la sadece okulda konuşuyorlardı çünkü zehranın cep telefonu yoktu.bu arada birbirine çok hasret kaldıkları oldu bir gün yaz tatilinde ethem zehranın hasretine dayanamaz.ve kendi telefonundan zehranın evini arar telefon çalar çalar hep annesi açar.annesi açtığında sürekli telefonu yüzüne kapatır. Annesi Zühre hanım bu numara kimin acaba diyerek ethemin cep telefonu arar.ethem Zehra arıyor zanneder telefonu açıp .’’canım sen nerelerdesin ya ‘’diye konuşmaya başlar.Annesi bunu duyunca cılgına döner ve telofonu yüzüne kapar Zehra ya bu konuyla ilgili açıklama yapmasını ister ve Zehra da her şeyi anlatır.Zühre hanım daha çılgına döner.derhal ayrılacaksın der ve Zehra okula açıldığında etheme ayrılmalıyız der yoksa annem babama her şeyi anlatacak der.ve ethem neye uğradığını şaşırarak tamam demek mecburiyetinde kalır.aradan yıllar aylar geçer bu ikili lise sınavlarında bir şey yapamaz aynı düz liseye düşer.kader sanki birbirini çok seven bu iki aşığın birleştiriyor gibi.ethem bu aşkın peşini bırakamaz çünkü o çünkü o hiçbir erkek arkadaşı olmamış bir kız arıyordu. Ve zehrada öyleydi lisenin ilk yıllarında ethem kendisinden annesi yüzünden ayrılmış o Zehra ya gine teklif eder .Fakat Zehra aile korkusundan bir türlü teklifi kabul etmez.Çünkü Zehra çok korkak bir yapıya sahiptir.Lise ikinci sınıfta en sonunda bir ara Zehra teklifi kabul eder ama kimseye söylememek kaydıyla.Aradan haftalar geçer ablası elif bu iki aşığın tekrar çıktığını duyar.Ethem’in sınıfına önüne gelerek.
    ‘’Kız kardeşimin peşini bırakacaksın ‘’der ethem ‘’sadece ben değil o da beni seviyor’’ der.Elif ben bilmem ayrılacaksın yoksa abim’e derim’’der ve çekip gider.zaten elif’ten önce Zehra ayrılmak istediğini elif duyduğu için ethem’e söylemiştir.elif’in gelmesi de tuzu biberi olur.Ethem en sonunda ayrılığı kabullenmeye başlar.Bütün bunlara rağmen Zehra ethem’i ethem…..2de zehra’yı hala içten içe sever.fakat bazı koşullar bu ikilinin birleşmesini engeller.bu ,lise son sınıfa kadar böyle devam eder .Son sınıfa gelince ilk haftada ethem sınıfta test çözerken sınıftan bir arkadaşı ‘’ethem seni elif çağırıyor.’’der
    Ethem ‘’yine ne yaptım acaba?diyerek kapının önünde kendini bekleyen elif’in yanına gider.Elif tüm yaşananlardan dolayı ve sizi ayırdığım için özür diliyorum.Böyle yapmam gerekiyordu.Yapmasaydım herkes sizin çıktığınızı duyacak.ve onlarda babama diyebilirdi.böyle bir şeyin olması demek zehra’nın okul hayatının bitmesi ve senin okuldan atılman demekti.
    Ethem :
    ‘’Ya tüm neden bu işe önemli değil gerçekten önemli değil’’.der ve içinden öyle bir sevinç oluşur ki sanki o sevinç ortaya çıkmak için bugünü bekliyor gibidir.Zaten zehra’da tekrar dönüşüm sinyallerini okulun ilk haftalarında verir.Sürekli ve her teneffüs ethem’e bakar.Ve kader ağlarını yine örer.Ethem Zehra’ya tekrar teklif eder.Bu ikili yine bir daha ayrılmamak kaydıyla tekrar çıkmaya başlarlar.Ethem artık son sınıfın verdiği bir sınav stersiyle tamamen sınava yoğunlaşır.yoğunlaşır ama arkadaşlarından ,ailesinden ethem’e tepkiler yağmaya başlar. Çünkü sınav senesinde bir kızla çıkmanın her baba yiğitin harcı olamayacağını savunurlar.Ama ethem bütün bunlara karşı kendine şu sözü verir.’’kim ne derse desin ben hem bu sınavı kazanacağım hem de aşkımı sonuna kadar götüreceğim ‘’der.bu gerçekten hiçbir insanın kaldıramayacağı bir süreçti.fakat ethem bu konuda kesin kararını ortaya koymuştur.Bir sınavı uğruna sevdiğinden vazgeçen insanın gerçek aşık olmayacağını düşünür.Sadece ailesi ve arkadaşlar değil okul hocalarından baskıları da ethem’in yanlış yaptığını .bari sınavı kazandıktan sonra bu ilişkiyi sürdürmesini söylemiştir.Fakat ethem’in o hocaya söylediği söz şu olur:’hocam o kız bana adeta ekstra şevk veriyor.’’der ve bu konuyu orada kapatır.
    Ethem’in bu sözüne coğrafta hocası Ayşe çoban katılırken edebiyat hocası Anıl Nergizli Katılmaz.Fakat kinin katılıp katılmadığını ethem’i pek fazla ilgilendirmez.Yine kendi bildiğini okur ve son sürat dersine çalışmaya devam eder.Kendine bir çalışma programı hazırlar.Ve onu uygulamaya başlar.Okul dışında Zehra ile telefonla iletişimi sağlar.Haftaiçi okuldan sonra hafta sonu ise dershane çıkışı sevgilisiyle konuşur.Ve her onunla konuştuktan sonra sanki kendini hafiflemiş.Çok mutlu hissederdi bir gün ethem,derse azim verildiği için kendini bunalımda hisseder.Sınavı kazanamayacak gibi gelir.Ve ağlamaya başlar.İçinde o kadar stres vardır ki onun en çok ağlamayla dökeceğini düşünür ve öyle olur.Neredeyse on beş dakika ağlar ve ders çalışmaya iki gün ara verir.Çünkü sınav stresi öğrenciyi intihara götürecek kadar zalimdir.On beş tatilde kafa dağıtacak bir yere gitmeyi düşünür.Dayısı İlhami İzmir de bir uzman çavuş olarak eski bir Genelkurmay Başkan’ın şoförlüğünü yapar.ilhami yeğeni etheme sürekli izmir’e gelmesini ,orada gezip kafasını dağıtmasını söyler.
    Kuzeni Mustafa ve Ufuk’ta gelmesi için çok dil döker fakat ethem’e pek cazip gelmez.Çünkü onu memleketine bağlayan bazı nedenler vardır.bunların başında sevdiği kız gelir.Ethem sevdiği kıza o kadar bağlıdır ki aynı şehirde nefes almak bile ona yeter.Bu arada ethem’in ailesinde bazı büyük çaplı olaylar yaşanır.Amcası İbrahim evli olduğu halde başka bir kızla anlaşarak kaçmaya kara verirler.Kaçmak zorundalar çünkü hiçbir kız babası gelin üstüne gelin göndermez.İbrahim eski eşiyle evlenmelerinin ilk yedi senesinde çok güzel olmasa da huzurlu bir aile tablosu çizerler.Ama bu yedi senede de epey bir yapıya sahip kadındır.Ama eşi ibrahim’in karşısında çok konuşur.ona her türlü lafı söylerdi.Bu hep böyle devam edip giderdi hatta bazı kavgalarında bile daha da ileriye giderek ‘’boşa beni’’deme cesaretini bile gösterirdi.Fakat lafı söylerken İbrahim’in kendini boşamayacağını bilirdi. Çünkü İbrahim kendine yani nihal’e çok aşıktı.Ama sonunda Nihal kendi ağzıyla onu kendinden soğutmaya başarır.Ve İbrahim ‘in gözü artık dışarı kaçmaya başlar.Nihal’de habersiz yani gizli gizli Adana’ya gider ama bu adana’ya gidiş bir değil iki üç değil sürekli gidişe dönüşür.Bunu ibrahim’in abisi olan Mehmet çakar ve onun sürekli Adana’ya gitmesinin altında bir şey yattığını düşünür. Mehmet bir gün ibrahim’e sorar’’Neden adana’da bir işin olmadığı halde sürekli gidip duruyrsun?der.ibrahim ‘’eski arkadaşlarla bululuyoruz.Bazen de ablamları görmeye gidiyorum’’der Mehmet’i bu sözler pek tatmin etmez.Bir gün sonra adana’da kardeşlerini arar.ibrahim’in oraya yani evlerine gelip gelemediğini sorar.Onlar da son üç yıl içinde İbrahim ‘in evlerine hiç uğramadığını adana’ya gelse bile yanlarına uğramayacağım söyler.
    Bütün bu laflarda,olaylardan sonra için içinde başka bir iş olduğunu düşünür.Son olarakta ibrahim’in kendilerini adana’daki arkadaşlarını arar.Onlarda İbrahim’in kendilerinin yanına hiç gelmediğini söyler.işler karışır Mehmet inrahim’in eşiyle mutsuz olduğunu da göz önündebulundurarak onun başka bir kadına yöneleceği korkusuyla bu olayı Nihal’e anlatmaya karar verir.
    Nihal’e
    İbrahim’in başını boş bırakma .Onu sık sık adana’ya gönderme onu daha yakın davran ,der ve nihal’de
    Mehmet abi sen ne karışıyorsun ki o kocaman adam,nereye giderse gider,der.Ve mehmet’in yapmak istediği iyilik boğazında düğümleyip kalır. Çünkü o nihal’e iyilik yapmaya çalışırken ,nihal’in ona verdiği tepki onu şoke eder.Ve ‘ne haliniz varsa görün.’’diyerek oradan uzaklaşır İbrahim adana’da başka bir kız bulmuştur.Ve sürekli telefonda onunla mesajlaşır konuşur ve bunu büyük bir gizlilikle üç sene sürdürür.Adana’da yeni bir ilişkiye başladığı kızın adı yeşim’di. Yeşim açıköğretim okuyan genç yirmi beş yaşında bir kızdı.Hafif esmer tenli ve fazla konuşmayan yapıya sahip bir kızdır.
    Mehmet artık böyle bir ilişkinin olduğunu anlar ve önlemeye çalışır.elinden gelen her şeyi yapar fakat bir şey kar etmez.Çünkü İbrahim nihal’den onu karşısında dır dır etmesinden sürekli huzursuzluk çıkarmasında bıkar.Ve böyle bir yola artık başvurur.Bir gün İbrahim her akşam saat altıda geldiğinde eve gelmez.Nihal mehmet’i sorar niye geç kaldın diye sorar.Mehmet ise ibrahim’i zaten bugün hiç görmediğini söyler.telefonu kapattıktan sonra mehmet’le bir şüphe oluşur acaba yeşim’le beraber kaçtılar mı diye düşünüp düşünüp durur.neyse aradan haftalar geçer ki ibrahim’den haber yok .Artık Mehmet karakola gider ve bulunmasını ister.Halbuki İbrahim kaybolmamış yeşim’le beraber kaçmışlardır.Nihal İbrahim’i artık annesi evinde beklemeye başlar.O da şüphelenmeye başlar.Ve içine bir ateş düşer.’’Neden böyle bir şey başvurursun ki’’diyerek düşünür.Sanki kendinin hiç suçu yokmuş gibi.Bir gün İbrahim mehmet’i arar ve tüm yaptıklarını ,kaçtıklarını anlatır.Mehmet bütün bunları duyunca şoke olur ve nerede olduğunu sorar.Oda teyzegil de olduğunu söyler.Artık olan olmuştur Yeşim ibrahim’de de bir çocuğa hamiledir.B u haldeyken yeşimi geri göndermenin imkansız olduğunu düşünen Mehmet bunu artık herkesin kabullenmesi gerektiğini söyler.Bunu direk annesi cennet teyzeye anlatır o da bana oğlumu bulun yeter,der.
    Cennet teyze bunu nihal’e anlatır.Nihal’e anlatır Nihal bunu duyar duymaz bayılır.Kabullenmez .Çünkü artık sevgi ile ve bölünmüştür.dünyası sanki başına yıkılmıştı.Fakat bunun tek sorumlusunun kendi olduğuna bile düşünmez.Gerçekten de tek sorumlusu nihal’dir.
    İbrahim’i artık ailesi evine dönmesini ister.Aile artık her şeyi kabulleneceğini söyler.Zaten iş işten geçmiştir.Ve bir gün akşam yeşim’le İbrahim eve gelir.Evde ilk gelin olan Nihal yeşim’i görünce dayanamaz ve ona hakaretler savurur.Neyse herkes evin oturma odasına birikir.Bu konu sabaha kadar konuşulur.Bu üzücü olayın artık istenmesede zorla kabullenileceğini söylerler. Bu arada toplantının olduğunu duyan ethem’de girer odaya. O da bu konuşmalara şahit olur.Fakat nihal’e çok üzülür.Nihal’in hüngür hüngür ağladığını duydukça içi daha da kötü olur. Artık İbrahim ,Nihal ve yeşim adına hayat da yeni sayfalar açılır.İki gelin de ayrı ayrı evlere yerleştirilir.İbrahim bir gün nihal’i yanına ,bir gün de yeşim’in yanına gider.Ve yaşamlarını böyle devam ettirmeye çalışırlar.bütün bunlar olurken İbrahim’in amcası hacı Ahmet Amca’nın duş alırken aniden ayağı kayıp düştüğü ve acil olarak hastaneye sevk edildiği haberi gelir.Zaten hacı Ahmet amca uzun bir süredir sonra hastalığın pençesinde yaşamını zor bir şekilde devam ettirirken,bir de bu olayın olması onu yaşamda bayağı bir şekilde koparır.İbrahim’in tüm ailesi hastaneye hacı Ahmet amcayı ziyarete gelir.Durumun çok ciddi olduğunu haberini alırlar.Doktor bu dakikadan sonra fazla yaşamayacağını ,hacı Ahmet amca’nın ölüm saatini beklediklerini söylerler.Bunu duyan tüm aile yıkılır.Çünkü hacı Ahmet amca çok iyi,dürüst ,toplumda sevilen bir karaktere sahip insandı.Hastaneye yattıktan bir gün sonra sabah saat saat altı buçukta doktorlar hacı Ahmet amca’nın vefat ettiğini ailesine iletir.Ve herkes onun odasına koşar.Ağıtlar yakılır.Hacı Ahmet amcanın oğlu Osman selayı okutmak üzere ,gözyaşlarının içine akıtarak camiye doğru yol alır.Ve çok üzülürler.Çünkü köylerinin böyle iyi bir insanın yerinin nasıl doldurabileceğini hatta doldurulamayacağını düşünürler.Ve artık hacı Ahmet amca tabuta konulup cenaze namazı kılındıktan sonra defnedilmeye götürülür.Onu gömerken ethem’de yardım eder.çünkü ethem’de onu çok sever.Onu dedesi gibi görür.Neyse hacı Ahmetamca artık gömülmüştür evinde Kuran’ı kerim okutulur.Ve en sonunda herkes evine dağılır.Ethem eve geldiğinde odasına kapanır ve içine döktüğü gözyaşlarını artık dışa vurur.Neredeyse bir yarım saat ağlar .Ondan sonra toparlanmaya başlar.Bu arada canından çok sevdiği zehra’da ethem’i arayarak baş sağlığı temennisinde bulunur. Ethem zehra’ nın sesini duyunca moralleri biraz olsun düzelmeye başlar. Ethem Zehra’ya:
    - Valla iyi ki aradın, moralim çok kötü.
    Zehra
    - Hayatım bu dünya ölümlü, zaten hepimiz bir gün öleceğiz.
    Ethem
    - Evet, haklısın
    Zehra

    - İstersen bir yerde buluşalım, senin konuşmaya çok ihtiyacın var
    Ethem
    - Gerçekten de öyle çok iyi olur.
    Bu ikili bir kafede buluşur.Ve hem birbirini görmenin sevincini yaşarlar,hem de Zehra ethem’i son olaylarla ilgili olarak teselli etmeye çalışır ve bunda da başarılı olur. Neyse ethem artık eve gelir.Son olaylarla ilgili olarak ve sınav stresiril de düşününce kafa dağıtmak amacıyla arkadaşlarıyla birlikte pikniğe gitme kararı alır.Bunu hemen arkadaşlarına bildirmek üzere onları arar ve anlaşırlar.Cuma günü saat bir buçukta kendi belirledikleri düz ve yeşillik bir yerde pikniğe gitmek için anlaşırlar.Neyse Cuma günü gelir.Herkes motosikletine biner.Ve piknik alanına doğru yol alırlar.epey bir yol aldıktan sonra inanılmaz bir olayda karşılaşırlar.Yolda bir kamyonla,tır çarpıştığını görürler.Gözlerine inanmazlar.Çünkü iki aracın sürücüsünün birinin ayağı ,diğerinin kolu kopmuştur.bunu gören arkadaşları bir şokta orada yaşarlar.Fazla beklemek istemeksizin direk oradan uzaklaşırlar ve yol almaya devam ederler.En sonunda piknik alanına gelirler.Motosikletlerinden inerler ve hemen yere oturakları savanı sererler.Önce o yeşillik olanı hep beraber biraz gezerler.Orada çeşitli ağaç türleriyle karşılaşırlar.Neyse epey gezdikten sonra üç kişi çalı çırpı toplamaya gider grup biraz uzaklaşınca bağırma sesleri gelir.Tüm herkes oraya koşar ve büyük ve korkunç bir yılan görürler.Herkeste bir korku oluşmaya başlar.Ve oradan uzaklaşıp yaklaşık oranın elli metre ilerisindeki bir düzlük yerde piknik yapmaya karar verirler.Toparlanıp kapısı oraya doğru giderler ve bir güzel etleri pişirip karın doyası yerler.Üstünden çekirdek kola derken herkes karnını doyurur ve cep telefonlarında sevgililerini aramaya başlar.Kimisi ağacın üstünde kimisi oturdukları savanın üstüne uzanıp konuşmaya başlar.Herkes sevgilisiyle konuşurken zaman o kadar hızlı geçer ki vakit akşam olur.Neyse artık herkes son konuşmaları yapar ve telefonlarını kapatıp toparlanmaya başlarlar.Gitmeden önce son olarak topluca bir fotoğraf çektirip herkes motosikletine binerek oradan uzaklaştılar.Epey ilerledikten sonra arkadaşlar yavaş yavaş ayrılmaya başlarlar. Herkes kendi evlerine doğru yol almaya başlar.Ethem’de evine doğru giderken farkında olmadan çivilerin üzerinden geçer ve motosikletin lastiği büyük bir şansızlıkla patlar.Ethem sinirlenerek :
    ‘’Neden bütün aksilikler beni buluyor ki?’’diyerek motosikletten iner ve onu eve kadar eliyle itekleyerek eve kadar götürür.Akşam olduğu için tamirciye götüremez.Neyse eve geldiğinde bugün güzel bir gün geçirdiğini her anı canı sıkıldığında,moreli bozulduğunda böyle yapması gerektiğini düşünür.Ve büyük bir yorgunlukla kendini yatağına atar ve sadece kadar uyur.Ama sabah uyandığında kendinde bir rahatsızlık olduğunu fark eder.Kalbinde bir çarpıntı olduğunu hisseder.Bunu hemen annesine söyler ve annesi de babasına iletir.Hemen bir hastaneye gitme kararını alırlar.
    Bir gün sonra bir devlet hastanesine giderler. Doktor şikayetleri dinler ve hemen ethem’e kalp ritmini kaydeden cihaz takılır.Bu cihaz bir gün boyunca ethem’de takılı kalır ve ritmi kaydeder.Sonra tekrar bu ritim kaydını doktora verirler.Doktor bunu bir saat inceledikten sonra kalpte bir sorun olmadığını konuma varır.Ve bunu ethem ve ailesine bildirir.Onlarda büyük bir sevinç ve mutluluk yaşarlar. Ve sonra huzurlu ve rahat bir biçimde eve doğru yol almaya başlarlar.Eve geldiklerinde ethem’in küçük kardeşi melek sonra doğrudan kümese doğru koşar.onun kümeste ‘’ibikli’’adını verdiği kumral bir horozu vardır.Her sabah uyandığında hemen onun yanına gider.Ona yem verir onu sular.Adeta kendi eliyle beslerdi.Hatta ‘’o horoz başka bir horozla dövüşürken bile ,diğer horozu hemen fazla kovalamaya başlardı.Melek sena hayvan sever bir çocuktur.
    Bu arada biraz da zekidir.Herkes tarafından sevilen bir çocuktu.Biraz afacan ama güldürmesini iyi bilirdi.Melek sena okulda sevilen bir kızdır.Öğretmen onun başarılı bir kız olduğunu annesi Şükran Hanım’a her gelişinde söyler.Şükran Hanım’a sürekli ‘’ağaç yaş iken eğilir’’sözünün önemi vurgular.Bir gün okul bir gezi programı düzenler.Melek sena bunu duyar duymaz direk babası Mehmet bey.2e anlatır.Ama beklediği gibi bir cevap bulmaz.Mehmet bey buna pek sıcak bakmaz.Çünkü melek sena daha ilkokul üçüncü sınıfa gitmektedir ve babası onun çok küçük olduğunu kaybolabileceğini düşünür.Bir de annesi anlatmayı düşünür.Ama aynı tepkiyi o da gösterir. O da daha çok küçük olduğunu ve kaybolabileceğini düşünür.Melek sena gezmeye gidemeyeceğini anlayınca odasına çekilir.Ve gizlice ağlamaya başlar.Kendi kendine:
    Ben artık kocaman kız oldum,neden beni göndermiyorlar ki?diye içinden konuşma yapar.Sonra abisi ethem aklına gelir.İçinden ‘’Acaba abim annemgille konuşursa beni geziye gönderme konusunda onları ikna edebilir mi?diye geçirir.
    Ve direk ethem’in yanına gelerek :
    Abi bizim okul istanbul’a üç günlük gezi planlıyor.Ve bende gitmek istiyorum ama annemle babam ben kaybolurum diye göndermeye sıcak bakmıyorlar.Ama tüm arkadaşlarım gidiyor ve ben gidemiyorum.Bu haksızlık değil mi?diye abisine dert yapar.
    Ethem
    Bak canım kardeşim senin geçtiğin yoldan bende geçtim.Ben de ilkokul dörtte bizim okul izmir’e bir gezi planlamıştı.Bende gitmeyi çok istiyordum.Ama aynen sende olduğu gibi beni de annem babam göndermedi.Haklılardı,çünkü gerçekten çok küçüktüm ve her an kaybolma riskiyle karşı karşıya idim.
    Melek Sena:

    Ama ben küçük değilim.
    Ethem :

    Canım kardeşim sen daha dokuz yaşındasın.Nasıl küçük olmazsın.

    Melek Sena :

    Peki peki tamam anladık.Beni göndermeyeceğiniz garanti.
    Ethem:
    Senin iyiliğini için.Ha birde şunu da söyleyeyim .Ben lise birinci sınıfa geçtiğimde yine bir gezi programı daha vardı.Ama artık ben büyümüştüm.Ailemde karşı çıkmadan izin verdi.
    Melek sena:
    Hımm o zaman benim artık serbest olabilmem için orada epey bir zaman geçmesi gerekiyor. Galiba annemlere hak veriyorum. Çünkü onlar bizim hep iyiliğimizi isterler. Gidip annemin gönlünü alacağım.
    Direk Şükran Hanımın yanına koşar ve yüzlerinden bir güzel öper.
    Şükran Hanım:
    Kızım hayırdır, hangi dağda kurt öldü?
    Melek Sena:
    Annem, siz her şeyin iyisini bilirsiniz ve daima bizim iyiliğimizi istersiniz.
    Doğru, ben daha bir İstanbul’a gidecek kadar çok küçüğüm.
    Şükran Hanım:
    Kızım gönderirdik ama daha çok küçüksün. Bak sana söz veriyorum.Biraz daha büyü istediğin her yeri gezebilirsin.
    Melek Sena
    Tamam anneciğim
    Daha sonra babası Mehmet Bey’de anne ve kızın böyle konuşmalarına dahil olmak istercesine:
    Hayırdır,siz ne konuşuyorsunuz burada pısır pısır?
    Şükran Hanım :
    Babası ,kızımız bizim neden kendisine geziye götürmediğimizi anlamış ve artık bize bu konuda hak veriyor.
    Melek Sena
    Aynen

    Mehmet Bey
    Aferin benim kızıma .Gel bakim buraya
    Melek Sena annesinin yanında koşarak babası Mehmet bey’in kucağına doğru koşar ve zıplayarak babasına sarılır.
    Sana söz veriyorum ,sen de ablan ve abi’nin yaşın geldiğinde hangi okul gezisine gitmek istiyorsan gönderecem .Melek sana hem annesinde hem de babasında bu sözleri duyunca çifte mutluluk yaşar ve evden sevinçli bir şekilde çıkar.Sokaktaki oyun oynayan arkadaşlarının oraya koşarak oynamaya gider.Bu arada ethem’in ablası olan cennet üniversite de okumaktadır ve sınavlarını bitirmiş eve tatil yapmaya gelecektir.Mehmet bey ve ethem bu akşam saat beşte cennet’i otogarda bekleyecekleri için yemeği erken yiyerek arabaya atlarlar ve otogara doğru yol almaya başlarlar.Cennet arabada inmiş ve bavuluyla birlikte babasını beklemektedir.
    Mehmet bey cenneti arabayla alarak dosdoğru eve getirir. Arabadan indiklerinde ethem bagajda bavulu alarak hep beraber eve çıkarlar.Anne şükran hanım kızı cenneti karşısında görünce çok sevinir,ve sıkı bir şekilde sarılıp öpüşürler.İyice bir dertleşmeden sonra herkes yemeğe oturur.Cennet hem yemek yer hem de üniversite anılarından bahseder.Anılardan bahsederken birden ethem devreye girer ve:
    Abla tamam üniversitelisin diyerek cennet’e gıcık vermeye çalışır.
    Cennet:
    Yok abla ya ne alakası var.
    Ethem:
    Ben bilmem sanki bana biraz hava atıyorsun gibi geldi ,ama
    Cennet:
    Bence saçmalıyorsun.
    Ethem:
    Şaka yaptım ya hem alınıyorsun. Bu konuşmalara şahit olan şükran hanım:
    Yahu bırakın şu ağız dalaşını da karnınızı doyurun
    Mehmet bey:
    Annemiz doğru söylüyor çocuklar.
    Ethem:
    Keşke ben de bir üniversiteli olsam
    Cennet:
    Ama sanki olup ne yapacaksın.Görüyorsun halimi sınav ,sınav,sınav
    Ethem:
    Ama öyle de artık belli bir aşamayı atlatılmış sayılırız .Yani
    Cennet:
    Haklısın ama zaten hayatımız sınav olmuş.Kazansan da sınav var,kazanmasan da
    Mehmet Bey:
    Size katılıyorum çocuklar çok haklısınız .Gerçekten de her şey sınav olmuş.
    Bütün bu konuşmalarını sessizlikle dinleyen anne şükran hanım.
    Neyse şu sofra basında sınav kelimesini konuşmayın yoksa çocuklardan birisi yediklerini geri çıkarabilir.
    Ethem:
    Zaten çıkmak üzere
    Cennet,konuyu değiştirecek ;
    Anne hadi beraber sofrayı kaldıralım ,der.
    Şükran hanım:
    Hayır sen yeni geldin yol yorgunusundur.Sen içeri git,otur
    Cennet:
    Bana uyar.
    Tüm aile yemeğini yedikten sonra ailede koyu bir sohbet başlar.
    Çaylar kaynar.Bu arada sohbet devam ederken birden kapı çalar .gelenler cenneti görmeye gelen dedesi Mustafa Dededir. Onunla birlikte anneannemi melek nine , teyzesi Hatice hep beraber gelirler sohbet artık dahada koyulaşır. Mustafa dede cennete üniversitede geçen günleriyle ilgili sorular sormaya başlar
    Eeee anlat bakayım torun üniversitede neler olup bitiyor?
    Cennet :
    Valla dedecim ne olsun işte burada nasıl okula gidip geliyorsak orada da üniversiteye gidip geliyoruz
    Dede:
    Olurmu kızım mutlaka farklı yönler vardır orası bir üniversite
    Cennet:
    Evet farklı yönler var örneğin sosyal hayat bakımından çok farklı yani insanı sosyalleştiriyor üniversite
    Dede:
    Tabi doğru söylüyorsun o kadar öğrenci var insan istemesede sosyalleşir
    Cennet:
    Mutlaka
    Dede:
    Sınavlar nasıl seni zorluyormu?
    Cennet: oooo üniversitede olupta seni zorlamayan sınav olurmu?
    Dede:
    Size acıyorum gerçekten çocuklar. Şükran hanım:
    Hayır gayet ciddiyim oğlum.
    Ethem.
    Anne sen biliyorsun benim gece gündüz derse nasıl çaliştığımı.
    Şükran hanım:
    Demek ki odaya ders çalışıyorum diye girip başka şeylerle uğraşıyorsun.
    Ethem.
    Ya olurmu öyle şey anne
    Şükran hanım:
    Demek ki oluyormuş.
    Ethem:
    Anne ben sana söyleyecek bir şey bulamıyorum.
    Şükran hanım:
    O zaman neden sınava gitmedin?
    Ethem:
    Ya anne dolmuş gelmedi diyorum ya anlamıyor musun?
    Şükran hanım:
    Bence o bir bahane oğlum.
    Ethem:
    Anne dolmuş gelmedi ya of! Ben dersime son derece ciddi çalışan bir kişiyim ve sorumluluklarımı biliyorum anne.
    Aslında şükran hanım ethem’in ağzını aramak amacıyla böyle bir şeye başvurmuştur ve bir süre sonra bunu açıklar
    Şükran hanım:
    Canım oğlum ben sadece sana şaka yaptım,ağzını aradım.yoksa ben ne kadar çok derse çalıştığını bir ben bilirim.bir de Allah bilir. Her şey bir şakadan ibaret Oğlum.
    Ethem:
    Ya anne bırak Allah’ını seversen. Böyle şaka olur mu ya. Aynen gerçek gibiydi. Anne tamam bunu anladık şakaydı ama ben bu arada hayatımın en önemli sınavlarından birini kaçırdım ya.
    Ülke geneli aynen ÖSS gibi bir sınav yapılıyor ve ben bana bir dershaneye gidecek araba yok diye gidemiyorum.Acıyorum bu ülkenin insanlarına. Kim bilir ne kadar zeki, Alim insanlar bu gibi küçük sorunlar yüzünden ne kadar şey kaçırmıştır. Belki onlar bu ülkenin kurtarıcıları olacak tı ? ne belli….
    Şükran hanım:
    Çok haklısın oğlum.Sana bu konuda çok ama çok katılıyorum. Hem bu ülkenin gelişmesini, büyümesini isteyeceksin, hem de bu güzel ülkeye son derece faydası dokunacak güzide insanlara gereken değeri vermeyeceksin.
    Sonra da beyin göçü sayesinde bu zeki, alim insanları, bu süper beyinleri dışarı kaçıracaksın. Bu olacak bir iş değildir.Kendi değerlerini her zaman değerlendiremezsen, sen canını sıkma onu değerlendirecek bir değer bilen mutlaka bir köşede vardır. Stres devam ederken dolmuş hala gelmez.Artık sınava sadece dakikalar kalır.Ethem sınava giremeyeceğini anlar ve sınava son beş dakika kala geri yukarı çıkmaya başlar.
    Anne Şükran Hanım arar:
    Oğlum senin sınavın yok muydu?
    Ethem:
    Vardı ama anne dershaneye gidecek hiçbir dolmuş gelmedi.
    Şükran hanım
    Nasıl yani. Sen şimdi çok önemli bir sınavı mı kaçırdın yani?
    Ethem
    Evet anne maalesef
    Şükran hanım:
    Hımm,,ben anladım.
    Ethem
    Neyi?
    Şükran hanım
    Senin neden sınava girmediğini
    Ethem
    Nedenmiş o
    Şükran hanım
    Sen….neyse
    Ethem:
    Anne ne diyecekse desene lütfen
    Şükran hanım
    Sen sınava hiç çalışmadın değil mi?
    Ethem
    Anne sen şaka yapıyorsun.
    Şükran hanım:
    Hayır gayet ciddiyim ben oğlum.
    Ethem :
    Anne sen biliyorsun benim gece gündüz derse nasıl çalıştığımı
    Şükran hanım:
    Demek ki odaya ders çalışıyorum diye girip başka şeylerle uğraşıyorsun.
    Ethem:
    Ya olur mu öyle şey anne
    Şükran Hanım :
    Demek ki oluyormuş
    Ethem :
    Anne ben sana söyleyecek bir şey bulamıyorum.
    Şükran hanım:
    O zaman neden sınava girmedin
    Ethem:
    Ya anne dolmuş gelmedi diyorum anlamıyor musun.
    Şükran hanım:
    Bence o bir bahane oğlum
    Ethem:
    Anne dolmuş gelmedi ya off..!
    Ben dersime son derece ciddi çalışan bir kişiyim ve sorumluluklarımı biliyorum.Aslında Şükran Hanım ethem ağzını aramak için böyle bir şey başvurmuştur ve bir süre sonra bunu açıklar
    Şükran Hanım:
    Canım oğlum ben sadece sana şaka yaptım , ağzını aradım .Yoksa ben senin ders ne kadar çok çalıştığını bir ben bir sen bir ALLAH bilir.her şey bir şakadan ibaret
    Ethem:
    Ya anne bırak ALLAH’INI seversen öyle şaka olur mu ya. Aynı gerçek gibiydi,anne bunu anladık şakaydı ama ben bu arada hayatımı en önemli sınavlardan birini kaçırdım ya.Ülke geneli gibi bir sınav yapılıyor ve ben buna bir dershaneye gidecek araba yok diye gidemiyorum .Acıyorum bu ülkenin insanlarına Kim bilir ne kadar zeki alim insanlar bunun gibi küçük sorunlar yüzünden ne kadar çok şey kaçırmıştır,belki bu ülkelerin kurtarıcı olacaktı.Ne belli…
    Şükran hanım:
    Çok haklısın oğlum sana bunu konuda çok ama çok katılıyorum.Hem bu ülkenin gelişmesini büyümesini isteyeceksin hem de bu güzel ülkeye son derece faydası dokunacak insanlara gereken değeri vermeyeceksin.Ve sonra da beyin göçü sayesinde zeki ve alim insanlara dışarı kaçıracaksın bu olacak iş değil kendi değerlerimi değerlendirmezsem sence canını sıkma onu değerlendirecek bir değer bilen mutlaka bir köşede vardır.


      Forum Saati Cuma Mayıs 10, 2024 4:57 pm